Güncelleme Tarihi:
Gericiliği temel alan dünya görüşünün topluma egemen olmaya başladığına dikkat çeken Kenan Evren, yobazlığın Kuran'ı okumayan ve bilgilenmeyen bir toplumda hızla yayıldığını söyledi. 12 Eylül dönemi konusunda vicdanının rahat olduğunu belirten Kenan Evren, kendisini faşistlikle itham edenlere de artık kızmıyor. ‘‘Gülüp geçiyorum’’ diyor.
Kenan Evren'le din, gericilik ve 12 Eylül üzerine söhbetimizi sürdürüyoruz. 12 Eylül mitinglerinde ‘‘Ben hoca çocuğuyum’’ deyip ayetleri tefsir etmesinin ne gereği vardı?
- Anlattığım ayetler okumakla, öğrenmekle ilgiliydi. Kız çocukları okula göndermiyorlardı. Safsatalara inanmasınlar diye, ‘‘Ben hoca çocuğuyum, bunların yanlış olduğunu bilirim’’ dedim. Mesela, dişlerinde dolgu olanların aldığı abdest geçersiz sayılır deniyordu. Ulan Allahın belası herif, su oraya değse ne olur, değmese ne olur? Kaldı ki bizim dinimiz kolaylıklar dini. Su bulamayanlara abdest için toprak bile geçerli. Allah belanızı versin, bunları çıkaranları belayla anıyorum. Bunlar bizim milleti mahvetti. Birisi kitap yazmış, ‘‘Abdest alırken Kıble'ye dönün’’ diyor. Ne alakası var, nereden çıkardın bunu be adam? Her şeyin doğrusu Kuran'da yazılı. Onun için, valiler bana geldiği zaman derdim ki ‘‘Bu yobaz din adamlarıyla mücadele edebilmeniz için Kuran'ı çok iyi bilmeniz gerekir, Türkçesini defalarca okuyun.’’ Babam da bu yobazlara çok kızardı. Sarıklar çıkarıldığı zaman ‘‘Allah razı olsun’’ dedi. Onların döneminde üniversite yokmuş, bu yüzden İstanbul'daki Fatih Medresesi'nde okumuş. Rahmetli babam çok aydın bir din adamıydı, Alaşehir'de büyük itibar sahibiydi. Ona herkes ‘‘Efendi amca’’ derdi. Biz üç erkek, bir kız dört kardeşiz, hiçbirimiz Arapça Kuran okumasını bilmeyiz. Babam medrese mezunu olmasına rağmen hiçbirimizi karşısına alıp bu konuda baskı yapmadı. Soranlara ‘‘Bana babam öğretmedi, kendim istedim. Dinimizde zorlama yoktur’’ derdi.
CUMA NAMAZI
Namaz kılmasını, dinin gereklerini kimden öğrendi?
- O zamanlar ilkokul 3. sınıfa kadar bizi okuldan cuma namazlarına götürürlerdi Alaşehir'de. Din dersi hocası her şeyi öğretirdi bize. Emekli olduktan sonra ‘‘Artık hayatımızın sonuna geldik, cumaları namaza gideyim’’ dedim, sonra vazgeçtim. Bir taraf diyecek ki ‘‘Zaten Evren Paşa'nın içinde vardı bu, emekli olunca dışına vurdu’’. Bir kısmı da ‘‘Ölümü yaklaştı ya, onun için gidiyor’’ diyecek. Ben de kılmıyorum dedim. Allah bana sorduğu zaman, işte bunlardan dolayı kılamadım derim.
DİKTATÖR OLMADIM
Son MGK bildirisinde de aynı sözler var. Bir de şu cesaretin ne anlama geldiğini öğrensek.
- Suç olan şeyler takip edilmiyor, benim kızdığım bu. Ben yurtlar konusunda da çok konuştum Cumhurbaşkanlığım döneminde. Bu gibi derneklerin, vakıfların özel yurtları, yatılı kursları var. Buralarda da çocuklar zehirleniyor. Okul yaptıran Milli Eğitim'e devrediyor da, yurt yapan niye Yurtlar Kurumu'na devretmiyor? Ben Milli Güvenlik Kurulu'nda bunun da mücadelesini yaptım, ama kabul ettiremedim. Milli Eğitim Bakanı Hasan Celal Güzel'den bu yurtların kontrol edilmesi için bir yönetmelik çıkarmasını istedim, inanır mısın iki sene uğraştım. Bir türlü çıkmayınca çok ağır konuştum, en sonunda çıktı. Valilerin yetkisi var, haberli habersiz özel yurtları kontrol edebilirler. Yönetmelik yürürlükte ama bunlar yapılmıyor, üstelik nedenini soran da yok. Son olarak birkaç kontrol yapıldı, elebaşları yakalandı. Demek istenirse yapılabiliyor. 12 Eylül'den sonra Süleymancıların yurtlarını mahkeme kapattı, yurtları da devlete aktardı. Yargıtay cezayı onayladı, ama bir derneğin malını, mülkünü alamazsınız dedi. Biz kanunların dışına çıkmadık ki. Zannediyorlar ki biz askeri rejim döneminde istediğimizi yaptık. Hayır, kanun varsa onu uyguladık, yoksa kanun çıkardık. Aksi olsaydı diktatörlük olurdu. Ben diktatörlük yapmadım.
30 KİŞİYE İDAM
Kendisine ‘‘Faşist cunta generali’’ diyenlere beklediğimin aksine kızmıyor Evren Paşa.
- Öyle derler, gülüp geçiyorum, bazen de kızıyorum tabii. Her zaman söylemişimdir, alnım açık, yüzüm paktır. İnsanı bunun kadar rahat ettirecek bir şey yoktur. Ben Kore'de kurmay başkanıyken de gümbür gümbür konuşurdum, çünkü açık tarafım yoktur. Benden onun için korkarlar. Kimileri Amerika'dan eşya getirir, satar. Amerikan PX'inden buzdolabı alır, gider Koreliye satar, sonra da yakalanır. Ben ise eşimdem mektup içerisinde Türk parası getirtirdim. O zaman yasaktı böyle para göndermek ama, öteki türlü lekeleneceğime böyle yapmayı tercih ettim. Buzdolabını, çamaşır makinesini, teybi o gelen paralarla aldım. Bu evin çivisinden avizelerine bütün malzemelerini kendi paramla aldım. Parasız hiçbir şey kabul etmem, ona rüşvet derler. Hálá kimileri benden kár almaz, maliyetine verir.
Sevildiğine yürekten inanıyor.
- İnanıyorum, çünkü görüyorum. Ben hiç haksızlık yapmadım. Büyük bir vicdan huzuru içindeyim. Otuz kişiyi idam ettik değil mi, onların kararlarını onaylarken valla ‘‘Bunların ipini ben çekerim’’ dedim. Öyle suçlar işlemişler ki, insanın vicdanı sızlıyor...
Vasiyetimi yazmadım
- Vasiyetimi yazmak aklımdan geçiyor daha o raddeye gelmedim. Bak sana bir şey söyleyeyim, artık doğum günlerimi beş senede bir kutlayacağım. Her sene yaparsam Allah; ‘Epey olmuş, şunu alıp götürün’ der. Böyle yaparsam beş senede bir hatırına gelirim.
Kuru maydanoz ve nane
- Kuru maydanoz ve nane hep soframdadır. Maydanozun çok faydaları var. Bir kitapta okudum, taze maydanozun yüzde 95'i suymuş, kuruduğu zaman ise yüzde 5'i su oluyor, nane de öyle. Salatalara her ikisini de muhakkak atıyorum. Sabahları soframda mutlaka üzüm pekmezi bulunur. Şimdi bunlara bir de keçiboynuzu pekmezi eklendi, özellikle yaşlılara çok faydalıymış.
Gençlere eleştiri
- Şimdi meşhur olmak için kravat takmayacaksın, banyo yapmayacaksın, tıraş olmayacaksın, tam hırpani görüneceksin. Azıcık da sesin oldu mu, biraz da sahnede de fıkır fıkır sağa sola gittin mi tamam. Şimdi gençler ya futbolcu, ya şarkıcı oluyor. Bunları yazarsan herkes bana düşman olur.
Apo idam edilmeli
- Apo'nun ipini çekerim tabii. Önce tarafsız mahkeme neyi gerektiriyorsa o kararını versin. Eğer sonuç idam olursa Meclis'e gelecek. Meclis onaylar ya da onaylamaz o ayrı. Onaylamayanları ben vatan haini ilan etmem, olmaz öyle şey. DSP'nin idam için evet oyu vereceğini zannetmiyorum. Bence Apo kesinlikle idam edilmeli, bunu hep savunuyorum. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni kaç defa okudum. 2. maddesinde ‘Bir kimsenin yaşama hakkı, o ülkede normal mahkemeler tarafından verilmiş idam cezaları hariç elinden alınamaz’ der. O halde ne diyebilirler? Ateş bizi düşmüş, bizi yakıyor. Devletlerin yargı hakkı kimseye devredilemez.''
Oyumu DSP'ye verdim
Kenan Paşa, artık bizim gibi sade bir vatandaş olduğuna göre son seçimleri de tartışabiliriz. Özellikle kime oy verdiğini sorduk. Şöyle cevap verdi:
- Ayıp olmaz mı yahu? DSP'ye verdim. Ecevit'i severim, daha önceki bir seçimde de ona vermiştim oyumu...