Güncelleme Tarihi:
Ahali, normal koşullarda bugün Fransız işgalcileri püskürtmesinin 103. yılını anacak, yarın da Kurtuluş Bayramı’nı kutlayacaktı...
O yüzden “Maraş bize mezar olmadan düşmana gülizar olamaz” yazmışlardı kalenin önündeki anıta. Gözleriniz dolmadan okuyamıyorsunuz o yazıyı.
Çünkü burası afetin başlayıp dalga dalga diğer kentleri de vurduğu merkez üssü.
Etkinliklerin yapılacağı Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi artık “yardım dağıtım” merkezi. 12 Şubat Stadyumu çadırkent. Hemen yanındaki Osman Sayın Spor Salonu şehir morgu…
Aslında kente Kayseri yönünden girip merkeze doğru ilerlerken tepedeki yeni kurulmuş Necip Fazıl, İstiklal gibi mahallelerde hafif zarar görmüş yapılar görüyorsunuz ama bunlar kayalık zemine inşa edilmiş yeni binalar. Hasar az.
İşin rengi aşağıya, Vadi Mahallesi’ne inince değişiyor asıl. Şekerdere Bulvarı boyunca her üç-dört binadan biri çökmüş. Adı üstünde: Dere yatağı.
Çöken apartmanlardan biri de 8 katlı Seda Apartmanı. Dördüncü katında Sadettin-Serpil Tolay çifti yaşıyordu. Beşinci günde hâlâ enkaz altından çıkarılamadılar. Oğlu, gelini ve kızları Gökçe Hanım o gün bugündür enkazın başında. Gökçe Hanım telefonda bir tanıdığından yardım istiyor. Kepçenin yakıt tankı delinmiş. Enkaz kazmaya devam etmek için acilen yeni kepçe gerek...
Binada Rus kurtarma ekibi çalışıyor. Tercümanları Ali Kuliyev, Azeri. 150 kişi olduklarını, sürekli yeni kurtarma grupları gelmeye devam ettiğini söylüyor. 24 saat esasına göre çalışıyorlar.
‘BENİ KURTARIN’
Ama gelin de siz bunu oğlu için beş gündür enkaz başında bekleyen anne Esra Ustamatmaz’a anlatın… Enkaz altındaki Meteson daha 24 yaşındaymış. En son dün, “Beni kurtarın” diye mesaj atmış. “Hepsi teyitli” diyor Esra Hanım. Çünkü burada “yakının canlı olduğunu” ispatlama derdiniz var. Göstereceksiniz, “Bakın yaşıyor, burayı öncelikli kazın” diyeceksiniz. Meteson’un ki teyitli çünkü arkadaş grubuna atmış. Hepsinin telefonunda mevcut mesaj. Vadi’de durum böyle içler acısı ama beterin beteri var: Dulkadiroğlu, Kurtuluş ve Yusuflar mahallelerine inince yani Arasa Camisi ve civarına, artık taş üstünde taş kalmamış.
Bu civar, Al Awael İletişim, Halep Pazarı, Al Daruzi Restoran gibi dükkânların olduğu, Suriyelilerin yoğun yaşadığı bir bölge.
Enkazlardan birinin başında Suriyeli Hamid Abda bekliyor. Azeri kurtarma ekibine sol tarafta üç, sağ tarafta iki Suriyeli daha olduğunu anlatıyor. Kepçe; yatak, yorgan gibi bir şeye denk geldiğinde duruyor. Çoğunlukla uykudayken öldükleri için burası hassas alan. Devamının elle kazılması gerekiyor. Nitekim…
Eğer müteveffa kadınsa etrafına perde çekiliyor, enkazdan bir şeye sarılı olarak çıkarılmasına özen gösteriliyor. Ama bu Suriyeli kadının yüzü teşhis edilemeyecek halde. Hamid Abda küpesinin fotoğrafını çekip yakınlarına atıyor. Belki küpeyi tanırlar da kim olduğu anlaşılır diye.
Cenaze arabası gelince onun da cesedi Osman Sayın Spor Salonu’na götürülecek, sonra yakınları gelip defnedecek.
Yan taraftaki 12 Şubat Stadyumu’ndaki çadır kentteyse sağ kalanlar hayata tutunma mücadelesi veriyor.
Kadir Ömer’in 8 kişilik ailesi için çadır lazım. Adını listeye yazdırıyor. Bu listeler toplanıp ek çadır talebi olarak AFAD’a gönderilecek. Giysi yardımı bölümünü asker koruyor. Kaos çıkmaması için sıraya girilmek zorunda. Asker yardım kolilerinden bulup buluşturmaları için kolilerin başındaki gönüllülere bağırıyor: “Bayan eşofman alt-üst, 3 yaşındaki çocuk için de ayakkabı ve mont!”