Güncelleme Tarihi:
"Kadınların örtünmesinde dini inançlar da rol oynuyor, ama asıl etken 'kamusal alan korkusu'. Arap erkeklerinin arasına karışma korkusu. Bizim erkeklerimiz de aile dışı kadınlarla bir arada olmaya alışık değil. Önce erkekleri eğitmemiz gerekiyor. Onlar da ilk defa kamusal alanda kadın görüyor!"
Ayşe Sahri, gazeteci
FASLI KADINLAR NEDEN ÖRTÜNÜYOR?
Fas'ın başkenti Rabat sıcak. Çok sıcak. Allah'tan, okyanustan esen rüzgâr var da, tahammül edebiliyor insan rutubete rağmen. Bir 'piti taksi'deyim. (Küçük taksiler taksicilik yapıyor; istisnasız hepsi beyaz Mercedes olan büyük taksiler ise dolmuş... Gerçi küçükler de, size sormadan, ikinci, üçüncü bir müşteri alıyor ya, başka mesele!) Takım elbise, beyaz gömlek ama kravat yok, yanıma almayı unutmuşum. İsmi ya Hasan II ya Muhammed V olan geniş sokaklarda, açık bir dükkan arıyoruz. Randevuya böyle gidilmez.
Kan ter içindeki halime acıyan şoför Raşit (Taksi plakalarından şikayet ediyor. Memurlara, emekli ikramiyesi niyetine taksi plakası veriyorlar Fas'ta. Tabii yolsuzluk, haksızlık iddiaları ayyuka çıkmış. Milletvekilleriyle yatan kadınlara, bakan oğlunun sünnetinde sahneye çıkan şarkıcılara dağıtılan plakalardan yakınıyor taşeronun taşeronu şoför Raşit.) Fas'a niye geldiğimi soruyor:
- İslam yükseliyor diyorlar Fas'ta, kadınlara baskı varmış örtünsünler diye... Araştırmaya geldim.
- Hııım, diyor şoförüm, doğrudur, hicaplı (başı örtülü) kadın sayısı artıyor Fas'ta. Bunun sebebi derin ama asıl çanak antenlerin rolü büyük!
Raşit'in ne demek istediğini ancak röportajları tamamlanıp, Fas'ı bir nebze tanımaya başlayınca anlıyorum.
Fas tekil değildir, çoğuldur
"Fas'ı tanımak" dediğime bakmayın siz. "Fas, Fas, Fas" diye genelleme yapıp sorular sorarken, kara peçesinin arkasından sadece gözlerini seçebildiğim Emine - yarı ciddi yarı cilve - azarlıyor beni:
- Fas, Fas deyip duruyorsun. Hangi Fas'tan bahsediyorsun? Fas tekil değildir ki, çoğuldur...
Yaygın bir görüş! Fas, Prof.Halit Bercavi'nin dediği gibi "karşıtlıklar ülkesi": Hem zengin, hem fakir; hem batılı, hem İslamcı; hem radikal hem ılımlı, hem milliyetçi hem pan-arap, hem... artık aklınıza ne gelirse! “Fas toplumu geleneklerine hastalık derecesinde bağlıdır" diyor bir gazeteci, "Alışkanlıklarına dokunursan, huysuz bir ihtiyar gibi anında terslenir, isyan eder... Unutmayın, İslamcılar pusuda bekliyor!”
İslam'ın yükselmesi görsel
Sahi Fas'ta İslamcılık yükseliyor iddiaları ne kadar doğru? (İddianın sahibi Batı medyası. Dayanakları ve kaynakları Faslı kadın örgütleri ve bazı aydınlar.)
İslam uzmanı, politolog Prof. Muhammed Tozi ile buluşuyoruz Casablanca'da. Birer "siyah çay" söylüyoruz kendimize (Bol şekerli, çok sıcak, naneli çay, hani belgesellerden bilirsiniz, bardağa yarım metre yukarıdan köpürterek dökülen...)
Tozi gülüyor: "İslam’ın yükselmesi mi? Yükselmekten ne anlıyorsun, bilmiyorum. Bir Türk gazetecisi gözüyle belki, çünkü Türkiye laik bir ülke. Fas anayasasına göre devletin dini İslam, kral ‘Mü’minlerin emiri’ yani bizim referansımız zaten İslam. Ama dinin ‘vizibililesi’ (görünürlüğü) artıyor, bu doğru... İslamın öne çıkışı reel olmaktan çok görsel!”
Dünya küçük, ta Casablanca'da buluştuğum Muhammed Tozi ile üniversitede birlikte okuduğumuz ortaya çıkıyor. Hatıralara dalıp gidiyoruz. Ama sohbetimiz çok sürmüyor. Benim izin almam, Fas'ı birbirine katan "Marock" filmine yetişmem gerekiyor. İslamcıların yasaklatmak istediği ve Müslüman bir kızın, Faslı ama Yahudi bir delikanlıyla olan aşkını anlatan "skandal" film...
Gençlerin % 57'si hicaptan yana
Fas'ta yayımlanan L'Economiste dergisinin yaptığı kıyamet koparan bir anket var elimde. (NOT: Bu yazıda, bu anketten, derginin yorumlarından ve ankete katılan gençlerin görüşlerinden - her alıntıda kaynak gösteremesem de - yararlandım.)
16-29 yaş grusu Fas gençliğine sormuşlar:
- Hicap (örtünme) hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gençlerin yüzde 57'si... örtme veya örtünme taraftarı. (Kız erkek fark etmiyor: % 57 destek, % 36 ilgisiz sadece % 6 karşı) Ayrıca Fas'ta her iki delikanlıdan biri, müstakbel nişanlısının "muhtecibe" yani başı örtülü olmasını istiyor. "Bu sonuç Fas'ta büyük ses getirdi" diyor dergi "çünkü hicap, giyim kuşam tercihinden öte farklı bir anlam taşıyor..."
|
(Bilgi için, Faslı gençlerin yüzde 99'u oruç tuttuğunu, yüzde 97'si Kuran'ı kısmen de olsa okuduğunu beyan ediyor.
Ancak aynı anket, Fas gençliğinin "önemli olan görüşünü kurtarmak, başkalarının ağzını tıkamak" diye düşündüğünü ve "göz boyama ustası" olduğunu da gösteriyor...)
Bu "hicap tartışması" size tanıdık geldi mi? O halde devam edelim...
Faslı feministler endişeli. Son yıllarda elde edilen haklarla yetinmiyorlar. Kral 6.Muhammed'in desteğiyle kanunlaşan Mudavene (kelime anlamıyla derleme, düzene koyma, kodifiye etme) yani "aile hukuku yasası" kadınların birçok medeni hakkını tanıyor.
Biz hiç açılmadık ki!
Peki buna rağmen, Batılı gözlemcilerin ve Faslı feministlerin iddia ettiği gibi Fas'ta çarşaf yayılıyor mu, Le Monde'un yazdığı gibi kadınlara örtünmeleri için baskı yapılıyor mu?
Mesela AIDS’le Mücadele Derneği Başkanı Prof. Hakime Himmiş endişeli, “Kapalı kadın sayısı hızla artıyor” diyor “1986’ya kadar fakültelerde hicaplı kız öğrenci yoktu. Şimdi neredeyse tamamı öyle. Çok sayıda İslamcı öğretmen var, bunlar çok etkili oluyor...”
Femmes du Maroc adlı kadın dergisinin yönetmeni Ayşe Sahri ise gülüyor sorum üzerine: “Faslı kadınlar hiç açılmadı ki zaten!.. Ama devletin veya hükümetin bir baskısı söz konusu değil. Dünyanın bütün Müslüman toplumlarında kapanmak yönünde bir eğilim var. Fas’ta bu gelişmenin adına ‘kamusal alan korkusu’ diyebiliriz. Kamusal alan asırlardır kadınlara kapalıydı, şimdi Faslı kadın kendini koruma refleksi gösteriyor, sokakta, işyerinde ‘namuslu’ görünmek, tacize, tecavüze uğramamak için örtünüyor. Bu tavrı ‘erkek-maço toplumun kurallarını
kabullenmek’ diye açıklayabiliriz.”
Sokaktaki kadınlarla konuşmak ise hiç kolay değil.
Casa-L'Oisis garında çalışan, sıkma başlı, mavi üniformalı, terlikli temizlik işçisi Halime altın dişlerini göstererek biraz fettan, biraz utangaç kıkırdıyor:
- Başımı örttüğüm için kuaför parasından kurtuluyorum en azından!
Türkiye'yi iyi (!) biliyor. "Bütün kadınlar mini etekle geziyormuş sizin orada..."
Rabat'ta Mulay bir şey caddesinde bir gölgeye sığınmış, bağcıksız ama gıcır gıcır boyalı eski ayakkabılar satan (tezgâhında taş çatlasa 3-4 çift potin var, o kadar) geleneksel "cellâbiye" giyen (adını bana anlatamadı) Nuriye yahut Nursiye de "Biz hep böyle giyindik" diyor, "Benim annem de, anneannem de böyle giyindi. Niye siz (?) batılıları taklit edelim ki şimdi?"
|
Politolog Muhammed Tozi'nin açıklaması daha bilimsel:
“Yakın bir tarihe kadar, kamusal alanda yer edinmek için ‘açık olmak’ gerekirdi. Bugün tam tersi... (Not: Kamusal alanda çalışan kadınların hemen tamamının en azından başı örtülü) Din, örtünme sebeplerinden sadece biri. Genelde kadınlar örtünerek korunmaya çalışıyor. İslam ile hicap arasında kesin bir bağ var, ama gerçek bundan daha karmaşık. Eskiden ‘annemin hicabı’ vardı, kuşaklar arası çatışma gereği, anneden farklı olmak için başını açmak, örtünmeye karşı çıkmak modaydı. Bugün gençlerin örtündüğü hicap, geleneksel hicapa bir tepki. Asıl tuhaf olan bunun bir ‘modenlik’ işareti olarak gösterilmesi ve savunulması. Yani hicap İslamı aştı, İslamın çerçevesi dışına çıktı...”
Birey-kadın kavramı Fas için bir yenilik
L’Economiste dergisi gençlik anketini yorumlarken “birey-kadın Fas için büyük bir yenilik” diyor, “Eskiden kamusal alan erkeklerin elindeydi. Giderek özgürleşen, toplumda yer edinen, hatta erkeklere karşı ekonomik bağımsızlıklarını kazanan kadınların karşısında, erkek kendi rolünü yeniden belirlemek ihtiyacı duyuyor.” Onun için nişanlısını, karısını hem diğer erkeklerden koruma refleksiyle, hem de kadını “domine etme” eski mevzilerine geriletme güdüsüyle “örtmeye” çalışıyor. “Kadını güvenli bir yere koymak ve namusunu ölçmek için örtmek” diyor konuştuğum bir erkek öğrenci... Modern dünyayı hicap ile örtmeye çalışmak, Batı’dan gelen aşırılıklara karşı bir konunma refleksi, diyenler var, bu yüzden genç kızlar örtülerini “HİCAP NAMUSUMUZ” diye savunuyorlar... (“Hicap, Müslüman kadının övünç kaynağıdır. Şeytana uymaktan korur, edep verir. Altı yıldır kapalıyım, sokakta erkekler yanıma bile yaklaşamıyor. Yani namusunu korumak için kapanmak yeterdi” diyor derginin konuştuğu 22 yaşındaki Selma. “Sözde dinciler yolumuzu çevirip bize ahlâk dersi veriyor” diye karşı çıkıyor 20 yaşındaki Fuad. 27 yaşındaki Hüda ise “özgürlüklere aykırı” diye örtünmediğini söylüyor ve ekliyor, “Örtülüyken iyi bir iş bulmak da zor oluyor. Bazı şirketler hicaplı kadınları, imajlarını bozar diye işe almıyor. Yani örtünmemek için bir bahane buluyorum kendime...”)
Türban bir aldatmacadan ibaret
Pekiiii... Fas’ın AKP’si bu konuda ne düşünüyor?
PJD’nin (türbanlı) Kadın Kolları Başkanı ve milletvekili Cemile Elmesalli “Fas’ta kadınlar örtünmek veya açılmak konusunda tamamen özgür” diye karşısındaki Türk gazeteciye dokunduruyor, “Örtünmek bir şahsi tercih meselesi...”
Partinin güçlü adamı, pragmatik Lahsen Davudi ise omuz silkiyor: “Fas’ta çok önemli sorunlarımız var. Fuhuş, çocukların sömürülmesi, uyuşturucu, kızların eğitimsizliği, kadınların iş hayatındaki yeri...” diyor ve ekliyor, "Türban tartışması sadece bir oyalamacadan ibaret”!
(Bilgi notu: Kadın kotası tartışması - Fas Parlamentosu'ndaki 325 milletvekilinin 32'si kadın. 30'u 'KADIN KOTASI' sayesinde meclise girmiş. Kadınlar bu yüzde 10'luk kotanın (Bilgi için: TBMM'de kadın milletvekili oranı yüzde 4,4) kısa vadede yüzde 33'e çıkmasını istiyor. Hatta Fas Kadınları Demokratik Derneği Başkanı Raşite Tahiri "Gönlümüz aslında yüzde elli'den yana. Ama ciddi bir direnç var..." diyor.)
*
Hukuk mastırı yapıyorlar, modern iki genç delikanlı. Soruyorum:
- Nişanlınız örtünsün ister miydiniz?
Tereddütsüz aynı cevabı veriyorlar:
- Zorlamayız, ama örtünürler inşallah !
Nedense aklıma geliyor, soruyorum:
- Peki El Kaide ve Usame bin Ladin sizce terörist midir?
- Hayır, pek sayılmaz...
|