Güncelleme Tarihi:
İkitelli'deki radyasyon faciasının mağdurları Ilgaz ailesi, Türkiye'de radyoaktif kaynakları izlemek ve denetlemekle sorumlu Atom Enerjisi Kurumu'ndan (TAEK) 3.2 trilyon TL tazminat istiyor. TAEK Başkanı Prof. Dr. Cengiz Yalçın ise TAEK'i savunuyor: İthalat şirketi sorumsuz. Hurdacılar cahil. Mevzuat yetersiz. Yasal düzenleme yok. Bir avuç elemanımız var...
İkitelli'deki radyasyon faciasının kurbanı Ilgaz ailesinin, hakkında suç duyurusunda bulunduğu ve 3.2 trilyon TL tazminat istediği Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), kazadan kendisinin sorumlu olmadığını belirtti.
Faciada, Çulhalar Ltd. adlı bir firma yurtdışından Kobalt-60 adlı radyoaktif madde ithal etmiş, madde kullanıldıktan sonra geldiği yere geri göndermesi gerekirken bunu yapmamış ve tehlikeli maddeyi içeren kurşun kaplar hurdacılık yapan Ilgaz ailesinin eline geçmişti. Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ise, bu tür maddelerin ülkeye girişini, çıkışını izlemek ve denetlemekle görevli olduğundan Ilgaz ailesi tarafından suçlanmıştı.
Sorularımızı cevaplayan TAEK Başkanı Prof. Dr. Cengiz Yalçın, ‘‘Kurumumuz bu olayda yükümlülüklerini mevzuatta belirtilen şekilde yerine getirmiştir. Kazada en önemli sorumluluk adı geçen firmaya aittir’’ dedi. Yalçın firmayı ve hurdacıları suçladı: ‘‘Taşıdığı sorumluluğa rağmen yurt dışına göndereceğini beyan ederek TAEK'ten yurt dışına gönderme izni aldığı kaynakları, kuruma haber vermeksizin bir depoda saklayan firmanın bu ihmal ve hatası, kaynak konteynırlarının hurdacılara satılması, konteynırları alan kişilerin cehaletleri ile birleşince bu ciddi kaza meydana çıkmıştır.’’
Prof. Yalçın, TAEK'in üzerine düşeni yaptığını öne sürdü:
‘‘Kazaya neden olan (radyoaktif) kaynakların yurt dışına gönderme işlemi, firmanın 27 Aralık 1993'de yaptığı başvuru üzerine başlatıldı, Kullanılmış kaynak içeren taşıma kaplarının güvenli olduğu TAEK uzmanlarınca tespit edildi, radyoaktivite ikaz etiketleri ile işaretlendi, Ankara'dan İstanbul'a taşınması için izin verildi, Derince Gümrük Müdürlüğü'ne bunların yurtdışına gönderileceği bildirildi. Ama firma bu tarihten sonra radyoaktif kaynakları yurt dışına göndermediği gibi bu durumdan kurumu haberdar etmedi.’’
Kayıp kaynağı bulamadık
Prof. Dr. Yalçın, TAEK'in 1986'dan beri radyoterapi ve kanser tedavisinde insan sağlığı ve radyasyon güvenliği yönünden önemli hizmetler verdiğini belirtti. Ancak Yalçın'ın açıklamaları, TAEK'in imkanlarının kısıtlılığını da ortaya koyuyor: Türkiye'de 5 bin civarında radyoloji, 140 radyoterapi cihazı, 121 nükleer tıp ve Ria laboratuvarı ile yılda 40 bin kalem radyoizotop ve 650 civarında X ışını cihazının ithalatı ve diğer işlemleri yapılıyor. Oysa TAEK'in bunları izlemek için sadece 26 uzmanı var.
TAEK mevzuata yeni hükümler konulması gerektiğini de kabul ediyor. Yalçın nükleer suçları tanımlayan yasa teklifinin de TBMM'de beklediğini hatırlatıyor: ‘‘Bir avuç elemanla yurda giren yüzlerce kaynak ve cihazı kontrol altına almak, güvenliği sağlamak için olağanüstü gayret gösteriyoruz.’’
Prof. Yalçın, kaybolan ikinci radyoaktif maddeyle ilgili şunları söylüyor: ‘‘Bölgede her yer ölçüm cihazlarıyla sokak sokak taranmış ancak kaynağa dair ipucuna rastlanmamıştır. Ancak kaynağı bulmak için 2.800 metrekarelik bir alanın taranmış olması ve kaynağın sadece 8 cm. olduğu düşünüldüğünde TAEK'in İstanbul'u bir beladan kurtardığı rahatlıkla söylenebilir.’’
Prof. Dr. Tolga Yarman:
TAEK tümüyle sorumlu
1975-82 arasında Başbakanlık Atom Erenjisi Komisyonu Nükleer Güvenlik Komitesi ve Atom Enerjisi Komisyonu Danışma Kurulu üyesi olarak görev yapan Işık üniversitesi Öğretim Üyesi, Nükleer Mühendis Prof. Tolga Yarman, yine TAEK'e veryansın etti. Prof. Dr. Yarman şunları söyledi:
TAEK'in en üst düzeyinde bir ikisi istisna edilirse işten anlayan hiç kimse yoktur.
İkitelli kazası dünyadaki ilklerden biridir ve bize özgü fevkalade alaturka bir biçimde tecelli etmiştir. Bu kazanın sorumlusu TAEK'tir. Bu dediğimin kanıtı, kaza dolayısıyla TAEK'i karşısına almış olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın tavrı ve tepkisidir.
Radyasyon mağdurlarının kanser olma olasılıkları hiç de az değildir.
TAEK'in kusuru, (esas arızayı inanılmaz derecede es geçerek) cehalete, ihmale ve ilgili firmaya yıkmasını yadırgıyor ve ayıplıyorum. Lütfen biraz iz'an! Olayda cehaletin sıfır rolü vardır. İki yoksul hurdacı çocuk, ekmek parası için muhakkak nükleer maddeler eğitiminden mi geçmek zorundadırlar!
Bir yandan ikinci kaynağın varlığından bahsediyorsun bir yandan da araştırdık var mı yok mu belli değil diyorsun. Arkasından da İstanbul'u bir beladan kurtardık diyorsun. Böyle birşey olabilir mi? Var mı yok mu belli değil ama sahiden varsa İstanbul beladan nasıl kurtulmuş oluyor?
Küçük bir radyoaktif maddenin bulunmasının imkansızlığına işaret edilmesini eşyanın tabiatına aykırı buluyorum. Çünkü koca samanlıkta iğne bulmak gerçekten zordur ama o iğne radyoaktifse, yani dışarıya nerede olduğunu belli eden ışınlar saçıyorsa, o zaman onu elinizle koymuş gibi bulabilirsiniz.