Güncelleme Tarihi:
Hepsi de farklı zamanlarda Haliç'e kafa yordu. Amaçları onu Altın Boynuz olduğu günlere yeniden döndürmekti. Onun uğruna bazen birbirlerine girdiler, bazen de biraraya
gelmek bile istemediler. Üç ayrı başkan, üç ayrı Haliç... İstanbul Belediyesi'ne başkanlık yapmış üç kişinin ağzından sunuyoruz...
Bedrettin Dalan
Çıkardıkları çamur kendi eserleri!
İstek Vakfı'nın kurucusu ve Başkanı Bedrettin Dalan, 1984 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. Dalan'ın ele aldığı en büyük proje ise Haliç'i temizleme projesiydi. Haliç'in gözleri gibi masmavi olacağını savunarak kolları sıvadı: ‘‘Haliç bir proje değil, meydan harbiydi. 622 fabrikayı yıkmak, altı bin evi oradan kaldırmak büyük bir cesaret olayıydı. Haliç'te ekmek yiyen 400 bin işçi başka yere götürüldü. Onlara yeni yerler bulundu. Ben 1987 yılında Haliç'in yüzde 90'ını temizledim ve Güney Haliç Projesi'ni bitirdim. O dönemde Haliç'te balık tuttu insanlar. Eyüp Sultan Camii'nin önünde rotaryenler bir saatte tam 22 balık avlamıştı. Haliç'i temizlemekle kalmayıp yeşillendirdik. Lale bile diktik. Mavileşme başlamıştı. Kuzey Haliç Projesi çalışmaları sırasında seçim oldu. 1989'da yönetimden ayrıldığımızda projenin yüzde 50'sinden fazlası bitmişti. Hatta seçimlerden sonra Baltalimanı Arıtma Tesisi'nin parasını da, ihalesini de bıraktık gittik.
‘‘Hayallerimizi gerçekleştirdik, Haliç'i temizledik de ne oldu? Sözen yönetime gelir gelmez yaptığı ilk iş projeyi ortadan kaldırmak oldu. Sözen'den sonra yönetime gelenlerin yaptığı uyanıklık da şu: Bedrettin Dalan'ın yaptığı işi Sözen gibi kötülemek yerine, benim emeğime sahiplenmek. Onların da hatası Bezm-i Alem Köprüsü'nü Haliç'in uç kısmına taşımaktı. Temiz su geçişini engellediler, Haliç'in uç kısmını aşırı kirlettiler. Bugün temizledikleri odur. Bugün çıkardıkları çamur da kendi eserleridir.
‘‘Sözen döneminde Marmara'yı kirlettiğim konusunda bir söylenti yayıldı. Oysa pis sular Marmara'ya değil zaten ölmüş bir deniz olan Karadeniz'e gitti. Karadeniz günümüzde içine tatlı sularını boşaltan 10 nehire rağmen tuzlu kalıyorsa bunun tek bir nedeni vardır. Marmara'nın dibinden de Karadeniz'e tuzlu su akışı vardır. Bunu herkes bilir. Boğaz'ın 70 metre dibine verdiğimiz Haliç'in pis suları kesinlikle Marmara'ya değil Karadeniz'e gitti. Bu olgu bilimsel bir şekilde ispatlandı. ODTÜ ve 9 Eylül üniversiteleriyle çalıştık. Kollektör için iki bilim gemisi aylarca araştırma yaptı. Şüphesi olan bu üniversitelerin kütüphanelerine bakabilir. Buna rağmen, Haliç'in sirkülasyon sisteminin Marmara'ya aktığını söylemek bilim ve tekniği saptırmaktan başka birşey değildir. Karadeniz'e pis su akıtmakla bu denizi kirletmedik. Karadeniz zaten kirli, ölü bir deniz. Birkaç yüz yıl sonra içinde sıkışan gazların petrol kaynağı olacağı yolunda bilimsel görüşler var.’’
Nurettin SÖZEN
Bu pislik 500 yıllık
‘‘Haliç'in nasıl temizleneceği konusunda elde bir tek proje var. Bizimki!’’
1989-94 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan ve bugün Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde öğretim üyeliğine devam eden Nurettin Sözen, politikadan kopmadı. Hocalıktan arta kalan vaktinde yine politikanın içinde. ‘‘Haliç'in normal derinliği 40-50 metre olması gerekirken 500 yılda her yıl ortalama beş santimetre kirlenerek bu noktaya geldi. 500 yıllık yazgıyı değiştirmek zor. Bizim dönemimizde yapılan bir araştırmaya göre statikçi ve yer bilimciler çamurla dolmuş 50 metrenin sadece beş metresinin temizlenebileceğini söylediler. Çünkü sıkışarak oluşmuştu ve artık yeraltı dengesinin parçasıydı. Beş metrenin altına inerseniz denge bozulur, kaymalar oluşur. Bizden önce Haliç'in kenarındaki sanayi tesisleri, binalar ortadan kaldırılmıştı. Bu Haliç'in görünümünü güzel kılıyor ama denizin temizliğini sağlamıyor. Yapılması gereken Kağıthane ve Alibeyköy derelerinin tamamen ıslahı idi. Sonra Güney Haliç Projesi uygulamaya sokuldu. Pis sular borularla Yenikapı'ya getirildi. Fiziki bir arıtma yapıldıktan sonra 40 metre derinliğinde ve 40 metre uzunluğunda bir boruyla Marmara Denizi'ne verildi. Bunu yaşayanlar biliyor. Moda'da, Adalar'da denize girilemedi. Ben bilimadamıyım. Bu konuda inceleme yapan yedi öğretim üyesinin verdiği rapora güveniyorum. Haliç kirliliğinin 500 yıldan bu yana geldiğini kimse söylemiyor.
‘‘Bizim dönemimizde ODTÜ, 9 Eylül, Yıldız Üniversitesi başta olmak üzere yedi üniversiteden, yedi profesör komisyon oluşturdu, rapor yazdı. Raporun özeti; ‘Güney Haliç Projesi, Haliç'in temizlenmesine hiçbir katkıda bulunmadığı gibi Marmara Denizi'ni de kirletmektedir.' Sonra bilimadamları biraraya geldi ve bir proje oluşturuldu. Beş metre çamur tarandıktan sonra taze su verilecek, Haliç'e oksijen enjekte edilecekti. Çıkan tartışma, pisliğin nereye döküleceği idi. İki görüş vardı. Ya Kilyos'taki defektler doldurulacak ya da özel araçlarla çamurun hacmi küçültülüp çöp imha alanlarına götürülecekti. Bir tercih yapılamadı. Biz projeyi yeni yönetime bıraktık. Onlar projemizi ele aldı ama tam uygulamıyorlar. Haliç'e taze su vermiyor, pisliği tam arıtmadan suyu katı atıklardan temizleyip Haliç'e geri veriyorlar. Proje tam anlamıyla uygulansa bile Haliç'i temizlemek çok zor. Yapılması gereken Alibeyköy ve Kağıthane derelerinin ıslahı. Bu dereler belalı. Biri en az bir trilyona temizlenebilir. O projeyi yeni yönetime biz bıraktık. Onlar projeyi eksik, yetersiz şekilde uyguluyor.
‘‘Açıkçası ben o günkü değerlerle birkaç trilyon tutabilecek çalışmayı başlatmadım. Ben Haliç'e öncelik vermedim... ’’
Recep Tayyip ERDOĞAN
Emeği geçenlere teşekkürler
1994'ten beri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, Haliç'in yeniden kazanılmasının İstanbul'da yaşayan her kişi kadar tüm Türkiyelileri de ilgilendirdiğini söylüyor.
‘‘Haliç'in kirleticilerden kurtulması ve eski günlerine kavuşması için göreve geldiğimiz günden bu yana bilim çevreleri ile yaptığımız fizibilite çalışmaları sona ermiş ve ‘Haliç Rehabilitasyon Projesi' fiilen hayata geçirilmeye başlanmıştır. 1997 yılını ‘Haliç Yılı' ilan ettik. Haliç Rehabilitasyon Projesi'nin en önemli ayaklarından birisi olan Haliç'in taranması konusundaki çalışmalar şu anda yoğun olarak devam ediyor. Bir yandan İSKİ (Haliç kirleticilerinin temizlenmesi), bir yandan da Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı (çamurun taranması), diğer yandan Projeler Daire Başkanlığı (Sa'dabad ve mesire alanlarının düzenlenmesi) çalışmalar sürdürüyor. Haliç'in kokusunun giderilmesi tahminlerimize göre projenin tüm unsurlarının tamamlanmasıyla gerçekleşebilecektir. Bu konuda eski dönemlerde görev yapmış olan sayın Belediye Başkanları ile herhangi bir spekülasyona girmek istemiyoruz. Geçmiş yöntemlerle birlikte İstanbul'da yaşayan herkesin Haliç konusuna sürekli kafa yorduğu malumumuzdur. Konuya emeği geçen tüm ilgililere İstanbul halkı kuşkusuz müteşekkir olacaktır. İstanbul'un ve İstanbulluların artık kavgalarla, gürültülerle kaybedecek vakti kalmamıştır. Kentimizin buna tahammülü yoktur.’’