Güncelleme Tarihi:
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TÜBİTAK ve Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi iş birliği ile düzenlenen, 'Doğal Afetler ve Dezenformasyon' konulu 3’üncü Uluslararası İletişim Sempozyumu’na katıldı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a, Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al ve çok sayıda davetli eşlik etti. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Altun, “Bir zamanlar yaşadığımız çağa, bilgi çağı derlerdi. Bugün yaşadığımız çağa, hakikat sonrası çağ diyorlar. Adı ne olursa olsun, bu yaşadığımız çağın vebası dezenformasyondur. Modern toplumlar elbette, modern kitle iletişim araçlarıyla birlikte yalanın sistematik şekilde kitleler arasında yayılması tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Yalan haberler, kitle iletişim araçları içerisinde hep var oldu. Bir başka deyişle konvansiyonel medya öyle çok da hakikat ehli bir endüstri olmadı. Kitle iletişim tarihinde gerçekliğin defalarca, hakikatin çeşitli kereler tahrip edildiğine insanlık şahitlik etti. Fakat medya ve iletişim alanında yaşanan dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyonun hızı ve etki kapasitesi günden güne arttı. İnternetin yaygınlaşmasıyla başlayan, sosyal medyayla birlikte gelişen ve yapay zeka teknolojilerinin haber üretim süreçlerine adapte edilmesiyle birlikte iyice hızlanan süreçte dezenformasyon gerçekten yıkıcı bir sorun haline geldi. Dezenformasyon sadece bizim için değil, Türkiye için değil, milletimiz için değil, aynı zamanda bütün insanlık için bir sorundur. Fakat şu tespiti de yapmamız gerekir ki, dezenformasyon bu bağlamda ülkemizin en yoğun şekilde maruz kaldığı tehditlerden biridir. Bugün Türkiye uluslararası alanda dezenformasyona en fazla maruz kalan ülke konumundadır. Bunun nedeni de elbette Türkiye'nin güçlenmesidir. Türkiye'nin iddia sahibi olması ve Türkiye'nin batılı sömürge düzenine meydan okumasıdır. Bu nedenle Türkiye çok ağır dezenformasyon kampanyalarıyla, özellikle son 10 yılda, karşı karşıya kalmaktadır” diye konuştu.
'GAZZE’DE ÖLÜM KUSAN KATİLLER HESAP VERECEKLER'
6 Şubat depremleri ve Gazze’de yaşananlar hakkında yayılan dezenformasyonlara dikkat çeken Altun, “Asrın felaketini, 6 Şubat depremlerini hatırlayalım. Ne yazık ki binlerce canımızı kaybettiğimiz o büyük felakette dezenformasyonun ne denli yıkıcı ne denli tehlikeli bir sorun olduğunu maalesef somut bir şekilde müşahede ettik. O dönemde o kadar çok dezenformasyon dolaşıma sokuldu ki, biz İletişim Başkanlığı olarak yayınladığımız dezenformasyon bültenleriyle gerçekten birçok cilt yayın yapmak zorunda kaldık. Elbette bu dezenformasyon kampanyalarına karşı mücadeleye devam ettik, yılmadık. Deprem yaralarını sarmaya gayret ettiğimiz gibi, bu yalan dalgasıyla, dezenformasyonla da mücadele ettik. Muhteva olarak farklı ancak mahiyet itibariyle benzer bir durumu yine bugün Gazze'de yaşanan ağır trajedide, insanlık dramında görüyoruz. İsrail bütün dünyanın gözleri önünde savaş suçu işliyor. İsrail faşizmi ve ırkçı emperyalizmin en çirkin, en vahşi örneklerini sergiliyor. Unutmayalım ki 20’nci yüzyılın ilk yarısında Avrupa'nın ortasında milyonlarca insan resmi devlet görevlileri tarafından toplama kamplarında, ölüm odalarında katledildi. O caniler unutulmadı. O gün bugündür kendilerine lanet ediliyor. Bugünün canileri de unutulmayacaklar. Gazze'de ölüm kusan katiller hesap verecekler. Nasıl ki mahşeri vicdanlarda mahkum edildiler, aynı şekilde küresel adalet nizamı tesis edildiği vakit, gerçek mahkemeler tarafından da mahkum edilecekler” ifadelerini kullandı.
'100’ÜN ÜZERİNDE KASITLI YALAN HABERİ İFŞA ETTİK'
Gazze’deki çatışmaların başlamasından bu yana İsrail kaynaklı 100’ün üzerinde dezenformasyonun İletişim Başkanlığı tarafından açığa çıkarıldığını belirten İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bugün Batı da dahil olmak üzere bilhassa yakın coğrafyamızdaki hiçbir sorunun hiçbir krizin Türkiye'nin iş birliği ve katkısı olmadan çözülemeyeceği birçok siyasetçi ve analiz tarafından kabul edilmiş durumdadır. Biz bu rolün tamamlayıcı bir unsuru olarak gördüğümüz hakikat mücadelesini iletişim alanında elimizden geldiğince, var gücümüzle vermeye çalışıyoruz. Sadece Gazze'de yaşananlar üzerinden bu hakikat mücadelemize dair birkaç somut örnekten bahsetmek istiyorum. Kurduğumuz dezenformasyonla mücadele merkezimizin halen devam eden çalışmaları neticesinde 7 Ekim tarihinden bu yana İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına dair 100’ün üzerinde kasıtlı yalan haberi ifşa ettik ve doğrusunu ortaya koyduk. Bu süreçte 5 farklı ‘Filistin Özel Bülteni’ yayınladık. Bu kapsamda dikkat çekici bazı örneklerden bahsedecek olursak, örneğin, ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu İşleri Sözcüsü’nün Gazze’ye insani yardımlarının gitmesine engel olmak için yaptığı yalan bilgiler içeren açıklamalarını biz Birleşmiş Milletler kanıtlarıyla çürüttük. Bütün uluslararası medya bunu kabul etmek durumunda kaldı. Yine bir eski bakanın ve İsrail parlamento üyesinin bir video görüntüsüne ilgisiz alt yazılar ekleyerek servis ettiği yalanı tek tek tespit ettik ve ifşa ettik. Bir başka sefer Netanyahu’nun sözcüsünün, yine tanınmış bir İsrailli gazetecinin ve Amerikan medyasına konuşan İsrail ordusu sözcülerinin dezenformasyon içerikli paylaşımlarını yine tespit ettik ve kamuoyuyla gerçeğin ne olduğunu hızlı bir şekilde paylaştık. Zira dezenformasyonla mücadelede hız en önemli unsurlardan bir tanesi. Eğer geç kalırsanız dezenformasyon ne yazık ki gerçeğin yerine geçmekte ve yalan hakikati boğmaktadır. O nedenle doğruyu en eski hızlı ve doğru kanallarla yaymak durumundasınız ve mücadelemiz bununla ilgilidir.”
'DEZENFORMASYON ÇOK ÜST SEVİYEDEKİ DEVLET YETKİLİLERİ ELİYLE SORUMSUZCA ÜRETİLİYOR'
Dezenformasyonun üst düzey devlet yetkilileri hatta devlet başkanları tarafından da yapıldığını vurgulayan Altun, “Tam da burada dezenformasyonla ilgili son derece ciddi neticeleri olabilecek bir hususa da dikkatinizi çekmek istiyorum. Gazze'deki trajedi bağlamında görüyoruz ki dezenformasyon artık tanınmamış sosyal medya hesapları üzerinden anonim sosyal medya kişilikleri üzerinden değil çok üst seviyedeki devlet yetkilileri eliyle hatta devlet başkanları eliyle sorumsuzca üretiliyor ve yayılıyor çok ahlaksız bir savaştan bahsediyoruz bu anlamda. Ve bu ahlaksız savaş içerisinde çok ahlaksızca yöntemlerin, bilinen gerçek kişiler tarafından kullanıldığını görüyoruz. Dezenformasyon kampanyalarıyla Gazze'de bir oldubittiye getirilmek istenen kırım ve katliamlar gerek Orta Doğu gerekse Doğu Akdeniz'le ilgili karanlık planlara sahip aktörlerin elinde bir dış politika kuruna dönüştürülmeye çalışılmak istenmektedir. Meselenin temelinde bu vardır. Bu noktada şunu çok iyi biliyorlar ki, dezenformasyon bugün toplumların, kurumların ve bireylerin güvenilir bilgiye ulaşma ve doğru kararlar alma yeteneklerini ciddi şekilde etkilemekte ve bir umutsuzluğu, bir belirsizliği ve bir kaos duygusunu beraberinde getirmektedir. Bu da eylemin önündeki, direnişin önündeki en önemli engeldir. Zulmü kabullenmek için bugün dezenformasyon bir araç olarak kullanmaktadır. Zalimler zulümlerini kabullendirmek için dezenformasyon aracını çok yoğun bir şekilde kullanmaktadır, devreye sokmaktadır" dedi.