Ferrari'yle kaza yaptı, pilot oldu

Güncelleme Tarihi:

Ferrariyle kaza yaptı, pilot oldu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2007 14:09

Andre Previn, Zubin Mehta, Lorin Maazel, Kurt Masur, Bernard Haitink dahil önemli şef kalmadı. Şu anda 26 yaşında ve bir süperstar.

Haberin Devamı

Kemancı Sarah Chang, 1990'ların başında müzik dünyasına "mucize çocuk" olarak girmişti. Efsanevi virtüöz Isaac Stern, kemanı boyundan büyük bu çocuğa kol kanat germişti. Chang'ın 12 yaşına kadar New York, Berlin, Londra, Viyana filarmoni dahil çalmadığı önemli orkestra, Andre Previn, Zubin Mehta, Lorin Maazel, Kurt Masur, Bernard Haitink dahil önemli şef kalmadı. Şu anda 26 yaşında ve bir süperstar. Konçertolarla parladıktan sonra, 2000'lerin başında oda müziği repertuvarına yöneldi. Lars Vogt'la keman piyano sonatlarını seslendirdiği albümler yayımladı. Vogt şöhrete kavuşup, solistliğe yoğunlaşınca Chang, İngiliz piyanist Ashley Waas'la çalışmaya başladı. Üç yıllık hazırlıktan sonra bu ayın başında ABD'de 11 şehir, Avrupa'da 3 ülkeyi kapsayan konser turuna çıktılar. Geçen hafta California'daki otelinden aradık. Ferrari macerasını, kırmızı papuçlarını, Efe Baltacıgil'le tanışmalarını konuştuk.

Haberin Devamı

Beş yıl önceki röportajımızda sürat tutkunuzdan bahsetmiştik, Ferrari ya da Porche almayı düşündüğünüzü söylemiştiniz. Bir de ikinci bir Guarnerius ya da Strad aradığınızı anlatmıştınız. Ne oldu?

- Ne kadar kötü bir şoför olduğumu da söylemiş olmalıyım. Spor otomobillere, sürat yapmaya bayıldığım, Ferrari rüyalarıma girdiği halde, uzun zaman almaya cesaret edememiştim. Geçen yıl bir Ferrari aldım. Hemen ardından kaza yaptım. Otomobili sattım. Bu sevdadan vazgeçtim. Zaten üç günümden birinde konser seyahatindeyim. Yılda 120'nin üstünde konser veriyorum. Philadelphia'da kaldığım günler sayılı. Yılda birkaç gün için otomobil almanın gereği yok.

Bir de pilot brövesi alma tasarınız vardı, başardınız mı?

- Evet otomobilden vazgeçip pilot brövemi aldım. Uçuşları sürdürüyorum.

KIRMIZI AYAKKABI TAKINTIM SÜRÜYOR

Peki keman alışverişi ne oldu? Geçen hafta 2,7 milyon dolara bir Strad satıldı Amerika'da, sahibi ismini açıklamamıştı. Yoksa siz misiniz?

- Bu keman satışından haberim olmadı, sizden duyuyorum. Keman arayışım sürüyor. Çok müşkülpesent olduğum için henüz istediğim gibi bir keman bulamadım. Keman alamadım ama yeni bir ev aldım.

Haberin Devamı

Madem söz alışverişten açıldı, önceki hafta Daytona Journal'a kırmızı ayakkabı tutkunuzdan bahsetmişsiniz. Yeni aldığınız Stuart Weitzman marka kırmızı papuçları anlatmışsınız heyecanla. Bu takıntı nereden kaynaklanıyor? İmelda Marcos görse koleksiyonunuzu kıskanır mıydı, ne dersiniz?

- Tipik bir genç kız gibi alışverişi çok seviyorum. Sürekli bir şeyler ararım: Ayakkabı, bluz, etek, aksesuvar. Örneğin konser giysilerimi kendim alırım. Orkestra konserlerinde giysi değiştirmek gerekmiyor. Fakat resital veriyorsam, mutlaka arada giysi değiştiriyorum. Geniş bir konser giysisi koleksiyonum var. Eskiden özel sahne ayakkabısı da alırdım. Bu alışkanlıktan vazgeçtim. Şeytan Prada Giyer'i izlediğimde kırmızı papuç takıntısı başladı. Müşkülpesent olduğum için, gittiğim ülkelerde, şehirlerde epeyce dükkan gezdim. Gazeteciyle konuştuğum gün aradığım kırmızı papucu bulmuştum, çok sevinçliydim. Korkunç miktarda ayakkabım var. Tam üç dolap dolusu. Toplam sayısını bilmiyorum. Herhalde Marcos'un efsanevi koleksiyonu kadar geniş değildir. Ama daha çok gencim, önümde süre var.

Haberin Devamı

Beş yıl önce Lars Vogt'la bir araya gelip iki albüm kaydetmiş, bu arada birçok konser vermiştiniz. Sonra birden bire resitallere beş yıl ara verdiniz. Neden ara verdiniz, neden piyanist değiştirdiniz?

- Arada birkaç resital verdim. Vogt harika bir piyanist, fakat programı çok dolu. Orkestra konserlerine yöneldi. Geçmişte kişilik ve müzik olarak uyuşabileceğim bir piyanisti bulmam uzun sürmüştü. Bu kez Londra Senfoni'den arkadaşlarım Waas'ı önerdi. Üç yıl önce tanıştık. Londra'ya gittiğimde prova yapmaya başladık. İstediğim iletişim düzeyine ulaşmak için üç yıl çalıştık. Nihayet bu yıl ilk konser turnemizi gerçekleştirmeye karar verdik.

KULİSTE STERN ŞOKU YAŞADIM

Haberin Devamı

Amerikan basınında son haftalarda çıkan haberlere bakılırsa, turne boyunca Beethoven'in Kreutzer Sonatı, Danielpour'un "Işık Nehri" ve Prokofiyef'in mi majör sonatını seslendiriyorsunuz. Neden özellikle bu eserlere odaklandınız?

- Öncelikle Isaac Stern Vakfı'nın Danielpour'a benim için sipariş verdiği, aynı zamanda Stern'e ithaf edilen yeni eser "Işık Nehri"ni seslendirmek istiyordum. Bu eserle bir araya getirebileceğim iki farklı dönemden, aynı değerde besteleri araştırmaya başladım. Kreutzer Sonatı 40 dakikayı bulan uzunluğu, anıtsal yapısı nedeniyle genellikle resitallerin ikinci yarısında seslendirilir. Ben bununla başlayacağım bir resital programı oluşturdum. Prokofiyef'in etkileyici sonatını da programın son parçası olarak seslendirmeye karar verdim.

Haberin Devamı

Stern, 2001'de öldüğünde hakkında yayımlanan yazılarda gençlere karşı engin sevgisi, desteği, profesyonellere karşı ise acımasızlığı vurgulanıyordu. Siz hep sevgiyle söz ediyorsunuz. Asabi tarafına hiç tanık olmadınız mı?

- Sanatçıların yeteneklerini sonuna kadar kullanmasını isterdi. Bu konuda çok titizdi, mazeret tanımazdı. Altı yaşındaydım ilk karşılaşmamızda. Benimle çok ilgilendi, onu manevi babam kabul ederim. Evet, iletişim kurması zor, titiz bir virtüözdü. Yapay bir üslupla, gösterişli çalanlara çok kızar, tepkisini gizlemezdi. En büyük zevki beni hazırlıksız yakalamak, herbiri sınav niteliğinde sürprizler yapmaktı. Hiç unutmam Carnegie Hall'da New York Filarmoni ile vereceğim bir konser öncesinde, kuliste çalışıyordum. Sahneye çıkmama 10 dakika kalmıştı. Ansızın odama girdi. Çalıştığım bölümdeki yay tekniğimi hiç beğenmediğini söyledi. Kemanı aldı, pasajı çaldı ve işte böyle olmalı, dedi. Hemen değiştir, deyip odadan çıktı. Birkaç dakika çalıştım, konsere çıkıp o pasajı istediği gibi çaldım. Ön sırada oturuyordu, gözgöze geldiğimizde yüzünde büyük bir gülümseme vardı...

Türk müzikçilerle yolunuz kesişiyor mu?

- Türkiye'ye geldiğimde tanıştığım birkaç müzikçi var. Ayrıca Philadelphia Filarmoni'de çello grubunun ikinci liderliğini yapan Efe Baltacıgil'le tanıştım. Çok iyi bir müzikçi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!