Fellini beni çeşmeye soktu, bir daha hiç ciddi rol teklifi almadım

Güncelleme Tarihi:

Fellini beni çeşmeye soktu, bir daha hiç ciddi rol teklifi almadım
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2003 02:01

Her sinemaseverin belleğine o muhteşem sahne mutlak yerleşmiştir. Dolce Vita (Tatlı Hayat) filminde İsveçli Anita Ekberg'in Roma'nın tarihi Aşk Çeşmesi'ndeki banyo sahnesi. Aradan 43 yıl geçmiş olmasına karşın bugün hálá Trevi Çeşmesi bu görüntüyle anımsanıyor.

Geçenlerde Roma'da La Dolce Vita filminin yönetmeni Federico Fellini'nin ölümünün 10. yılında onun adına bir film festivali düzenlendi. Pek çok yapıtı yeniden gösterildi. Fellini'nin favori yıldızı Anita Ekberg, yıllardan beri kapandığı evinden çıkarak ilk kez katıldığı bu festivalde yüzünü gösterdi. Ustası Fellini'yi, rol arkadaşı Marcello Mastroianni'yi anlattı.

Dünya sinemasının en güzel siyah-beyaz sahnelerinden biri şüphesiz Roma'nın Aşk Çeşmesi'ne Marilyn Monroe tarzı dekoltenizle girdiğiniz an... O anı gözünüzün önünde bir kere daha canlandırabilir misiniz?

-Ben Aşk Çeşmesi'ne bu filmden çok daha önce girmiştim; çekilen resimlerim dünyayı dolaşınca skandal olarak kabul edilmişti. O dönemlerde İsveçli bir yıldız adayıydım. Bir İsveç dergisi için Roma'da fotoğraf çekimleri yapıyorduk. Aşk Çeşmesi'nin önünde resimlerim çekilirken çıplak ayağım kaydı ve mermere çarptı. Başparmağım kanamaya başladı. Ayağımı çeşmeye soktum. Aylardan ağustostu ve hava çok sıcaktı. Dayanamadım öbür ayağımı da soktum. Fotoğrafçı hemen koşup makinesini aldı, eteklerimi sıyırıp suda yürümemi istedi. Çok dekolte giyinmiştim. Sonradan seksi resimlerim bütün gazete ve dergilerde çıktı.

Peki Federico Fellini'nin bunda payı ne?

-Fellini bu resimleri görmüş. O dönemde ben California Films Company'ye bağlıyım... Federico Fellini üşenmemiş ta Los Angeles'a geldi. Beni buldu. Böyle bir film çevirmek istediğini söyledi. Ben de ‘‘Senaryoyu gönderin bir tetkik edeyim’’ dedim. Fellini suratıma aval aval baktı: ‘‘Ne senaryosu?’’ diye sordu. ‘‘Ben İsveçliyim, oyunu kurallarına göre oynarım. Önce senaryo’’ diye ısrar ettim. ‘‘İyi o zaman senaryoyu sen yaz’’ deyiverdi! Tabii o dönemde henüz Fellini'yi tanımıyordum. Meğer senaryo filan yazmazmış hiç, sette çekim sırasında şifahen uygulatırmış.

O ünlü sahne nasıl çekildi?

-Gece yarısı saat birde çeşmeye geldik. Aylardan ocak... Üzerimizde kürk mantolar var. Marcello Mastroianni soğuktan donuyor. Ekipte herkes eldivenli, yün bereli, tiril tiril titriyorlar. Federico Fellini iri yarı vücuduna hiç de yakışmayan ince sesiyle ‘‘Haydi Anita, atla suya’’ diye komutu verdi. Baktım Marcello kıs kıs gülüyor. Ama sonunda o da yanıma gelecek. Kürkü çıkarttım. Önce sağ bacağımı soktum. Parmaklarım hissizleşti. ‘‘Ben bunu yapamam!’’ diye çığlık attım. Çekimler tam üç saat sürdü. Çay üzerine çay, papatya çayı, ıhlamur içtik. Marcello karşıdaki küçük otelin lobisinde donmuş ayaklarına sıcak su pansumanı yaptırdı. Film piyasaya çıkınca zulüm günlerim başladı...

Nasıl yani?

-O sahneler benim için şans kapısını açmış gibi görünse de, bana pahalıya mal oldu. Çünkü bu rolden sonra hiçbir zaman ciddi rol teklifi almadım. Gelen senaryolarda hep ucuz, soyunan kadın karakteri oynamam isteniyordu. Üstelik her senaryoda mutlak bir aşk çeşmesi sahnesi vardı. Kaliteli başka bir film çevirmemi engelledi. Hollywood düşümü öldürdü...

Biraz Fellini'yi anlatır mısınız?

-Gamsızdı. Filme başlar, ilham geldikçe çekerdi. Ama çok iyi bir yönetmendi. Oyuncuya sanatçı gözüyle bakar ve rolünü kendi iradesiyle yansıtmasına saygı gösterirdi, eleştiriye her zaman açık olduğunu hissettirirdi. Geçenlerde Rimini'deki mezarına gittim. Öyle bakımsızdı ki... Oysa belediye onun ruhunun reklamıyla turist çekmeye çalışıyor!

Fellini filmlerini hiç sinemalarda ikinci bir kez seyretmezmiş. Doğru mu?

-Evet. Festivallerde bile seyretmezdi. Montajı bitirdikten sonra tek başına salonda izler, bu iş tamamdır derdi. ‘‘İkinci kez izlersem bir sürü hata bulur sonunda da keçileri kaçırırım’’ derdi. Cannes Film Festivali'nde bile salona sadece tören için geldi ve filmini izlemeden gitti.

Ya Marcello Mastroianni?

-Kibirli görünmeye çalışır, beş dakika sonra bu rolünden bıkar ve gerçek yüzünü gösterirdi. O da gamsızdı. Alçakgönüllüydü.

Şimdi ne yapıyorsunuz?

-Roma'nın banliyösünde bir evim var. Sinemadan kopalı neredeyse asırlar olacak. Bir ara anılarımı yazmayı düşündüm. Ama hevesim kısa sürdü.

Arada bir Aşk Çeşmesi'ne uğruyor musunuz?

-Hayır! Dedim ya o banyo sahnesi bana acı getirdi.

Sizden sonra pek çok ünlüyü o çeşmeye sokmaya çalıştılar. Sadece top model olduğu dönemlerde Claudia Schiffer girdi.

-Bence çeşmenin tılsımı bozuldu. Beni Claudia Schiffer ile aynı kefeye koyanlar sanırım umduklarını bulamadılar ki resmin fazla ilgi görmediğini kısa zamanda anladılar...

Yeni İtalyan sinemasını nasıl buluyorsunuz?

-Ne varsa yine eski yönetmenlerde var!

SİNEMA TARİHİNİN EN SEKSİ 100 YILDIZINDAN BİRİ

Anita Ekberg (72), 1950'de İsveç Güzeli seçildikten sonra Hollywood'a gitti ve bir film yıldızı olmak için uğraştı. Ancak şöhrete kavuşmasını, 1960'ta Roma'da Fellini'nin filmi ‘‘La Dolce Vita’’daki rolüne borçluydu. Ondan sonra Roma'ya yerleşti. Anita Ekberg, 1995'te Empire Dergisi'nin yaptığı Sinema Tarihinin En Seksi 100 Starı listesine girdi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!