Güncelleme Tarihi:
Taraf''tan Lale Kemal'in haberine göre, 34 vatandaşın, PKK’lı sanılarak F-16 jetleriyle yaklaşık 7 ay önce sınır bölgesinde Uludere yakınlarında vurularak öldürülmesi olayı gibi Türk F-4 jetinin, Suriye tarafından 22 haziranda düşürülmesi olayı da Türk sivil ve askerî makamlarınca henüz aydınlatılıp, kamuoyuna doğru bilgiler verilebilmiş değil.
Örneğin, F-4 olayının aydınlatılması için çaba gösterilmesi bir yana özellikle TSK’nın, olayın olduğu tarihten itibaren yaptığı çelişkili açıklamalarla kamuoyunun kafasını daha da karıştırdığı ortada. Belki de hükümetin de kafasını karıştırdı ve elindeki ham bilgilerle yanlış yönlendirdi. Ya da hükümet, devlet başkanlığı koltuğunu bırakmasını alenen istediği Suriye’deki Esed rejimine bağlı güçlerin, kendilerinin vurduğunu açıkladığı F-4 jetinin düş(ürülmesi)mesi olayından duyduğu kızgınlıkla, askerin verdiği ilk ve henüz netleşmemiş bilgileri olay daha çok sıcakken alelacele kamuoyu ile paylaştı. Bu iki sorunun da cevabı bilinmiyor.
Hükümet, silahsız olan F-4 jetinin, uluslararası sularda ve hatta Suriye tarafından hiçbir ikazda bulunulmadan düşürüldüğünü açıkladı. TSK ise üst üste yaptığı açıklamalarla, siyasi iradenin resmî tezine ters düşmeye başladı. Hele TSK’nın, 11 temmuz tarihli açıklaması, herkesi şaşırtmıştı zira bu açıklamada, ilk baştaki tezin tersine, “Suriye tarafından düşürüldüğü iddia edilen F-4 jeti” ibaresi kullanıldı ki bu artık jetin, Suriye tarafından düşürülmemiş olabileceği ihtimalini de gündeme getirdi.
Batılı ülkelerden farklı bilgi
Resmî askeri açıklamalar bu şekilde kafa karıştırırken, Batılı ülkelerden Ankara tarafına farklı bilgiler gelmeye devam ediyor. Hatta kimi Batılı diplomatik kaynaklar, kıracaklarını bildikleri Ankara’da resmî yetkililere aktarmadıkları kimi bilgi ve yorumları basınla paylaşabiliyorlar. Bir Batılı diplomat, Ankara’nın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu aracılığıyla F-4’ün düşürülmesinden birkaç gün sonra yaptığı ilk açıklamanın, hatalı bir nitelik taşıdığına işaret ederek, “Ankara’nın, daha uçağın enkazına bile ulaşılmamışken, ‘Uçak Suriye tarafından uluslararası sularda düşürüldü’, gibi çok net bir açıklama yaparak, yanlış politika izlediğini” söyledi.
Ancak Batılı diplomatik kaynakların fikirbirliği ettiği konu, nerede olursa olsun Suriye’nin F-4 jetini hiçbir ikazda bulunmadan düşürmüş olmasının kabul edilebilir olmadığı.
Suriye’de düşürüldüğü tezi güçleniyor
Türkiye, olaydan sonra yaptığı ilk açıklamada, F-4 jetinin, çok kısa bir süreliğine Suriye hava sahasına girdiğini ancak ilgili Türk askeri makamlarının ikazı ile hemen bu hava sahasından çıktığını ve uluslararası sularda iken Suriye tarafından düşürüldüğünü belirtmişti. Ne varki, gerek İzmir’deki NATO üssü gerekse Kıbrıs’taki İngiliz egemen üssünden yapılan uçuşlara ilişkin kayıtlar, jetin, Suriye hava sahasının içinde ve tam sınırındayken vurulduğunu gösteriyordu. Ankara’da hükümet, jetin uluslararası sularda düşürüldüğü şeklinde dünyaya ilan ettiği tezinin tersi bu bilgilere ulaştıkça sıkıntılı anlar yaşamaya başladı.
Diğer yandan, Türkiye, jetin, olay sırasındaki misyonunu, keşif amaçlı Türkiye’deki radar üslerini denetlemek olarak açıklamıştı.
Doğru Türkiye, Doğu Akdeniz bölgesinde yeni konuşlandırdığı bazı radarlarını, iyi çalışıp çalışmadığı konusunda test ediyordu. Ama bir diğer misyonu da, Suriye sularına yakın ve hatta içine girerek yaptığı uçuş sırasında, bu ülke hava savunma sistemlerini test etmekti. Zira jet, yaklaştıkça Suriye radarları da aktive hale gelip, yerlerini belli etmiş oldular.
Her ülke gibi Türkiye de, örtülü faaliyetlerde bulunur ama eline yüzüne bulaştırmamak şartıyla. F-4 jeti olayı yüzünden Türkiye, Suriye ile savaşın eşiğine gelmişti, böyle bir riski akıllarda tutmak ve sivilasker koordinasyonunu iyi yapmak gerekiyor.