Güncelleme Tarihi:
İki yıldır İstanbul'da. Zeyrek'te çöp topluyor, türbeleri temizliyor, mahalleli de ona yiyecek veriyor. Adı sorulunca ‘‘Yungen’’ diyor. Kaybolmuş Aileler Derneği çok araştırmış, ama nereli olduğu bile öğrenilememiş.
Binlerce yabancının yaşadığı İstanbul'a bir yabancı daha düştü. Ancak o geçici izinle ya da turist olarak bu kente gelen yabancılardan değil.
İki yıldır İstanbul'da. İstanbul'a niye geldiğini o da bilmiyor. Ya da anlatamıyor. Nereden geldiği de bilinmiyor. Kayıp bir yabancı. Koca kentte hiç kimsesi yok. Türkçe konuşamıyor. Kendi dilini de kimse anlamıyor. Meramını el yordamıyla anlatmaya çalışıyor.
Fatih'te, Zeyrek Mahallesi’nde yaşıyor Yungen. ‘‘Adın ne?’’ diye sorulduğunda belirli belirsiz bu kelimeyi telaffuz ediyor: Yungen!
Başka da bir şey söylemiyor. Mahallelinin söylediğine göre sara hastası. Mahalleli teşhisi Yungen'e ara sıra gelen nöbetlerden sonra koymuş.
Simasına bakınca Uzakdoğulu olduğunu anlayabiliyorsunuz. Çinli mi, Japon mu? Koreli mi? Ya da Singapur'dan mı, Tayvan'dan mı?
Zeyrek Caddesi'nde metruk bir binada yaşıyor. Kapısı, penceresi yok. Ağır bir kokunun ve sineklerin arasında uyurken buluyoruz Yungen'i.
Mahallede rivayet muhtelif.
Kayıp yabancıyla ilgili ilk bilgileri Zeyrekli çocuklardan öğreniyoruz. Hepsi farklı bir hikaye anlatıyor. Kimine göre o güneşe tapan bir rahip. Kimine göre İstanbul'a çalışmak için gelmiş. Parasını ve pasaportunu çalmışlar. O da kendini sokaklara vurmuş. Bir diğeri akli dengesinin bozuk olduğunu söylüyor.
Ancak mahalleli Yungen'in Çinli olduğunda hemfikir. Hatta çocuklar ‘‘Chang’’ ismini takmışlar. Zeyrek ve Çırçır'ı biraz dolaşınca ‘‘Kayıp Çinli’’yle ilgili hikayeler biraz daha farklılaşıyor. Yabancıyla ilgili en doğru bilgiyi küçük bir afacan veriyor:
‘‘Yakınları Kaybolmuş Aileler Derneği bu yabancıyla çok ilgilendi. Ama nereli olduğunu öğrenemediler.’’
Güneşi selamlıyor
Kaybolmuş Aileler Derneği'nin (YAKAD) sorumlusu Zafer Özbilici yanımıza geliyor. Yungen'i yattığı yerden dışarı çıkmaya ikna ediyor. ‘‘Güneşi çok seviyor. Sürekli güneşi selamlıyor. Onunla iletişim kurabilmek için yanına gidince ben de ellerimi kavuşturup güneşi selamlıyorum. Bu hoşuna gidiyor’’ diyor.
Sonra dışarıya binbir güçlükle çıkardığımız yabancıyla birlikte, ellerini gözlerinin hizasına kaldırıp güneşe selam veriyor. Zafer'in güneşi selamlaması yabancıyı sevindiriyor. Yüzü gülmeye başlıyor. Kayıp adam belki de İstanbul'da bir dindaş bulmanın keyfini yaşıyor.
Zafer Özbilici, Yungen'in macerasını anlatıyor:
‘‘Yungen'i Haliç sahilinde buldum. Üstü başı perişandı. Saçları uzamış, uyuza yakalanmıştı. Temizledik. Üstünü başını değiştirdik. Dernekte yatıp kalkmaya başladı. Ne biz onun kanuştuklarını anlayabildik ne o bizimkini. Biraz yavaş hareket etmesinden vücudunda kısmi felç olduğunu anladık. Arada bir bayılıyordu. Sonra saralı olduğunu öğrendik. Haseki Hastanesi'ne götürdük. Acil'de biraz yatırdılar. Geri gönderdiler.’’
Konsolosluklar devrede
İstanbul denen büyük denize düştükten sonra, Haliç sahillerine vuran yabancının nereli olduğunu öğrenmek için YAKAD epeyce bir çaba göstermiş. Önce Çin Konsolosluğu'nu aramışlar. Bir yetkili gelip, Yungen'le konuşmaya çalışmış. Olmamış. Sonra Japon Konsolosluğu'yla temasa geçmişler. Onlar da yabancının dilinden anlamamış.
Hikayenin devamını Zafer Özbilici anlatıyor: ‘‘Zorla biraz konuşturup, söylediklerini teybe kaydettik. Endonezyalı'ya, Filipinli'ye dinlettik. Bizim dilimizi konuşmuyor dediler. Sultanahmet'teki Yabancılar Polis Bürosu'na getirdik. Onlar da birşey yapamadı. Bir polis Yungen'i daha önce kaza sonucu beyin tramvası geçiren bir yabancıya benzetti. 'Daha zayıftı. Parasını, pasaportunu çalmışlar. Bu belki o yabancı olabilir' dedi. Sonuç çıkmayınca derneğe geri getirdik. Yetkililer yardımcı olsun. Kayıp yabancıyı ülkesine geri gönderelim.’’
Tekirdağ'daki macera
Yabancılar Bürosu'ndan geri dönen Yungen, bir süre ortalıkta görünmez olmuş. Herkes kayıp Çinli'ye ne oldu diye merak ederken YAKAD'ın telefonu çalmış. Tekirdağ'dan arayan biri cebinden derneğe ait bir kart çıkan yabancıyı gelip almalarını söylemiş.
Geçen yıl vefat eden derneğin kurucusu İsmet Özbilici, Tekirdağ'a gidip, Yungen'i geri getirmiş. İkinci kez kaybolan Yungen o gün bu gündür Zeyrek'ten hiç ayrılmıyor. Arada bir Çırçır Mahallesi’ndeki esnafın çöpünü atıyor. Sokakları süpürüyor. Türbeleri, mezarlıkları temizliyor. Esnaf ve mahalle halkı da ona yiyecek, içecek veriyor. Zeyrek'teki yabancı ilgi bekliyor!