OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 15, 2001 00:00
Amerika'da süren operasyonlarda, Hürriyet'in havacılık yazarı UÄŸur Cebeci de, New York'ta kaldığı otel odasında FBI'ın baskınına uÄŸradı.Cebeci, havacılık ve uçaklarla ilgili yazıları Türkiye'den kendisine fakslanınca, kuÅŸku topladı. FBI dedektifleri, odasını bastıkları UÄŸur Cebeci'nin bu konuda Türkiye'nin en tanınmış yazarı olduÄŸuna öğrenince, hatıra Kokpit anahtarlıkları alarak ayrıldılar. Cebeci, yaÅŸadıklarını şöyle anlattı:‘‘Amerika'nın her tarafından terörist avına çıkan FBI, benim de odamı bastı. Yarım saat süreyle sorguladıktan, bagajlarımda ve el çantamda arama yaptıktan sonra Türkiye'den bana gönderilen faksları çıkartarak yazılar içinde yer alan transponder, Dünya Ticaret Merkezi'ne çarpan uçakların markaları ve havayolu ÅŸirketlerinin isimlerinin hangi amaçla yer aldığını, teröstleri tanıyıp tanımadığımı sordular.KOKPÄ°T SAYFASI KUÅžKUSUSabah saat 08.30'da Long Island'ta kaldığım Executive Inn at Woodbury Oteli'ne filmlerdeki gibi büyük bir otomobille gelen 6 kiÅŸilik FBI ekibi kapıyı vurmaya baÅŸladı. Birinci katta olan ve kapısı sokaÄŸa açılan odamın perdesini araladığımda yine tıpkı filmlerdeki gibi FBI görevlisinin kimliÄŸi ile karşılaÅŸtım. Göz hizamda kartını gösteren görevli kapıyı ve arkadaki cam kapıyı da açmamı ve herhangi bir ters davranışta bulunmamamı söyledi. Kapıyı açtım ve pantolonumu giymem için sana bir süre tanıdılar. Sonra da bütün kimliklerimi, pasaportumu göstermemi istediler.GÃœLÜŞME VE ÖZÃœRYıllarca polis muhabirliÄŸi yaptığım için büyük bir soÄŸukkanlılık, terbiye ve kurallara dikkat ederek sorulara cevap vermeye baÅŸladım. Sorular en çok Türkiye'den bana fakslanan 'Kokpit' sayfasının pazar günkü sayısının kopyaları ile ilgiliydi. Bu sayfada neden transponder kelimesinin, Dünya Ticaret Merkezi'ne çarpan uçakların modellerinin yer aldığını geniÅŸ geniÅŸ sordular. Ben de büyük bir soÄŸuk kanlılıkla havacılık editörü olduÄŸumu, uzun yıllar polis muhabirliÄŸi yaptığımı, yazdıklarımın ise bu deneyimlerin bir sonucu olduÄŸunu söyledim. Bu arada iri yarı olan bir FBI ajanı bavullarımı aramak istediÄŸimi söyledi. Bir taraftan bavullar aranırken bir taraftanda sorgu sürdü. Sorulardan sonra otel görevlisi FBI ajanlarından birine bana geçen faksların son sayfasını getirdi. Sayfada köşede benim resmim duruyordu. Resmi bakıp bir kaç kez de bana baktıktan sonra kendi aralarında gülüşmeye baÅŸladılar. Sorguyu sürdüren genç FBI ajanı standart sertliÄŸinden vazgeçerek tebessüm etti ve özür diledi. Daha sonra diÄŸer FBI ajanları da özür dilemeye baÅŸladılar. Ben de kendilerine yıllardır terörle yaÅŸayan Türkiye'de bu tip hassaslıklara alışık olduÄŸumuzu söyledim. Yine de bana bu terör grubu ile ilgili bir bilgim olup olmadığını sormadan edemediler. Amerika BirleÅŸik Devletleri'nin tarihinde başına gelen en büyük felaketle ilgili herkesten bir tek kelime almaya ne kadar muhtaç olduÄŸu ortaya çıkıyordu. KOKPÄ°T ANAHTARLIKLARITek tek odamdan çıktılar. Ayrılırken tekrar rahatsız ettikleri için özür dilediler ama yine de sayfaların fakslarının kopyalarını, benim kartımı, benimle ilgili soru sorabilecekleri Amerika'daki tanıdıklarım, Hürriyet'in New York'taki ofisinin telefon numaralarını alarak gittiler.FBI'ın Türkçe bir metinle olayla ilgili bir kaç kelime yer alıyor diye yaptığı bu baskın aslında bu operasyonunun cımbızla yürütüldüğünü ve ne kadar titiz davrandıklarını gösteriyordu.’’ NELER SORDULARFBI ajanları, arkadaşımız UÄŸur Cebeci'ye ÅŸu soruları yöneltti:Amerika BirleÅŸik Devleri'ne New York JFK Havalimanı'ndan mı giriÅŸ yaptınız?Olay günü New York'ta mı bulundunuz?Olay yerine gittiniz mi?Neden otel deÄŸiÅŸtirdiniz?Neden hala New York'ta kalıyorsunuz?Ne zaman ülkenize dönmeyi planlıyorsunuz?Â
button