Festivale beş kala...

Güncelleme Tarihi:

Festivale beş kala...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2003 00:00

Bu yıl 22'nci kez düzenlenen Uluslararası İstanbul Film Festivali 12 Nisan ile 27 Nisan tarihleri arasında yapılıyor. Festival Çinli yönetmen Chen Kaige'nin Han Ni Zai Yiki (Birlikte) adlı filmiye açılıyor. Kapanış filmi ise İspanyol yönetmen Antonio Hernandez'in En La Viudad Sin Limites (Sınırsız Kentte) adlı filmi. Programda 200'ü aşkın film var. Festivalin bölümlerini ve bu bölümlerde yeralan filmleri kısaca tanıtalım istedik. İlk bölüm uluslararası yarışma filmlerinin:22. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin Uluslararası Yarışma bölümünde dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen  13 film büyük ödül Altın Lale için yarışıyor. Madame Sata Yönetmen Karim Aïnouz  Oyuncular Lázaro Ramos, Marcélia Cartaxo, Flavio Bauraqui  Brezilya-Fransa, 2002  Geçen yıl 2002 Chicago Film Festiöali'nde Altın Hugo (En İyi Film),  Havana'da En İyi Sanat Yönetmeni; Jüri Özel Ödülü ve Sao Paulo'da Jüri Özel Ödülü kazanan bu film, bir travestinin tutkuyla örülmüş yaşam mücadelesini konu alıyor.Rio de Janeiro’nun bohem Lapa bölgesinin en meşhur travestisi olan adame Satã adıyla bilinen João Francisco dos Santos, 1.78 boyunda, 88 kilo ağırlığında, kaslı, siyah derili bir adamdı. Kabare sanatçısı, sokak dövüşçüsü, aşçı, kahraman, kanun kaçağı ve yedi evlatlık çocuğun babası olarak, 1932-1965 arasında neredeyse 28 yılını hapiste geçirdi. Bu dinamik bukalemun, hayata çetin bir başlangıç yapmıştı. 1900’de doğdu; köleliğin yasadışı ilan edilmesinin üzerinden yirmi yıl geçtiği halde, dul annesi tarafından bir katırla değiş tokuş edildi. Dokuz yaşında fahişeliğe başladı, sonra bir genelevde aşçı ve garson olarak iş buldu. Sağlam, vahşi bir özgüven edindi; son derece gösterişli olduğundan ve eşcinselliğini gizlemediğinden, kimliği kolay saklanır bir şey değildi.  Sihirli Kutu (Sanduk Ajab) Yönetmen: Ridha Behi  Oyuncular: Marianne Basler, Abdelatif Kechiche, Hichem Rostom  Tunus-Fransa, 2002 Tunuslu bir sinemacının kendisi ve yaşamının seyri üzerine yürüttüğü soruşturma filmin ana eksenini oluşturuyor. Evli ve iki çocuklu Rauf, 40 yaşında bir film kurdudur. Tunus’un eğitimli, çok gezen, Fransızca konuşan seçkin kesiminin bir ferdi olarak, çeşitli filmler yazıp yönetmiştir. Yaşamın hakiki özünü filmlerde bulur, ve muhtemelen bu yüzden trafındakileri, özellikle de Fransız karısı Lou’yu ihmal eder. Aşk evliliği yapmış olmalarına karşın, Lou ne kocasının memleketini kabul etmiş, ne de orada kabul görmüştür. Avrupa’daki bir televizyon kanalı Rauf’tan çocukluğunda sinemayla ilişkisi üzerine bir film yapmasını ister. Küçük Rauf için sinema, baba otoritesine karşı güçlü bir müttefik, kendi kişiliğini ifade edebileceği ayrıcalıklı bir yerdir. En güçlü ilişkilerini sinemada oluşturur. İlk önemli dostu, dayısı Mansur’dur. İyi yaşamayı seven bir gezgin makinist olan Mansur, ona bir sihirli kutu sunarak sinemayı keşfetmesini sağlar ve işte o zaman Rauf’un gerçek hayatı başlar…  Babanı Sev (Aime Ton Pere)Yönetmen: Jacob Berger  Oyuncular: Gérard Depardieu, Guillaume Depardieu, Sylvie Testud  İsviçre-Fransa, 2002 Normal ve dengeli görünen 28 yaşındaki Paul, çok ünlü ama uyumsuz bir yazar olan babası Léo Shepherd’ı, Nobel Edebiyat Ödülü’nü almak üzere motosikletle Stockholm’e gittiği sırada kaçırmaya karar verir. Paul babasını tebrik etmeye gitmiştir, ama Léo onu azarlamıştır. Bir kavganın ardından işler bir anda adam kaçırmaya dönüşür. Birkaç gün boyunca bütün dünya ünlü yazarın yolda gizemli ve vakitsiz bir kazaya kurban gittiğine inanır. Oysa iki adam, Alplerle Baltık Denizi arasında bir yerlerde, birbirlerine tehdit ve yumruk yağdırarak, sataşarak, birbirlerinin boyunun ölçüsünü alarak birlikte yolculuk etmektedir. Rapih Amaro'nun Günahı (El Crimen Del Padre Amaro)Yönetmen: Carlos Carrera  OyuncularB Gael García Bernal, Ana Claudia Talancón, Sancho Gracia  Meksika-İspanya-Arjantin-Fransa, 2002 Meksika’da şimdiye dek en fazla gişe hasılatını yapmış ve büyük tartışma yaratmış bu filmde, bir rahip erdeme giden yolun sarp, yoldan çıkmanın bedelinin de ağır olabileceğini öğrenir. Göreve yeni atanmış olan genç rahip Amaro, çalışkanlığı ve piskoposla iyi ilişkileri nedeniyle yakında eğitim görmeye Roma’ya gidecektir. Ama öncelikle biraz deneyim kazanması gerekmektedir; bu yüzden Papaz Benito’yla birlikte çalışması için Los Reyes’e gönderilir. Benito, ilk bakışta yoz ve çelişkili görünebilecek yöntemlerle yerini sağlamlaştırmış, deneyimli bir rahiptir. Amaro, hem kasabanın en büyük lokantasının sahibi, hem de Peder Benito’nun uzun zamandır sevgilisi olan Sanjuanera’nın genç, güzel ve son derece dindar kızı Amelia’yla tanışır. Amaro, Benito’nun yaptıklarından öğrenmektedir, ama çok geçmeden Amelia’ya âşık olunca kendi zaaflarının da farkına varır…  Her Gün Tanrı Dudaklarımızdan Öper (In Dumnezeu Ne Saruta Pe Gura)Yönetmen: Sinisa Dragin  Oyuncular: Dan Condurache, Ana Ciontea, Horatiu Malaele  Romanya, 2002  Yönetmen Cinayetlerin ve Tanrı tarafından bağışlanmanın, düşsel bir imgeleme ve acı bir mizahla sarmallanmış biçimde yansıtıldığı, gerçeğe dayanan bir öykü. Hayvanları öldüren kişiye kasap denir, insanları öldürene ise katil. 40 yaşındaki Dumitru hem kasap hem de katildir. Komünizmin yıkılışının ardından hapisten çıkan Dumitru trenle evine dönerken eski alışkanlıklarını hayata geçirir: çingenelerle oynadığı bir iskambil oyununda tatsızlık çıkınca birini öldürür. Köyüne döndüğünde de karısının, ağabeyinden hamile kaldığını öğrenir. Öç alma isteğiyle gözü dönen Dumitru bir kez daha cinayet işler, bunu bir dizi yeni cinayet izler; kısa sürede aranılan bir amansız katile dönüşmüştür. Hayat Dumitru için artık dayanılmayacak kadar ağır bir yük haline geldiğinden intiharı düşünür. Ancak, Tanrı’nın onun hakkında başka planları vardır ve onu yaşamaya mahkûm eder... Annemin Ülkesinin Şarkıları ( Gomgasthei Dar Aragh Marooneed In Iraq) Yönetmen: Bahman Ghobadi  Oyuncular; Shahaboddin Ebrahimi, Allah Morad Ashtiani, Faegh Mohamadi  İran, 2002 Geçen yıl katıldığı bir çok uluslararası festivalde çeşitli ödüller kazanan bu film şakacı bir mizah anlayışına sahip. “Üç Kafadar Kürdistan’da”, ya da sanki Coen kardeşler İran-Irak sınırında bir film yapmış gibi... İran-Irak savaşı sırasında, yaşı ilerlemiş İranlı Kürt şarkıcı Mirza, vaktiyle onu terk edip en iyi arkadaşıyla birlikte Irak’a kaçmış sihirli sesli bir şarkıcı olan eski karısı Hanareh’in başının dertte olduğunu duyar. Hem onu, hem de onun 23 yıl önce birlikte kaçtığı Seyed’i bulmak üzere Irak’a yapacağı yolculukta kendisine eşlik etmeleri için, iki yetişkin müzisyen oğlunu, Audeh ile Barat’ı ikna eder. Filmin yönetmeni Ghobadi'yi sinemaseverler Sarhoş Atlar Zamanı'ndan anımsayacak.  Deniz (Hafid)  Yönetmen: Baltasar Kormákur  Oyuncular: Gunnar Eyjólfsson, Hilmir Snær Guğnason, Hélène de Fougerolles  İzlanda-Fransa-Norveç, 2002  Baltasar Kormákur’un etkileyici yeni filmi de, tıpkı zeki, buram buram cinsellik kokan ilk filmi “101 Reykjavik” gibi, aile dramını eğip bükerek ona erotik bir tanım kazandıran, ateş-ile-buz kabilinden bir hesaplaşma öyküsü anlatıyor. Kendini ailesinin hükümdarı sayan ak saçlı Thordur, gücünün azalmakta olduğunu görür ve büyümüş çocuklarını tekrar yuvaya, onlarca yıl çalışıp didinerek kurulmasına katkıda bulunduğu İzlanda balıkçı köyüne çağırır. Artık çağdaş balıkçılık metodları ve işadamlarının ahlâki yozlaşması nedeniyle işinden olmak üzeredir ve bütün umutlarını çocuklarına bağlamak zorunda kalmıştır. Suçluluk duygusu, ihtiyaç, hatta kindar bir merak sebebiyle kendilerini geri dönmek zorunda hisseden çocuklar ve onların aileleri, çok geçmeden, yıllardır ilk kez burun buruna yaşamaya itilirler.   Aniden (Tan de Repente) Yönetmen: Diego Lerman  Oyuncular: Tatiana Saphir, Carla Crespo, Veronica Hassan  Arjantin, 2002  26 yaşındaki Diego Lerman’ın ilk filmi. Daha şimdiden Jarmusch ve Wenders’in usta işi yol filmleriyle karşılaştırılan Lerman filminde, bir iç çamaşırı dükkânında tezgâhtarlık yapan genç ve tombul Marcia'nın öyküsünü anlatıyor.Marcia, Buenos Aires’te tek başına, yavan, sıkıcı bir hayat sürmektedir. Serseri yeniyetme lezbiyen çift Mao ile Lenin bir gün tesadüfen yolda Marcia’yla karşılaşır ve olanca dürüstlükleriyle, onunla yatmak stediklerini söylerler. Marcia bu cüretkar çiftin çekiciliğine direnir, ama Lenin bıçağını çeker ve Marcia’yı aşk ve macerayla ilgili fikirlerini yeniden gözden geçirmeye zorlar. Hayalperest Mao ise Marcia’ya aşkını ilan eder ve bunu kanıtlayacağını belirtir.  Kişisel Sürat (Personal Velocity)   Yönetmen: Rebecca Miller Oyuncular: Kyra Sedgwick, Parker Posey, Fairuza Balk  ABD, 2002   Arthur Miller'ın kızı Daniel Day Lewis'in eşi Rebecca Miller, son iki yılda katıldığı fistevellerde ödüller toplayan filmiyle İstanbul'da. Miller kendi yazdığı öykü kitabıdan uyarladığı filminde üç farklı kadını izleyerek, kişinin hayatta radikal bir kararla yeni bir yöne saptığı o kader ânını araştırıyor. Delia bir karavanda yaşayan, canından bezmiş bir annedir. Sefalet çizgisinin üzerinde kalma, çocuklarını doyurma, ve kocasının kaba ve aşağılayıcı davranışlarıyla başa çıkma mücadelesi sonucu güzelliğinden çok şey yitirmiştir. Greta ise, akıllı, kültürlü, mutlu bir evliliğe sahip 28 yaşında bir Manhattan’lıdır. Yemek kitapları editörlüğü gibi sıradan sayılacak bir işi vardır, ama çok başarılı bir yazar ondan yeni romanının editörlüğünü yapmasını isteyince, yaşamı beklenmedik bir yön alır. Nihayet Paula, evden ve yürümeyen bir ilişkiden kaçan, bir yandan da hamileliğiyle başa çıkmaya çalışan, kafası karışmış genç bir kadındır. Yoldan bir otostopçu alır. Fena halde dayak yemiş olan bu genç, onun manevi yönünü yeniden keşfetmesini sağlar...  Beyaz Rapdosi (Rapsodia V Bialo)Yönetmen: Teddy Moskov  Oyuncular: Maya Novosselska, Philip Triffonov, Irina Marinova Bulgaristan, 2002  Hem dramatik tiyatro, hem de kuklacılık geleneklerini harmanlayan, konusu aşk olan yenilikçi bir Bulgar filmi. Başroldeki Maya Novosselska, sevgi kapasitesinin enginliğiyle gündelik gerçeklerin dayattığı sınırları aşan bir kadını başarıyla canlandırıyor.Yönetmen Moskov filmi için şunları söylüyor: “Bu bir kadının hikâyesi, ama tam olarak kadın sayılmaz. Tam sayılmaz, çünkü komik ve tombul biri. Çünkü o bir komedi oyuncusu ve bir kadın komedyen olmak çok zor bir şey. Bu arada, kah komedyenlik kadınlığın önüne geçiyor, kah kadınlık komedyenliğin. Kişiliğinin bu iki yönü nasıl ve ne zaman uzlaşıp birleşecek ve işbirliği yapacaktır? Bu, cevabını aradığımız sorulardan biri. Aslında bu kadının hayatında hiçbir şey “tam” sayılmaz." Sözün kısası sürprizli bir film Beyaz Rapsodi. Tekrar (Remake)Yönetmen: Dino Mustafiç  Oyuncular: Ermin Bravo, Aleksandar Seksan, Ermin Sijamija  Bosna-Fransa-Türkiye, 2002  Ortak bir yazgıdan hareketle, eski senaryolara göre tekrar ederek kuşaklar boyu süren bir yaşam öyküsü. Tarık Karaga, genç ve tanınmamış Saraybosnalı Boşnak bir yazardır. Ülkesindeki savaşın arifesinde, Fransa’daki bir yarışmaya bir senaryo gönderir. Senaryosu, babası Ahmet’in İkinci Dünya Savaşı sırasında nasıl toplama kampına düştüğü ve sonrasında nasıl Faşistlerle mübadele edildiği hakkındadır; bu senaryo bir süre sonra kendi yaşam öyküsüne dönüşür. Bir filmin yeniden çevrimi gibi, Baba’nın savaş öyküsü, elli yıl içerisinde Oğul’un savaş öyküsü olarak tekrar eder. Sırp ordusu tarafından esir alınan Tarık maddi ve manevi işkenceye maruz kalır. Fakat Tarık’ın senaryosunu kabul eden Fransız yapımcı, Birleşmiş Milletler’in yardımıyla bir mübadele yapılmasını sağlar ve onu Paris’e getirir. Orada, tamamen şans eseri, savaş gazisi olarak Paris’e gitmenin yolunu bulmuş olan işkenceciyle karşılaşır. Tarık, saplantılı bir şekilde onu takip etmeye koyulur...   Balzac ve Çinli Terzi Kız (Balzac et la Petite Tailleuse)Yönetmen: Dai Sijie  Oyuncular:  Xun Zhou, Chen Kun, Liu Ye, Wang Suang Bao  Çin’deki Kültür Devrimi sırasında geçen bu pitoresk ve romantik ilk aşk öyküsü, Çin sinemasının en kolay hoşlanabilecek cazip örneklerinden biri. Filmin içine işlemiş dokunaklı lirisizm, bu aşk ve kültür söylevini sinemasal bir şiire dönüştürüyor. Siije’nin kendi otobiyografik romanından (ki yazarın yerleştiği Fransa’da çoksatan kitaplar arasına girmişti) uyarladığı bu romantik melodram, 1970’lerin başlarında, medeniyetten uzak bir Çin köyündeki hayatın görsel açıdan cazip ve duygusal açıdan yoğun bir portresi. “Gerici aydınlar”ın oğulları olan ve yeniden eğitilmek üzere kırsal kesime gitmeye zorlanan iki yeniyetme, Luo ve Ma, tarlalarda ve kömür madenlerinde geçen yorucu saatlerin ardından Ma’nın kemanını çalarak morallerini yüksek tutmaya çalışırlar. Çok geçmeden yörenin terzisinin güzel torununun cazibesine kapılırlar ve Flaubert, Dumas, Balzac gibi yasaklı batılı edebiyatçılara duydukları ortak sevgiyi kullanarak kızı baştan çıkarırlar...  Yaşamak Beni Öldürüyor (Vivre Me Tue)Yönetmen: Jean-Pierre Sinapi  Oyuncular: Sami Bouajila, Jalil Lespert, Sylvie Testud  Fransa, 2002  Fransa’da doğan Arap kökenli iki kardeş arasındaki ilişkinin duygusal ve acıklı öyküsü. Yirmi yedi yaşındaki Paul Smail zeki ve iyi eğitim almış birisidir. Bastırılmış bir öfkeyi de içinde barındıran genç adam zamanını okumak, hayal kurmak ve boks yapmakla geçirir. Asi fakat kırılgan bir yapıya sahip küçük kardeşi Daniel ise vücut geliştirmeyle uğraşır; vücudunu şekillendirmek ve kaslarını geliştirmek için amansızca, adeta kendini arçalarcasına çalışır. Daniel ve Paul iki farklı kültürün kendilerine yüklediği sorumluluğu omuzlarında taşımaktadır. Kültürel veya fiziksel açıdan bir değişime uğramadan Fransız toplumuyla kaynaşmak onlar için imkansızdır. Paul, iki şey için deli olmaktadır; biri edebiyat diğeri ise “sarışın prenses”i Myriam’dır. Varoşlarda tek kişilik bir odada yaşamakta, beklerken evlere pizza servisinde çalışmaktadır. Peki beklediği nedir? Kendisini, öfkesinden ve öz-nefretinden kurtaracak tek şey sözcüklerdir; hayatını sürdürmesine yardım edecek “Yaşamak Beni Öldürüyor” adını taşıyan henüz tamamlanmamış romanının sözcükleri...Gösterim programı için lütfen tıklayın;http://www.istfest.org/film/inces/cizelge/cizelge.htm
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!