Güncelleme Tarihi:
Hafız bir yaşında babasını, 6 yaşında annesini kaybettiğinde, yaşadığı acılara isyan edip gözyaşı dökemeyecek kadar küçüktü. O’na amcası Yavuz Selim Koca sahip çıktı. Yeğenini, çocuklarından ayırt etmeden büyütmek için söz verdi kendi kendine. Öyle de yaptı. Hafız’a amca değil, baba oldu. Mütevazi hayatlarında yer verdiği yeğenine, eğitimini tamamlayana kadar destek oldu.
Okulu bitirdi iş buldu evlendi
Sivil Havacılık Meslek Yüksek Okulu’nu bitiren Hafız, F-16 uçaklarının elektrik parçalarının yapıldığı şirkette iş buldu kendine. Artık, baba bildiği amcasına yük olmak istemiyor, evlenip çocuk sahibi olmanın hayalini kuruyordu. 26 yaşında arkadaşları aracılığıyla tanıştığı Canan’la evlenen Hafız, iki yıl sonra babalık duygusunu yaşadı. Oğulları dünyaya geldikten 4 yıl sonra, Koca çifti bir ev almaya karar verdi. Yıllarca çalışıp biriktirdikleri parayla satın aldıkları arabayı satacaklar, bankadan kredi çekip Ankara Eryaman’da beğendikleri kooperatif evini satın alacaklardı.
İnternet sitesine ilan verdi
2006 yılı Mart ayının ilk günlerinde Hafız, ev hayallerini gerçekleştirmek için aracını satmak üzere bir internet sitesine ilan verdi. 7 Mart akşamı Hafız’ı Ankara Kalecik’te yaşayan Mustafa Değirmenci aradı. Değirmenci, Hafız’a aracı Kalecik’e getirmesi halinde kontrollerini yaptırıp satın alabileceğini söyledi. Hafız, kendisi için hazırlanan inanılmaz tuzaktan habersiz hiç tanımadığı Değirmenci’nin bu teklifini kabul etti. Eşine arabaya alıcı çıktığı müjdesini veren genç adam, ertesi sabah önce iş yerine gitti ardından öğle saatlerinde Kalecik’e doğru yola çıktı. Bir saat süren yolculuğun ardından 30 yaşındaki Mustafa Değirmenci, amcasının oğlu Caner Değirmenci ve 17 yaşındaki Gökhan A. ile buluşan Hafız, üç gençle önce çay için bir süre sohbet etti. Mustafa Değirmenci, hazırladıkları şeytani planı uygulamak üzere Hafız’a, “Arabayı ustamıza göstermek istiyoruz. Kınık Köyü’ne kadar gidebilir miyiz?” diye sordu. Hafız bu teklifi kabul etti.
“Seni öldürürüz”
Aracı denemek için köy yolunda Mustafa Değirmenci kullanmaya başladı. Birkaç kilometre yol gidildikten sonra arka koltukta oturan Caner Değirmenci, cebinden çıkardığı göz yaşartıcı spreyi, ön koltukta oturan Hafız’ın yüzüne sıktı. Olup bitene anlam veremeyen ve acıyla yüzünü kapatan Hafız, “Ne oluyor? Yüzüme ne sıktınız?” deyip arabadan inmeye çalıştı. Genç adamı kolundan tutan Mustafa Değirmenci, “Şimdi ilçeye geri döneceğiz ve sana bir kuruş para vermeden arabanın satışını noterden bize vereceksin. Eğer sorun çıkarırsan seni öldürürüz” diyerek tehdit etti.
Noterden satış vekaleti aldılar
Ölüm korkusuyla teklifi kabul eden Hafız, beraberindeki üç kişiyle notere gitti. Ne yapacağını bilemiyor, yardıma ihtiyacı olduğunu gözüyle çevredekilere anlatmaya çalışıyordu. Ancak hiç kimse uçak teknisyeninin her saniye ölüme bir adım daha yaklaştığının farkında değildi. 23 bin TL’ye satışa çıkardığı aracını hiç para almadan Mustafa Değirmenci’ye devreden Hafız, noter çıkışında üç kişiye, “Artık beni bırakın evime gideyim. Söz veriyorum kimseye bu olayı anlatmayacağım. Polise gitmeyeceğim” diyerek yalvarmaya başladı.
Ancak gözü dönmüş üç canavar Hafız’ın böyle elini kolunu sallayarak gitmesine izin vermedi. Genç adamı yeniden arabaya bindiren caniler, ellerini arkadan telle bağlayarak, defalarca, “Seni bırakacağız sakın korkma. Sakın bize zorluk çıkarma” diyerek uyarıda bulunuyordu.
Mezarını kazdılar
Hafız yaşadığı korkuyla sesini dahi çıkarmıyor, ölümünün yaklaştığını hissederek, aklından sadece eşini ve 5 yaşındaki oğlunu geçiriyordu. Boş bir araziye gelindiğinde Mustafa Değirmenci, Hafız’la araçta kalırken, Caner Değirmenci ve Gökhan E., Gökdere Köyü´ndeki tanıdıklarından aldıkları kazma ve kürekle toprağı açmaya başladı.
Bu sırada Hafız’a sigara ikram eden Mustafa, “Merak etme seni öldürmeyeceğiz. Sadece beline kadar gömüp, kurtulabileceğin şekilde bırakacağız” dedi. Hafız, “Ben küçük yaşta babamı ve annemi kaybettim. Oğlumun da benim gibi babasız büyümesini istemiyorum. Ne olur bırakın gideyim” diyerek yalvarmaya başladı.
“Nefes alamıyorum”
Bir süre sonra toprakta Hafız’ın sığabileceği kadar alan kazan Caner ve Gökhan, işleri bittikten sonra yeniden arabaya döndü. Elleri arkadan bağlanan genç adam, ölüm çukuruna indirildi. Göğsüne kadar gömülen Hafız, bir ara, “Arkadaşlar yapmayın nefes alamıyorum” deyip çukurdan çıkarmalarını istedi. Bu sırada Mustafa belinden bir bıçak çıkarıp, amca oğlu olan Caner’e uzattı. Katil, Caner’e, “Bana sadakatini göstermek istiyorsan, bu adamın kafasını kes” dedi. Ancak Caner, “Ben böyle bir şey yapamam” cevabını verdi. Bunun üzerine Mustafa, bıçağı bu kez Gökhan’a uzatarak kendisine sadakatini göstermesini istedi. Gökhan’dan da olumsuz yanıt alan Mustafa, sinirlenerek araca döndü. Birkaç dakika sonra Hafız’a ait cep telefonuyla çukurun başına dönen Mustafa, “Al bu telefonu ve eşini ara. Ona aracı sattığını ve parayı aldığını anlat.. Birkaç saat sonra eve geleceğini söyle” dedi.
Eşi son kez sesini duydu
Kendisinden istenenleri harfiyen yerine getiren genç adam, kurtulma umuduyla canilerin son isteğini de yerine getirdi. Eşini arayan Hafız, aracı sattığını anlattıktan sonra, “Seni ve oğlumu çok özledim. Yoldayım geliyorum” dedikten sonra telefonu kapattı.
Cinayeti işlemeleri için artık önlerinde hiçbir engel kalmadığını düşünen Mustafa, önce genç adamın gözünü bir havluyla kapattı. Ardından Hafız’ın kafasını toprağa doğru itmeye başladı. Bu sırada Caner’e dönen Mustafa, “Hadi, ne bakıyorsun?” dedi. Caner, aracın arkasından aldığı kürekle, Hafızın kafasına toprak atmaya başladı. Nefes almakta iyice zorlanan talihsiz adam diri diri ölüme gideken, sadece “Kafama sıkın, kafama sıkın” diye tekrarlamaya başladı.
Diri diri öldü
Dakikalar sonra vücudu tamamen toprak altında kalan Hafız artık hayatını tamamen kaybetmişti. Hafız’ın öldüğünden emin olan üç cani, mezarın yerinin belli olmaması için toprağı düzelttikten sonra, olay yerinden ayrıldı. Caniler ertesi gün için buluşma yeri ve saati için anlaşarak evlerine döndü.
Akşam olmasına rağmen kocası eve dönmeyen ve cep telefonuna ulaşamayan Canan durumu amca Yavuz Selim Koca’ya anlattı. Yeğeninin arabayı sattıktan
sonra üzerinde para olduğunu ve başına bir şey gelebileceğini düşünen amca, soluğu karakolda alarak kayıp başvurusunda bulundu. Savcılığın talimatıyla polisler Hafız’ın bulunması için hemen harekete geçti.
Arabayı satıp parayı paylaştılar
Cinayetten bir gün sonra sabah erken saatte bir araya gelen üç katil, arabayı Çorum’da bir galeriye 23 bin TL karşılığında sattı. 7 bin TL nakit para alan katiller, paranın geri kalanıyla da farklı bir otomobil alarak Kalecik’e geri döndü. Paranın büyük bir bölümünü Mustafa alırken, Gökhan ve Caner’e 1300 TL’yi bölüştürdü. Satın aldıkları arabaya da ortak olduklarını söyledi.
Cinayeti jandarma çözdü
Soruşturmayı yürüten polisler, Hafız’ın cep telefonu sinyallerinin son olarak, Kalecik’e bağlı Gökdere Köyü yakınlarında baz istasyonuna düştüğünü tespit etti. Bölgenin jandarmaya ait olması üzerine bilgiler, Kalecik İlçe Jandarma Komutanlığı ile paylaşıldı. Dedektifler Hafız’ın ölmeden dakikalar önce eşiyle yaptığı konuşma sırasında, arabasını satın alan Mustafa Değirmenci’nin cep telefonu sinyallerinin de aynı yerden baz istasyonuna düştüğünü belirledi. Bölgedeki köylülerin bilgisine başvuran jandarma, Hafız’a ait araç içinde Mustafa dışında iki kişinin daha bulunduğu bilgisine ulaştı. 12 Mart 2006 gecesi Mustafa Değirmenci, Caner Değirmenci ve Gökhan E. gözaltına alındı.
Üç katil, jandarmada yapılan çapraz sorguda cinayeti işlediklerini itiraf etti. Cesedin gömülü olduğu yeri jandarmaya gösteren katiller, burada cinayeti nasıl işlediklerini anlatarak birbirlerini suçladılar. Uzman ekipleri topraktan çıkardığı Hafız’ın cesedi, otopsi yapıldıktan sonra ailesine teslim edildi.
Amca çocuklarına ağırlaştırılmış müebbet
İki yıl süren yargılama sürecinin sonunda Mustafa Değirmenci ve Caner Değirmenci “tasarlayarak, canavarca hisle ve eziyet çektirerek adam öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse, gasp suçundan ise 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gökhan E. ise olay tarihinde 18 yaşından küçük olduğu için hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, 10 yıl hapis cezasına çevrildi.