Güncelleme Tarihi:
Soner Yalçın’a “Hür dünyaya hoş geldin” diyorum.
Ama önce bir başka şey daha söylemek istiyorum.
Bugün güzel bir gün.
Bana umut veren bir gün.
Başbakan, ODTÜ rektörünü kabul edip dinledi.
Eminim Rektör Ahmet Acar’ı ilk defa tanıdı.
Bir emirle bildiri yayınlayan rektörlerden farklı bir insan olduğunu fark etti.
Cumhurbaşkanı ODTÜ rektörünü kabul ediyor.
Devlet “Ötekini” dinlemeye başlıyor.
Ve aynı saatlerde Soner Yalçın’a tahliye çıkıyor.
Bunlara bakıp, “Allahım” diyorum, “Sağduyu bu ülkenin kapısını yeniden mi çalıyor”
“Çalıyorsa, hiç tereddüt etmeyelim, hemen o kapıyı ardına kadar açalım” diyorum.
Evet bugün Ankara’dan da Silivri’den de güzel haber geldi.
Gecikmiş bir karar deyip, kimsenin gözüne parmağımızı sokmayalım.
Gecikmiş de olsa güzel bir karardır.
Onu bunu suçlayıp, havayı bozmayalım.
Önemli bir karardır.
Bütün gücümüzü seferber edip, hala içerde olanları kurtarmaya çalışayım.
Türkiye’nin adalet isteyen güçleri büyük bir işi başardı.
Yazdılar, ziyaret ettiler, duruşmalarda onları yalnız bırakmadılar.
Dualarımız hep onlar için oldu.
İşte Ahmet Şık çıktı. Nedim Şener çıktı.
Şimdi Soner Yalçın çıktı.
Başardık.
Türkiye’nin adalet isteyen insanları, belki de tarihlerinin en büyük mücadelesini verdi.
Sadece Türkiye değil, dünya kamuoyu da kazandı.
Bugün güzel bir gündü.
Türkiye’de iyi şeyler olacağına iman edebileceğimiz güzel bir gün.
Şimdi sıra Mehmet Haberal’ı, Mustafa Balbay’ı, Tuncay Özkan’ı, rektörleri, terörist diye suçlanan komutanları kurtarmakta.
Türkiye, demokrasi olacaksa, Silivri ayıbı ile yaşayamaz.
Yaşamamalı…
Hoş geldin Soner…
Artık çok iyi biliyoruz ki, bu ülkede gazetecilik var diyeceksek, o sahnede senin de olman gerekir.
Tıpkı ötekilerin de olması gerektiği gibi.