Güncelleme Tarihi:
Bütün hikâye, Umut Özcan'ın üniversitede daha öğrenciyken bulduğu bir fikirle başlıyor. Diyabetin gelişmesinde rol oynayan merkezi bir mekanizma keşfediyor. Ve hücre içerisinde bulunan, protein ve yağ yapımıyla ilgili olan bir organelde stres oluştuğunu, bu stresin diyabetin gelişiminde en önemli faktörlerden biri olan insülin direncine yol açtığını ortaya çıkarıyor. Hipotezi kuruyor. Ve doğruluyor.
Çalışma, 2004'te prestijli Science dergisinde yayınlanıyor. Bunun hemen ardından endoplazmik retikulum stresini azaltan ilaçların ciddi bir anti-diyabetik etkiye sahip olduğunu anlıyor. Bununla ilgili makalesini de 2006'da yine Science basıyor. Ve henüz tıp fakültesinde öğrenciyken hipotezini geliştirip gerçekleştirdiği iki ayrı araştırmayla, Harvard Üniversitesi'nde bir yıldız haline geliyor.
Özcan 2006'da Tıp Fakültesi'ni bitiriyor. Sekiz ay sonra da Harvard Tıp Fakültesi’nden hocalık teklifi alıyor. 2007 Ocak ayında, yardımcı doçent olarak kendi laboratuvarını kuruyor. Böylece 29 yaşında, o dönem Harvard Tıp'ın en genç hocalarından biri oluyor.
Özcan laboratuvarı kurduktan sonra ilk olarak obezitenin gelişiminde önemli bir rol oynayan, beyinde leptin denilen bir hormona karşı gelişen direnç üzerine odaklanıyor. Leptin, hem iştahı kapatan hem de vücudun daha fazla enerji harcamasını sağlayan bir hormon.
100 BİN KAT DAHA GÜÇLÜ
2009'da yayımladığı bir makaleyle işin ilaç boyutuna ağırlık veriyor. Ve geliştirdiği ilaçların obez hayvanlarda iştahın azalmasına, kilo kaybına yol açtığını gösteriyor. Bu ilaçlar şu ana kadar bilinen yöntemlerden 100 bin kat daha güçlü. Ekibiyle birlikte obez bir fareyi yaklaşık üç hafta içerisinde yüzde 50'lik kilo kaybıyla normal seviyesine döndürmeyi başardı.
Sekiz kişilik bir grupla çalışan Özcan, buldukları ilacın ABD Patent Dairesi'ne başvurusunu geçtiğimiz haftalarda yaptığını söylüyor. Patentin Harvard Üniversitesi'ne ait olacağını, ancak laboratuvarda beraber çalıştığı üç kişi dışında patentteki ana kişinin ise kendisinin olacağını ekledi. Şimdi yan etki çalışmalarını yürütüyor. Ancak asıl önemlisi, bir yandan da yatırımcı desteğiyle bu ilacı üretecek bir şirket kuruyor.
BİLİM ADAMLARI DA ORTAK
Harvard'dan ilacın patent hakkını satın alacak olan şirketin başında Özcan olacak. Şimdilik başka kimlerin ortak olacağını açıklamıyor. Ancak kendisiyle birlikte buluşta etkileri olan, kendi alanlarında çok ünlü beş bilim adamının daha şirkette payı olacağını anlatıyor.
Normalde bir ilacın laboratuvar araştırmaları ve FDA (Gıda ve İlaç Dairesi) onaylarının 10 yıl sürebildiğini belirten Özcan, buldukları bu ilacın ise beş yıl içerisinde bu süreci tamamlamasını beklediklerini söylüyor: "Yakın bir süre içerisinde maymunlar üzerinde çalışmalara başlayacağız. Sonra da bu çalışmaları insanlara taşımayı planlıyoruz. Çok ciddi ve tecrübeli bilim adamlarından oluşan bir grubu bir araya getirdik. Gelecek dört-beş yıl içerisinde insanlardaki çalışmaları da tamamlamış oluruz" diyor.
KENDİ LABORATUVARINI KURDU
Umut Özcan, 1977 Tunceli doğumlu. İlkokulu Tunceli Atatürk İlkokulu'nda bitiriyor. Ardından Elazığ Anadolu Lisesi'ni kazanıp ortaokulu Elazığ'da yatılı okuyor. Lisede Ankara Fen Lisesi'ne girip Ankara'ya gidiyor. Lisenin ardından üniversite sınavlarında Cerrahpaşa İngilizce Tıp Fakültesi'ni kazanıyor. Üniversitenin ilk yılından itibaren de araştırma çalışmalarına başlıyor. Tıp fakültesinin ilk üç yılında yıllardır kapalı olan araştırma kulübünü aktif hale getirip, başkanlığını üstleniyor ve birçok araştırma grubu kuruyor. Ardından aynı yıl Harvard Tıp Fakültesi, Joslin Diyabet Merkezi'nde dünyada diyabet alanında en iyi tanınan profesörlerden Prof. Dr. C. Ronald Kahn’ın laboratuvarına kabul ediliyor ve okula iki yıl ara vererek Harvard Üniversitesi'nde araştırma çalışmalarına başlıyor. Dönüp Cerrahpaşa'dan mezun oluyor. Sonra tekrar Harvard'a geliyor ve laboratuvarını kuruyor.
GELECEĞİN LİDERİ
Özcan, 2009'da Amerikan Diyabet Birliği'nin gelecekte diyabette lider olacağına inanılan kişilere verdiği özel bir ödülü aldı. Tip 2 Diyabet konusunda yaptığı bir araştırma da prestijli Discover Magazine tarafından 2011'de dünyada o yıl yürütülen en iyi 100 akademik çalışmadan biri seçildi.