Güncelleme Tarihi:
Arkadaşlarının kaybetttiği için yaşadığına sevinemediğini belirten 9 yıllık madenci Mehmet Ali Dinçer, mesaileri bitmek üzereyken vardiya amirlerinin yanına geldiğini anlatarak, "Ocakta patlama oldu sizleri güvenli bir bölgeye götüreceğiz" dediğini söyledi. Dinçer, şunları anlattı: "Yürümeye başladık. Ne kadar yürüdüğümüzü hatırlamıyorum . Belirli bir mesafeden sonra bulunduğumuz bölgeyi duman bastı. Yürüyemez olduk. Bunun üzerine kalın hava borularını testere ile kestik. Bu arada ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum, bu defa amirlerimiz, ’Mekanize denilen ayak içine gideceğiz orada temiz hava var’ dedi. Toplam 142 kişi oraya indik. Gerçekten de burada temiz hava vardı. Ama bir süre sonra o bölgeyi de duman bastı. Kimse hareket edemez oldu. Çoğu arkadaşım bayılmaya başladı. Bazı arkadaşlarım da dua edip, teyemmüm abdesti almaya başladı.
İçimizden namaz kılmaya başlayan bile vardı. Acı feryatlar bağırışmalar vardı. İlk duman geldiğinde maskemi takmıştım. 45 dakika koruma özelliğine karşın, maskemi hiç çıkarmadım ’Ölürsem, maskeyle öleyim’ dedim. Maske burnumu acıtmaya başlayınca, 1.5 dakika kadar çıkardım. Bu kısa sürede aldığım zehirli hava içimi yakmaya başladı. Herkeste ’Burada öleceğim’ yönünde feryatlar vardı. Dua edenlerin sayısı artmıştı. Kimi anne babasına, kimi de çocuklarına kavuşmak için dua ediyordu. Bu arada birkaç vardiya amirinin bayıldığını gördüm. Bir ara üşümeye başladım, içeriye aşırı soğuk hava geldi. O an içeri temiz hava verilmeye başladığını anladım. Hava iyice soğumaya başladığında bir arkadaşımız yanıma gelip, ’İyi misin?’ işareti yaptı. İyi olduğumu söyleyince, ’Haydi çıkıyoruz o zaman’ dedi. 142 kişiden sadece 6 kişi kalmıştık. Yerdekilerin üstüne basa basa yukarı çıkmak zorunda kaldık. Biraz yukarı çıkınca yine daha önce boruları deldiğimiz yere ulaştık. 2 dakika burada kalıp, yine yürümeye başladık. ’Düz ayak’ dediğimiz yere geldiğimizde kurtulduğumuzu hissettim. O an, kendime ’Bu bölgede 3 gün de kalsak ölmeyiz’ dedim. Kurtulacağımıza inancım artmıştı. Öyle de oldu."
Mehmet Ali Dinçer, 6 yaşında Melek ve 3 yaşında Melisa isminde kızları bulunduğunu, emeklliğine 3.5 yıl kalmasına rağmen tekrar madende çalışmayı düşünmediğini söyledi.
ELEKTRİK TEKNİKERİ UYARMIŞTI İDDİASI
Madendeki facianın nedeniyle ilgili iddiada bulunan Mehmet Ali Dinçer, şöyle devam etti: "Elektrik teknikeri arkadaşım Ergun Sidal, 17 gün önce vardiya amirlerine, ’Bu kablo panoyu taşımaz. Mutlaka bir arıza olacak ve faciayla sonuçlanacak’ dediğini duydum. Arkadaşım bize sürekli, ’Hepimizin ölümü burada olacak. Bir gün hepimizin buradan cenazesini çıkaracaklar’ duyordu. Dediği gibi de oldu. Facia ile sonuçlandı" dedi.
"CESETLERİN GÖMLEKLERİNE BAKIP, EŞİMİ ARADIM"
Şerife Dinçer ise olay günü saat 17.00 sıralarında eşinin bir arkadaşının telefon ettiğini belirterek şunları söyledi: "Eşimin telefonu evdeydi. Ben cevap verdim. ’Hastaneye çok ambulans geliyor, madende kaza olmuş. Bugün işe gitmedim. Senin bilgin var mı?’ diye sordu. Ben de bunun üzerine eşimin vardiya amirini aradım. Telefona cevap veren olmadı. Bunun üzerine işyeri telefonunu aradım. Buradan da cevap alamayınca. Soma Devlet Hastanesi’ne gittim. Eşimi tanıyabilmek için, gelen cenazelerin tek tek gömleklerine baktım. Ancak, aralarında eşim yoktu. Daha sonra Manisa’daki diğer hastanelere arkadaşlarımı yolladım. Ancak, oradan da bir şey çıkmadı. Umudumu yitirmişken bir arkadaşı madenden telefon edip, ’Yenge, gözünüz aydın eşiniz sağ salim kurtuldu’ dedi. O an dünyalar benim oldu. Eşimin kurtulmasına sevindim ancak bir o kadar da ölen arkadaşları için üzüntü duydum. Eşimin bir daha madende çalışmasını istemiyorum."