Oluşturulma Tarihi: Mayıs 09, 2003 00:00
Piyasalarda Merkez Bankası’nın yeni bir faiz indirimi gerçekleştirebileceği beklentisi artmaya başladı. TCMB beklenti anketinde enflasyon düşüşü beklentisi netleşirse ay sonuna doğru yeni bir faiz indirimi gelebilir.Bono piyasasının karşı konulmaz cazibesi tüm diğer piyasaların papucunu bir anda dama attı. Halihazırda fonlama maliyetine kadar gerçekleşebilecek 2 puanlık düşüş olanağı uzun zamandır kar edemeyen piyasalara oldukça cazip geliyor. Şimdi bir de Merkez Bankası’nın gecelik faizleri 2-3 puan kadar daha düşürebileceği beklentisi ile bonodaki kar potansiyeli iyice arttı. Eğer Merkez Bankası 3 puanlık bir indirim yaparsa bu fonlama maliyetini yüzde 47’lere çekecek böylelikle de bono yatırımcısının önünde şu anki yüzde 52’lik bileşik faizler dikkte alınırsa 5 puanlık daha bir kar imkanı doğacak. Hatta bono faizlerinin daha önce de olumlu beklentilerin artması ile fonlama maliyetinin altına geldiği hatırlanırsa bu potansiyel kar beklentisi daha da artıyor. Bu senaryoyu destekleyen en önemli etken de enflasyonda özellikle de çekirdek enflasyonda düşüş beklentisinin güçlenmesi. Bunlara vergi barışından gelecek para, turizm gelirlerinin artma beklentisi, sanayi üretimindeki rekor artış gibi gelişmeler de eklenince senaryo iyice güçleniyor. Bu durumda doların hali ne olacak peki? 2002 haziran ayından bu yana en düşük seviyesine geldi dayandı. Merkaz bankası döviz alım ihaleleri ile kurun seviyesine müdahale etmediğini amacın piyasadaki fazla dolar likiditesini çekmek olduğunu söyledi ama piyasa biliyor ki merkezin müdahale ettiği yer kur seviyesinden rahatsız olduğu yerdir. Yani kim ne derse desin kısa vadede dolar kuru 1 milyon 500 bin seviyelerinin altına gerilese bile 1 milyon 500 bin taban seviyeleri. Tabii ki dolar kurundaki bu düşüş sıkıntı yaratmayan bir düşüş değil. Öncelikle dolar yatırımcısı Merkez Bankası’nın kur seviyesine müdahale etmemesini yanlış ve hatta maksatlı buluyor. İhracatçı sesini çıkartmıyor ama onların da aşırı değerlenen TL nedeniyle sıkıntıya girecekleri zaman yakındır. İhracatçının ses çıkarmamasının nedeni hüktümetten sigorta primlerinin düşürülmesi enerji maliyetinin azaltılması yönündeki sözlerdi ama TİM Başkanı Oğuz Satıcı da açıkça söyledi ki bu sözler tutulmuyor. Peki doların düşüşü 2001 yılında olduğu gibi cari açığı artırıp Türkiye’yi yeni bir krize sokabilir mi? Bu çerçevede yılbaşından bu yana 4 milyar dolar seviyesine çıkmış bulunan dış ticaret açığı alarm verici seviyede mi? Hayır. Çünkü artık dalgalı kur bu işin en önemli sigortası. Yani sıkıntı olursa orta vadede ani kur ayarlamalarına (devalüasyona) ihtiyaç kalmadan piyasa bunu dengeleyebilir. Ayrıca dış ticaret açığının ayrıntıları iyice incelenirse artışın önemli bir kısmının ihracata yönelik ara mal ithalatından kaynaklandığı görülebilir. Yani üretim için, ihracat için ithalat yapıyoruz. Bu aşamada en sıkıntılı piyasa borsa olarak görülüyor. Yerli yatırımcı yediği darbeler nedeniyle, aşırı oynaklık nedeniyle borsaya yaklaşmıyor. Yabancı yatırımcı zaten tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sermaye piyasasından uzak duruyor. Ekonomik ortamın iyileşmesi elbette borsaya ivme katcaktır ama borsada yapısal sorunlar aşılmadan küçük yatırımcının kar etmesi olanaklı görünmüyor.
button