OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 26, 2003 00:00
Arkadaşımız Nur Batur, bin yıldan beri kadınların ve dişi hayvanların girmesi yasaklanan ünlü Aynaroz Özerk Ortodoks Cumhuriyeti'ni anlattı. Kadın yasağı, bugüne kadar 14 kez delinmiş. Daha önemlisi Ortodoks papazlar, ‘‘dişi yasağı’’nı kendileri delmişler. Manastırlarda çoğalar farelerle başa çıkamayınca, dişi kedilerin yarımadaya girip çoğalmasına izin vermişler.Büyük Lavra Manastırı’nda hayali 24 saat geçirdimDalgaları yararak yol alan teknemiz, burnu döner dönmez denizden fışkırırcasına yükselen dev kayalıklar, aniden karşıma dikiliverdi. Teknenin burnunda oturmuş, muhteşem manzarayı seyrederken dalgaların dev kayalıklara tutkuyla tırmanmaya çalıştığı hissine kapıldım. Teknem dalgaların içinden sıyrılıp küçük tahta bir iskeleye yanaştı. Tekneden atladım. Alacakaranlıkta daracık patikadan kayalığın tepesindeki Büyük Lavra Manastırı'na tırmanış bir saat sürdü. Alacakaranlıkta donuk yıldızlar parlarken cırcır böceklerinin eşliğindeki yürüyüşüme çan sesleri de katıldı. Gözlerime inanamıyordum. Sonunda 963'te babasının servetini terk edip kendisini Tanrıya adayan Trabzonlu Peder Athanasios'tan tam 1040 yıl sonra, birçok Batılı feministin kapılarını zorladığı Athos Dağı'ndaydım. Yani, bin yıldır neredeyse dişi sineğin bile girişinin yasak olduğu, sadece 2500 Ortodoks keşişin yaşadığı Ayon Oros ya da Türkçedeki söylenişiyle ‘‘Aynaroz’’daydım.TANRI MİSAFİRLERİBana eşlik eden genç keşişle birlikte kocaman kapıya yaklaştık. Kapıyı bembeyaz sakallı, siyah cüppeli bir keşiş açtı. İçeri girdik. Karanlık çökmeye başladığı için manastır kapılarını kapatıyordu. Ben son konuklarıydım.Beni bir tahta yatakla döşeğin olduğu küçücük bir odaya aldılar. Burası ‘‘Tanrı misafirleri’’ne ayrılan odalardan biriydi. Ama keşişlerin odalarından da hiçbir farkı yoktu. Odada sadece tek bir tahta yatak, bir tahta masayla bir iskemle vardı. Yatağın başucunda ise küçük bir ikona asılıydı. Yola çıktığımız Uranopolis'ten beri bana eşlik eden keşiş dostum, duvara asılı duran yağ kandilini yaktı. Küçük sırt çantamı tahta yatağımın ayak ucuna bıraktım ve hemen
yemek salonuna geçtik.Masada küçük testiler içinde Büyük Lavra Manastırı'nın bağlarında üretilen üzümlerden keşişlerin yaptığı kırmızı şarap vardı. Benim bardağımı da doldurdular. Yemeğimiz bittiği zaman ortalığı kaplayan sessizliği çan sesleri deldi. Hepimiz kalktık. Bütün keşişler gibi ben de küçücük odama yöneldim. Çünkü onlar için artık tek başlarına kalıp okuyacakları, dua edip uykuya hazırlanacakları zaman başlıyordu.Muhtemelen gece yarısını bir iki saat geçmişti ki bizim mevlüti anımsatan ilahilerle uyandım. Önce
rüya gördüğümü sandım, ama sonra gerçek olduÄŸunu anladım. Kalkıp oturdum. KeÅŸiÅŸler gece yarısından kısa bir süre sonra uyanıp kilisede toplanmıştı.HERKESÄ°N İŞİ AYRISabahleyin keÅŸiÅŸlerin bazıları, manastırın güney kanadındaki üzüm bağına yöneldi. Bazıları ÅŸaraphaneye, bazıları da marangozhaneye. Herkesin bir iÅŸi vardı. Kimse boÅŸ durmuyordu. Saatler geçtikçe sanki zaman durmuÅŸ gibi geldi. Duran zamanı yeniden iÅŸleten çan sesleri oldu. Artık dinlenme saatiydi. Herkes küçücük odalarına yöneldi. Manastır yeniden büyük bir sessizliÄŸe gömüldü. Ta ki, yine çanlar çalıp keÅŸiÅŸler akÅŸam duası için kilisede toplanıncaya kadar.Evet, ben de, 24 saat bile olsa Ortodoks keÅŸiÅŸler gibi yaÅŸamaya çalıştım. Daha doÄŸrusu, itiraf etmeliyim ki yaÅŸamadım; sadece yaÅŸadığımı hayal ettim. Çünkü Aynaroz'ta bir yolculuÄŸa çıkmam, hemen hemen imkansız. 20 manastırın bulunduÄŸu 60 kilometre uzunluÄŸunda ve geniÅŸliÄŸi yer yer 15 kilometreyi bulan yarımadaya bin yıldır tüm diÅŸi yaratıkların girmesi yasak. Ama hayal yolculuÄŸuma çıkmadan önce, Aynaroz hakkında o kadar çok okudum ve o kadar çok arkadaşımdan dinledim ki, sanki kendimi orada yaÅŸamış gibi hissediyorum.Kediler baÅŸ tacıAynaroz'da bin yıllık kavganın tek galibi var: Kim mi? Sadece ve sadece diÅŸi kediler. Manastırları saran farelerle baÅŸa çıkamayan keÅŸiÅŸler, çareyi kapılarını kedilere açmakta bulmuÅŸlar. Bu yüzden Aynaroz'da kadının adı yok ama kediler baÅŸ tacı. DiÅŸi giremez yasağı 14 kez delinmiÅŸAynaroz'a kadın ve diÅŸi canlı girme yasağı, bugüne kadar 14 kez delinmiÅŸ. En ilginç olay, 1854'te Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'na karşı baÅŸlayan isyan sırasında yaÅŸanmış. Çok sayıda Yunan ailesi, Aynaroz'a sığınmış, ancak Türk askerleri, kaçanları yakalamak için bile padiÅŸahın verdiÄŸi imtiyazı çiÄŸneyip bölgeye girmemiÅŸler. Yasağı çiÄŸneyenler arasında, 1850'de Ä°ngiltere'nin Ä°stanbul Büyükelçisi Stratford Cunning'ın eÅŸi, 1905'de Rus Prensesi Tatyana Nikita, 1929'da Avrupa güzeli Yunanlı Aliki Diplarakou ve Fransız kadın gazeteci Marie Stazie de bulunuyor. Fransız kadın gazeteci, Aynaroz'da bir ay kalmayı baÅŸarmış ve ‘‘Erkeklerle Bir Ay’’ adını verdiÄŸi bir kitap yazmış. Ä°kinci Dünya Savaşı'nda Alman ordusunun Yunanistan'ı iÅŸgali sırasında ve daha sonra da iç savaÅŸ yıllarında çok sayıda kadın gerilla Aynaroz'a kaçmış. 1962'da bir Ä°ngiliz kadın gezgin de Aynaroz'a gelmiÅŸ. Daha sonraki yıllarda da kovalamaca sürmüş. 1953'te çıkartılan bir yasayla yasağı delenlere ceza bile uygulanmaya baÅŸlanmış.KeÅŸiÅŸlere AB’den 10 milyon euroMilletvekili Karamanu'nun haklı olarak hatırlattığı baÅŸka bir nokta daha var. Aynaroz'daki 20 manastırın restorasyonu ve bütün bölgenin korunması için AB, manastırlarda yaÅŸayan 2500 keÅŸiÅŸe ÅŸimdiye kadar yaklaşık 10 milyon euro akıtmış. Karamanu, ‘‘Unutmasınlar ki, bölgeye akan kaynaklarda Avrupalı kadın vergi mükelleflerin de büyük payı var’’ diye konuÅŸuyor.Feminist cephenin bir baÅŸka öncü neferi de Atina Belediye Meclisi üyesi Fotini Pipili. O da keÅŸiÅŸlere çok kızgın: ‘‘Kadınların Aynaroz'a giriÅŸini yasaklayan antidemokratik karar Tanrı'nın deÄŸil, erkeklerin karardır’’ diye ateÅŸ püskürüyor. Bazı feministler ise, yasağı ‘‘Talibanın Afganlı kadınlara zorla giydirdiÄŸi burkaya’’ benzetiyorlar.Bu ortaçaÄŸ kararı kalkacakAynaroz'a kadın yasağı konusundaki kavgada feministler, ilk baÅŸarıyı geçtiÄŸimiz günlerde elde ettiler. Gerçi kararın baÄŸlayıcılığı yok, ama yine de yasağın kaldırılması için Avrupa Parlamentosu'ndan bir karar geçirmeyi baÅŸardılar. BaÅŸarının altında Yunanistan'ın Avrupa Parlamentosu'ndaki kadın milletvekili Anna Karamanu'nun da imzası var. Karamanu, verdiÄŸi mücadele yüzünden yıllardır keÅŸiÅŸlerin uykularını kaçıran bir politikacı. ‘‘Yasağın Hristiyanlık öğretisiyle hiçbir iliÅŸkisi olamaz’’ diyor ve ekliyor:‘‘Hıristiyanlık, bütün ırklar, cinsler ve milletler arasındaki ayrımına karşıdır. Ä°nsan soyunun yarısının Athos Dağı'na giriÅŸini engelleyen bu yasak hangi Ä°ncil'e dayanıyor? Kadının sanattan, eÄŸitimden ve sosyal hayattan dışlandığı ortaçaÄŸda alınan bu karara çağımızda yer yoktur.’’Yasal hakkımızAynaroz'daki papazlara gelince ‘‘Biz eÅŸitlik hakkına saygılıyız ve ayrımcılığa karşıyız’’ diyorlar ve tezlerini hukuka dayandırıyorlar:‘‘Aynaroz'a kadınların giriÅŸ yasağı hukuki temellere dayanır. Dini inanç özgürlüğü, mülkiyetin korunması ve özel mülkün dokunulmazlığı da temel haklar arasındadır. Aynaroz'da yaÅŸayanların Tanrı'ya ibadetlerini yerine getirme biçimini seçmeleri de temel kiÅŸisel haklarıdır. Kendi özel mülklerine giriÅŸ izni verip vermemeleri kiÅŸisel haklarına girer. Herhangi bir devlet müdahalesi bu temel haklarının çiÄŸnenmesi anlamına gelir.’’Â
button