OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 16, 2001 00:00
FAST-SEX "İnsanlık tarihinde teknolojik açıdan en ileride olduğumuz konu cinsellik"tir savını ortaya atıyorum... Evet, atıyorum!.. Uzay Yolu veya Uzay 1999 dizilerini izlemiş şanssız kuşaktanım. Şanssızız biz, çünkü hayallerimiz yıkıldı. Hani 1999'da uzayda koloniler halinde yaşayacaktık? Hani 'vıjjt' diye açılan kapılardan geçip, sıcaklık ayarını bilgisayarların yaptığı evlerde oturup, haplarla beslenecektik; evimizdeki tüm ayarlardan sorumlu olan bilgisayar bizimle konuşup arada terapimizi de yapacaktı hani? Evet son günlerde bu konuda çok fazla
haberler yeralıyor basında. Amerikalı öyle bir ev sistemi geliştirmiş ki senin uyanma saatinde kahveni yapan otomatik bilgisayar, su sıcaklığını da uyanmandan beş dakika sonra senin o günkü vücut ısınla-havanın sıcaklığının ekolojik dengesine göre ayarlıyor ki keyfin bozulmasın diye. Evet teknolojik gelişme az buz değil ama geç kalındı beyler ve hanımlar... Biz öyle hayallerle kuşatıldık ki küçükken, sadece beynimizin çalışacağı keyifli bir teknolojik yaşamın kukileri atılıyordu kafatasımızın içindeki fantezi dosyasına. Sadece bir konu sorun olacakmış gibi görünüyordu: insan ilişkileri. Bu da gelişmiş beyinlerce çözülemeyecek bir husus değildi. Bu kadar eğitimli insanlar arasında, düşünme yöntemlerinin bu denli geliştiği bir dönemde zaten mantık hep '1' numara olacak ve pozitif olan kazanacaktı. Ama insan ilişkilerinin bir boyutu var ki, o sorun hiç çözülemeyecek gibi düşündürdü beni hep. Evet, cinsellik. En tehlikeli bölüm. Kafamıza geçireceğimiz sanal makinalarla sanal yaşayacağımız cinsel ilişkiler adeta müjdeleniyordu. Tabii bazı açılardan hoş görmeye de çalıştığım oldu bu makinalı partner yaşamını. Yorulmadan, sadece sen istediğinde makinayı kafana geçir, ağrısız(!), sızısız(!), hem de temiz(!), uğraştırıcı değil(!), eh etik açıdan da saygın bir durum(!). Şimdi şöyle bir bakıyorum da, bilim kurgu üreticilerinin biz tüketicilerine sundukları pazarda en hızlı yaşama geçirilen konu cinsellik üzerine. Diğer konular belirtildiğinden daha yavaş gerçekleştirilirken, cinsellikle ilgili sunulan her türlü fantezi yaşama geçti bile. İlişkilerin en önemli boyutu olan cinsellik gerçekten de sanal yaşanıyor. Burada sözü edilen sanallık illa ki de internet aracılığıyla olduğundan değil. Bir gecede hap gibi yutulan şey ıspanak yemeği tableti değil de cinsellik oldu. Hap içer gibi yaşanan cinsellikte bir takım bulaşıcı hastalıklar, çağın vebası... vb., gibi felaketler de pek önemsenmez durumda. Oysa ki insan bir hapı içerken bile daha dikkatli, en azından yan etkilerine bakıp biraz düşünüyor veya antibiyotikse fazla almamaya çalışıyor. Ama nedense cinsel ilişkiler böyle yaşanmamaya başladı. Önüne gelen hapı içmez insan ama önüne gelen... Neyse ki insanlık bunu dengelemeye çalışıyor tabii. Örneğin Uzay 1999'daki gibi ışıltılı parlak elbiseler giyeceğimiz şu günlerde giyim modası yine 60'lı yıllara dönmüş görünüyor. Bir özlem var demek ki romantizme? Mehmet Y. (bu Y'nin de Yakup olduğunu öğrenebilmiş bulunuyoruz sonunda) Yılmaz bir yazısında Amerikalı'nın yaptığı araştırmada 'yaşları 50'nin üzerinde olanların en çok Kazablanka ve Rüzgar Gibi Geçti filmlerinden, 26 yaşın altındakilerinse avanak casus Austin Power'dan etkilendiklerini' belirtmişti. Önemli bir gösterge. Yaşanan aşklar açısından bakacak olursak hani hep derler ya 'nerede eski aşklar?'. Bir rivayete göre harika ud çalan babaannem, dedemi kaybettikten sonra udunu eline almamış, çünkü eşi için çalarmış. Ne aşk... Aslında normali bu olmalı. Televizyonda tartışılan başat konuların arasında kadın-erkek ilişkileri. Fatih Altaylı'nın sunduğu bir tartışma programında kocasını aldatan kadın bunu açıkça belirtebildiği için çoğumuzdan 'çok cesur' payesini aldı. Erkekler için bu durum payelerle taltiflendirilmiştir hep. Karısını her aldatışında erkek bir unvan daha kazanır zaten; sir, dük, baron nihayet kral olur kendince. Yüzeyde gelişmiş görünen toplumlarda kralla evli olan kadında da bazı soyluluk talepleri görülür. İşte aristokrasi böyle bulaşıcı bir şey. Kadın da düşes olma hayali çabasıyla çalışır dururken ailecek poligaminin hiç de kötü bir şey olmayacağına karar verilir. Son günlerde televizyonda izlediğim üç ayrı filmde de eşler, üçüncü şahısları karı veya kocalarıyla ilişki kurmaya davet ediyorlardı. Bir tanesi de ünlü şarkıcı Jon Bon Jovi'nin bu üçüncü şahısı oynadığı filmdi. Kazanovalık rolü şarkıcıya yakışmış. Arkadaşının karısıyla ilişki kuruyor çünkü arkadaşı bir sevgilisi olduğu için karısıyla ilgilenemiyor. Karısını seviyor ama artık aşık değil, o, sevgiliye aşık. Bu yüzden karısının mutsuzluğunu telafi için de Bon Jovi'den onu mutlu etmesini 'rica ediyor'. Haa bir de karısıyla buluşmalarda ortaya çıkan masrafları da ödüyor şarkıcıya. İçilen kahveler, yenen yemekler, alınan çiçekler, belki de prezervatifler!!! Karısı adamın sevgilisi olduğunu zaten biliyor ama çocukları için katlanıyor bu duruma. Böylece de Jovi'nin kurlarına tereddütsüz yanıt veriyor. İşte yeni çağın trendi ilişkiler zinciri... Trend bize de ithal olmakta gecikmiyor. Aşk neydi? Sevgi ne olacaktı. Toprak Sergen televizyonda kendisiyle yapılan röportajda aşkın çok iyi bir şey olduğunu ama sevgiye dönüştüğünde oluşan kanıksama, alışma, özveride bulunma... vb., gibi durumların sıkıcılığından şikayet edip, kadının değiştirilmesi gerektiğini belirtiyordu. Wilhelm Reich'in sözünü ettiği 'üretken cinsel kimlik' bu muydu acaba? Yoksa bu 'zihnin karışarak bütünlüğünü yitirmesi'ne bir örnek miydi? Tabii bu da ayrı bir tartışma konusu. Ama neden aşkın cinsellik boyutunda bu kadar takılıp kaldık, hayır takılmasak bir üst boyuta atlasak da görsek orada neler varmış... 'Yaşam cinsellik üzerine kurulu' eskiden beri manşetlerden inmez bir başlık. Tamam cinsellik üzerine kurulu olsun, libido (cinsel yaşam enerjisi) doymazsa, karnın yemekle doysa, kafan bilgiyle doysa, evin eşyayla (?) doysa ne hayır gelir? Burası tamam. Tamam da bir de doyma bölümünün hazım ve hazımsızlıkla ilgili koşulları var. Yaa, nereye bağlayacağımı tahmin etmemiştiniz değil mi? Hazım çok önemli; fareyi yutan yılan misali(!) Evimdeki Büyük Türkçe Sözlüğe göre Hazm:Sindirme, midede eritme. Basiretli davranma, anlamlarını içeren bir kelime. Davranış, değer yargısı veya kişiler de hazmedilir (veya hazmedilmez) tıpkı
yemek gibi. Sonuç olarak bir şeyleri içimize alıyoruz veya alamıyoruz. Durum bundan ibaret. Neden herşeyi yemek isteyen çocuklara 'oburluk' etmemesi gerektiği söylenir, hepimiz biliriz. Ama internette de her siteye uğrayıp surf yapma eğiliminde olan bizler öyle hızlı mevzu tüketiyoruz ki, böylece ilişkilerde de artık surf, postmodern çağın modası haline gelmiş oluyor, oburluk bundan başka ne olabilir ki? Bir site en çok insanın ilgisini çektiği oranda başarılı bulunuyor. Bizi en çok eğlendiren sitede kalıp, eğlenceye alışınca hoop başka bir site. İşte günümüzün cinsellik diyagramı da aynen böyle. Vaadedilen haplar yok, Mars'da koloni henüz yok (belki 2030'da demiş Amerikalı), o güzel gri ışıltılı elbiseler yok, ıspanak hapları yok; ama sanal seks var! Bu da hayat mı? En büyük adım cinsellikte atıldı savımı koruyorum hala.
Magazin basınına gözlerimi kapatmaya çalışıyorum ama onlar yine de bir delik bulup giriyorlar bana, kulağımdan, bir anlık görme eylemimden yararlanarak. Ä°liÅŸkiler süratli. Ä°nsanlar, modern zamanların en korkunç olaylarından biri olan tecavüz kavramını bile anlamından farklı biçimde kullanıyorlar, reklam aracı yapıyorlar. Eski manken yeni sanatçı bir kadın açıklama yapıyor; evet sevgilim beni aldattı ama erkeklerin hepsi aldatır zaten, ben aldatılmadım diyecek bir kadın varsa, inanmam, onunla tanışmak isterim, diyor. Aldatılmışlığını böyle savunarak bir sonraki gün yeni bir açıklama yapıyor, X'le yeni bir iliÅŸkiye girdik (bir önceki aldatan Y idi karıştırmayın) çok mutluyuz! Bir baÅŸka yeni sanatçı (tabii ki eski manken belirtmek ÅŸart mı) bir akıllara zarar açıklama daha yapıyor: Beni Rus Kadınla aldatırsa kızmam, ama bir baÅŸkasıyla aÅŸk yaÅŸarsa affetmem! Bu beyana yorum yapmayacağım, kalas (siz tersten okuyun, ben açık açık söylemiÅŸ olmayayım) ile kalas olmanın bir alemi yok tabii... Cinsellikte atılan adımın bunlar olmadığını hepimiz biliyoruz. Hız ve aşırı tüketim burada en yaygın davranış biçimi oluyor. Memlekette iki buçuk milyon kiÅŸi sanal bilgi aleminde dolaşıyorsa bunun çok fazla katı kiÅŸi ise sanal iliÅŸki biçimlerini yaÅŸayıp bu biçimlerin terminolojisiyle konuÅŸabiliyor; ne ilginç... Daha önce de belirtildiÄŸi gibi; cinsellik kötü bir ÅŸey deÄŸil. Ama atom üzerine yapılan çalışmalar da öyleydi Kısacası nasıl kullandığınıza baÄŸlı her kavram ve olgu. 'Soyun da gir koynuma terim ilaçtır benim', diyen ozanın düşünce biçimine saygı duymamak elde mi? Ama terini bir ilaç olarak sunma eylemi baÅŸka bir duygu, yüksek dozda hap içerek kafayı bulmak baÅŸka bir duygu... Cinsellik, içinde duygu barındırdığı oranda amacına uygun kullanılmış olur. Doyurma amacına tabii ki, oburluÄŸa deÄŸil. Bir filmde yine şöyle bir replik sarfediliyordu 'bizde gözler çok önemlidir, sakınılması gerekir, bir insan gözleriyle bir baÅŸkasına tecavüzde bulunabilir çünkü'. Evet gözlerle de aÅŸk yaÅŸanabilir, ilettiÄŸiniz duyguya göre deÄŸiÅŸebilir. Dokunmadan cinsellik de yaÅŸanabilir aynı biçimde. Bir kadın dergisinde "hoÅŸumuza giden 100 ÅŸey" belirlemiÅŸler, bakın yeni binyılın trendine göre iki deÄŸerli madde arka arkaya: x-Kalabalık bir kafede erkeÄŸinize masanın altından dokunmak y-Kalabalık bir kafede baÅŸkasının erkeÄŸine masanın altından dokunmak Komiklik olsun diye bile deÄŸil ki komikliÄŸi dahi hoÅŸ deÄŸil. Muhafazakar düşünceler mi bunlar (benimkiler) ? Yoo fazla muhafazakar sayılmam ama 'açık aile' kavramına da hoÅŸ bakmam. Çünkü ÅŸiÅŸirilmiÅŸ bir balondu bu kavram ve örneklerinin neredeyse tamamı sönüp gitti. Küçük arkadaÅŸ gruplarının geç saat sohbetlerinde en çok tartışılan konulardan biridir: Kadın bir ÅŸey hissetmezse yatamaz, ama erkek baÅŸkasına hissetse de bir diÄŸeriyle yatabilir, iÅŸte aramızdaki fark bu. Bu tür tartışmalar genellikle anlamsız bir tartışma ve hazımsızlıkla sonuçlanır. Kimine göre bu durum yetiÅŸtiriliÅŸ biçiminden kaynaklanır kimine göre ise anatomik bir olaydır, kimine göre ise yüzyılların genetik bulaşımı... Duygudan yoksun cinsellik yaÅŸamak bir cinse maledilmemesi gereken bir durum bana kalırsa. Toplum gereÄŸi, güç, iktidar ya da para uÄŸruna bir erkeÄŸin kanatları altına giren kadınlarda da en çok rastlanan durum budur. Belki de teknolojinin cinslere armaÄŸan ettiÄŸi en önemli geliÅŸme fast-sex. Hamburger gibi bir ÅŸey yani; ayakta yenen, suni tadlı ve soÄŸuk ve tabii ki de hazmı güç. Günümüzün en yaygın sorunlarından biri bu yüzden kabızlık. 'Ruhta Kabızlık' diye bir ÅŸey de var elbette. Eh nerede Nusret Teyzemin bir buçuk saat uÄŸraÅŸarak yaptığı fırında piÅŸen börek? En az kırk beÅŸ dakikada ağır ağır piÅŸtiÄŸi için sıcacıktır, içindeki taze ıspanak mis gibi kokar ve emek verildiÄŸi herÅŸeyinden bellidir. Sevgiyle yoÄŸrulduÄŸu için de çok ama çok lezzetlidir. Kolayca hazmedilir, ve böreÄŸi yedikten sonra, bir sonraki öğünde saÄŸlıklı bir açlık duygusunu tekrar yaÅŸamak mümkün olur... Fast-sex'in oldukça revaçta olduÄŸu bir çevrede yaÅŸayan ben, aÅŸkın kimyası üç ay, diye okumuÅŸtum evlendiÄŸimde. EvliliÄŸimin üçüncü ayı bitmek üzereyken yeni bir açıklama daha geldi Amerikalı'dan 'aÅŸkın kimyası aslında otuz altı ay' diye. Tabii ki rahatladım. AÅŸkımın kimyası bitince yeni bir yazının daha içinde boÄŸulmak istemiyorum 'aslında aÅŸk da yok' diye (kimse alınmasın, baÅŸlık öyle denk geldi). Çünkü biliyorum aÅŸk var, sevgi de var, duygusal birleÅŸme de var. O uyurken sevgilinin kulağını seyretmek, ona sarıldığında kendi kokusunu derin derin içine çekip sarhoÅŸ olmak da var, bir baÅŸarısına ortak olup gururlanmak da. Tabii milenyumun iliÅŸki biçimi deÄŸil biliyorum, ama zaten benim gri parıltılı elbisem ve 'vıjjt' diye açılan yatakodası kapım da yok, ıspanağı da en az yedi su yıkıyorum piÅŸirmeden önce... Haftaya: Karı-Koca-Aşık Üçgeninin Tarihçesi Namiye MÃœSTEAR- 16 Åžubat 2001, Cuma Â
button