Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2007 00:00
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Türkiye, dünyadaki likiditeden yararlanmayı başardı ancak YTL borçlanırken yüksek bedel ödedi ve ödüyor. Yüksek faiz aynı zamanda yatırımın önündeki en büyük engel. Hükümetten öncelikli beklentimiz faizlerin düşmesini sağlayacak ortamı yaratması" dedi. TÜSİAD Başkanı, "Ayrıca yeni bir büyüme stratejisine ihtiyacımız olduğu kanısındayız" diye konuştu.
TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, 22 Temmuz seçimlerinden oylarını beklenmedik ölçüde artırıp, yüzde 46.6’yla galip çıkan AKP’den yeni dönemin ilk 180 günü için beklentilerini açıkladı. Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Türkiye hálá yüksek faiz faturası ödüyor. Önümüze yeniden siyasi istikrar fırsatı geldi. Şimdi yeni hükümete düşen, zaman geçirmeden Merkez Bankası’nın faizleri indirmesini sağlayacak ortamı hazırlamaktır. Yeni hükümet ayrıca ilk altı ay içinde mikro önlemleri de içeren Türkiye’nin yeni büyüme stratejisini de ortaya koymalıdır" dedi.
İLK DÖNEMİNDE BAŞARILIYDI: TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Genel Sekreter Haluk Tükel’le birlikte TÜSİAD merkezinde Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Yayın Koordinatörü Fikret Ercan, Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu, yazar Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet İnternet Yayın Yönetmeni Fatih Çekirge ve Ekonomi Müdürü Vahap Munyar’ın sorularını yanıtladı. Arzuhan Doğan Yalçındağ, AKP’nin geçen 4.5 yıllık iktidarı döneminde önemli başarılara imza attığını belirterek, şunları söyledi: "2001 krizi sonrası Kemal Derviş’in Uluslararası Para Fonu’yla (IMF) başlattığı programı AKP de benimseyip, geçen 4.5 yıllık dönemde başarı kazandı. Enflasyon tek haneye düştü. Türkiye son 4-5 yıldır ortalama yüzde 7 büyüdü. Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik yolculuğumuzda çok önemli adımlar atıldı."
ÖNCE UZLAŞMA, SONRA FAİZ: Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye’nin dünyadaki likiditeden payını almaya çalışırken, faturasını hálá yüksek ödediğine dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Türkiye’de faizler hálá yüksek. Artık bir an önce düşmesi gerekir. Bunu söylerken hükümetin Merkez Bankası’nın bağımsızlığına müdahale etmesini kastetmiyorum. Sandıktan yeni dönem için tek başına iktidar, yani önemli ölçüde siyasi istikrar çıktı. Öncelikle Cumhurbaşkanlığı seçimini de uzlaşmayla tamamlayıp, siyasi istikrarın perçinlenmesi lazım. Arkasından kurulacak yeni hükümetin, Merkez Bankası’nın kademeli de olsa faizleri indirmesini sağlayacak ortamı yaratması gerekiyor. Ortamla ifade etmek istediğim siyasi istikrarın yanında
seçim sürecinde bir miktar dikkatten kaçan mali disiplinin yeniden kurulması ve ikna edici yeni bir ekonomik programın hızla ortaya konması. Merkez Bankası yılın son çeyreğinde faizlerin inebileceği sinyalini verse de ben faiz indiriminin daha erken başlayabileceği ümidini taşıyorum. Yeter ki gerekli ortam hazırlansın."
YENİ BÜYÜME STRATEJİSİ: Arzuhan Doğan Yalçındağ, yeni kurulacak hükümetin yine ilk altı aylık sürede Türkiye için yeni büyüme stratejisini ortaya koyması gerektiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı: "Önceki program artık görevini yaptı. Hükümet önümüzdeki dönem için mikro reformlara da öncelik veren ve yeni büyüme stratejisi içeren bir ekonomik program hazırlamalı. Yeni hükümet öncelikle Sosyal Güvenlik Reformu’nu gündeme getirip çıkarmalı. Ayrıca Turkiye’de dolaylı vergiler AB içerisinde en yüksek düzeyde, vergi sistemi daha yalın ve şeffaf hale getirilerek bu oranların indirim süreci de başlatılmalı. İstihdam üzerindeki yüklerin azaltılması için de adımlar atılmalı."
Önce enflasyonu yüzde 4’e düşürelim, sonra tartışalımTÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin AB’ye tam üye oluncaya kadar enflasyonda yüzde 4’ün altını pek hedeflememesi gerektiğini düşünüyor, enflasyonun yüzde 4’ün altına inmesinin yüzde 6-7’lik büyümeyi frenleyebileceğini düşünüyor. Sizin yorumunuz nedir?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Enflasyon tek haneye inse de henüz yüzde 4’lük hedefimizin üzerinde. Öncelikle enflasyonun yüzde 4 düzeyine indiğini görelim, daha altına inip, inmemeyi sonra tartışalım. Şimdiden böyle konuşursak, enflasyon konusunda bir rehavet havası yayılabilir diye endişe ediyorum. Kaldı ki Türkiye, enflasyon inerken yüzde 6-7 büyümenin gerçekleşebileceğini geçen 4-5 yılda kanıtladı."
Ekonomideki kırılganlıklar geçmiş dönemlere göre azaldıTÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, bir soru üzerine, Türkiye’nin önünde alınacak çok yol olmasına karşın, ekonomide alt yapısını önemli ölçüde sağlamlaştırdığını kaydederek, şunları söyledi: "Artık 2001 krizinde olduğu gibi ani krize girmemiz ihtimalini düşük görüyorum. Elbette ekonomide örneğin cari açık gibi kırılganlıklar önemini koruyor. Kırılganlıkları gözardı etmemek gerekiyor ama artık eskisine oranla risklerin azaldığını düşünüyorum."
AKP’nin başarısı sadece konjonktüre bağlanamazTÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Muhalefet partilerinden AKP’nin geçen dönemdeki ekonomik başarısını, dolayısıyla bunun da sandığa yansımasını dünyadaki olumlu konjonktüre, yani para bolluğuna bağlayanlar var. Siz ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "AKP’nin başarısını sadece dünyadaki olumlu konjonktüre bağlamak haksızlık olur. Çünkü, geçen dönemde gerçekten önemli işler yapıldı. AKP Hükümeti, dünyadaki olumlu konjonktürden, likiditeden yararlanmayı bildi. Bu ortamı daha iyi değerlendiremez miydik? Kuşkusuz olabilirdi."
Artık daha yüksek katma değer yaratan yatırımlar düşünelimTÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye’nin son iki-üç yılda yabancı sermayede geçmişte hayal bile edemeyeceği noktalara geldiğini hatırlatarak, şöyle konuştu: "2006’da 20 milyar dolar yabancı sermaye girişi oldu. Bu yılın ilk dört ayında 10-12 milyar dolarlık giriş var. Şimdi Türkiye’nin başta yabancılar olmak üzere yatırım yapacakları katma değeri yüksek alanlara yönlendirmesi lazım. İnovasyon, teknoloji, marka yaratmak gibi konulara odaklanmamız gerekir. Örneğin, bir ilaç şirketi, yeni geliştireceği ilacın Ar-Ge çalışmalarının bir bölümünü Türkiye’de yapabilmeli. Sivil havacılıkta Boeing yeni bir modelin en önemli elektronik parçalarından birini Türkiye’de üretebilmeli. Bunu başardığımızda insan sermayemize ve kurumlarımıza duyulan küresel güven tescil edilmiş olacaktır. Ve ’Türkiye’de daha yüksek katma değer üreten’ yabancı sermaye akışı artacaktır."
Gelen cenaze benim değil komşumun demek mümkün müTÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Seçimden önce Kuzey Irak’a girilmesi konusunda tartışmalar yaşandı. Siz de TÜSİAD olarak, ’Bizim için ekonomiden önce güvenlik gelir’ dediniz? Bu açıklamanızın altında yatan gerekçe neydi?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Biz bu açıklamamızı yaşananları tümüyle içimizde hissederek, duyarak yaptık. Ülkenin birçok yerine neredeyse her gün gelen şehit cenazelerine nasıl duyarsız kalabiliriz. ’Cenaze benim değil, komşumun’ demek mümkün mü? O yüzden bizim için güvenliğin öncelikli olduğunu söyledik. Bugün de aynı görüşümüzü tekrarlıyoruz. Yalnız bizim bu açıklamamız, ’İlle de Kuzey Irak’a girelim’ gibi algılanmasın. Bunun çözümünü devletimizin ilgili birimleri serinkanlılıkla düşünüp bulacaktır. Çünkü, Türkiye daha uzun süre terör ortamında yaşayamaz. Çözümün mutlaka bulunması gerekir."
Demek ki Doğu’daki seçmen sadece ’etnisite’ye bakmıyorARZUHAN Doğan Yalçındağ, "DTP’nin güçlü bilindiği Doğu ve Güneydoğu’da AKP’nin oylarının daha öne geçmesini nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Demek ki bölgedeki seçmen için tek öncelik etnisite değilmiş. Başka öncelikleri de varmış. AKP’nin Doğu ve Güneydoğu’da aldığı sonuç çok önemli."
Başbakan’ın seçim sonrası konuşmasını çok önemsiyorumARZUHAN Doğan Yalçındağ, "AKP’nin yüzde 46.6’yla seçimi kazanmasını Başbakan’ın pazar akşamı yaptığı konuşmayla birlikte değerlendirmek gerekir. Sayın Başbakan’ın seçim gecesi verdiği uzlaşma mesajlarını çok önemsiyorum. AKP’nin bu uzlaşmacı tutumunu önümüzdeki dönemde sürdürmesini bekliyorum" dedi.
AB’ye dönük heyecan azaldı hep birlikte yükseltmeliyizTÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliğe dönük heyecanının çok düştüğünü belirterek, şunları dile getirdi: "Bunda kuşkusuz AB kanadından, özellikle Fransa’dan gelen açıklamaların da rolü var. Önümüzdeki altı ayda AB ile ilişkilerde iki önemli eşik var. Önce kasım ayında açıklanacak ilerleme raporu, ardından da aralık ayındaki AB zirvesi. Hep birlikte gerek yurtiçinde gerek yurtdışında AB projesini yeni bir heyecanla ele almalı ve önümüzdeki süreçlerden Türkiye için önemli kazanımlarla çıkmalıyız. Sayın Ali Babacan’ın Başmüzakerecilik görevinden memnunduk. Yeni dönemde nasıl bir görevlendirme olacak bilemiyoruz ama AB Müzakerecisinin güçlü bir isim olmasına özen göstermek gerektiğini düşünüyoruz."