Güncelleme Tarihi:
AK PARTİ KIZILCAHAMAM'DA TOPLANDI
İŞTE BAŞBAKAN'IN AÇIKLAMALARI / WEB TV
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet resepsiyonu ile türban sorununa değinerek, “Bizim Cumhuriyetimiz farklılık arz eder. Halkı bütün renkleriyle, farklılıklarıyla kucaklayan bir zihniyettir. Belli bir zümrenin değil, herkesin Cumhuriyetidir. Dolayısıyla cumhura ait olan hiçbir yer, cumhura yasaklanamaz” dedi. AK Parti 16’ncı İstişare ve Değerlendirme Toplantısı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın konuşmasıyla Kızılcahamam Asya Termal Tatil Köyü’nde başladı. Başbakan burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
Cumhuriyet cumhurun
- Cumhuriyet hepimiz için gurur tablosudur. Bu Cumhuriyet, Marmara’daki Hüseyin’in, Karadeniz’deki Dursun’un, Ege’deki Mehmet’in Cumhuriyetidir. Bu Cumhuriyet, çoğunluğun olduğu kadar azınlığın da Cumhuriyetidir. Birilerinin cumhuru, istediğimiz yere sokarız istediğimiz yere sokmayız gibi bir anlayışı olamaz. Kimse bu ülkenin belli fertlerini bölgelerini etnik gruplarını inanç gruplarını ötelemek dışlamak haklarından mahrum etme hakkını kendisinde göremez.
Damdan düşen bir kadroyuz
- Kendisini Cumhuriyet’in asıl ve tek sahibi görenler, durumdan vazife çıkaranlar, cumhura güvenmeyenler, ellerindeki tüm yetkiyi farklı amaç için kullananlar, bu ülkeye ve millete olduğu kadar Cumhuriyete de en büyük zararı vermişlerdir. Yasakları yaşayarak bu günlere geldik. Damdan düşen bir kadroyuz. Damdan düşenin halini bilen bir kadroyuz. Bu ülkede inançlara, ibadetlere, ezanın okunuşuna müdahale edildiği dönemler oldu. Seccadeler suç aleti sayıldı. Ülkem bunları yaşadı.
İnsanlık dışı hukuk
- Bir kısım memurlar mahkemeye dahi gitme hakları ellerinden alınarak yokluğa yoksulluğa mahkûm edildiler. Biz imza atıyoruz Çankaya’ya gönderiyoruz, bakıyoruz ki arkadan evlere gelenler, gidenler, eşlerinin durumları inceleniyor ve olumsuz kararla reddediliyor. 1980 sonrasında üniversite kapılarında farklı trajediler yaşadık. Başörtülü olduğu için genç kızlar üniversitelere alınmadı, ikna odaları gibi insanlık ve hukuk dışı uygulamalara maruz bırakıldı. Bunları da yaşadık.
Ne profesörü olursan ol
- 1982 Anayasası’nın gerekçesinde laiklik hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmez. İbadet hürriyetinin olmadığı ortamda, laiklik yaşayamaz. Laiklik tehlike altında diyenler, laiklik adına özgürlükleri kısıtlama hakkını kendilerinde görenler, hem laikliğe hem demokrasiye karşıdırlar. Laiklik inancından dolayı başını örten için bir güvencedir. Anayasa profesörü, ne profesörü olursan ol işin aslına bak. Sen farklı yorumlarken başkası başka diyor. Yasalar hukuka ters olamaz.
Kimin tavuğuna kış dedik
- Benim ülkemde her insan istediği gibi giyinmeli, istediği gibi hareket etmeli. Başı örtülü olmayan hangi özgürlüklere sahipse başörtülü olan da o özgürlüklere sahip olmalı. Kafa aynı kafa, ta İttihat Terakki’ye gidin o zaman neyse bugün de o. Aynı zihniyet. Gazete başlıkları bile aynı cümleler. Bazen şablon, bunları göreceksiniz. Şurada 8 yıldır ülkeyi idare ediyoruz. Kimin tavuğuna kış dedik. Yani eğlenmekse, eğleniyorsunuz. İstediğin gibi yaşıyorsun. Kime müdahale ettik.
Bülbül çiftine bilezik
- Başbakan Tayyip Erdoğan dün, Kızılcahamam’da halka yapacağı konuşma öncesinde aynı binada düğünleri olan Ramazan-Neşe Bülbül çiftini kutlayarak bilezik taktı. Düğünlerine Başbakan Erdoğan’ın gelmesiyle çift şaşkınlıklarını gizleyemedi.
Başörtüsü talimatı verdim
Cumhuriyetle yaşıt olduğunu her fırsatta ifade eden CHP, Türkiye’nin değişimine ayak uydurmakta zorluk çekiyor. Ana muhalefet eğer başörtüsü konusunda samimiyse hemen bir araya gelip meseleyi çözelim. Çankaya Köşkü için kamusal alan kavramı nereden çıktı? Literatürde böyle bir kavram mı var? CHP Cumhuriyet’in yaşadığı değişimi idrak edemiyor. Halk oylaması sürecinde bu ülkenin genç kızlarının başörtüsü sorununu gündeme getirdi. MHP de, BDP de bu işe katılacağını söylüyor. Grup başkan vekillerine talimat verdim. Grup başkan vekilleri de muhalefet grup başkan vekilleri ile görüşüp, durumu kamuoyu ile paylaşacağız.
İmam öldürüyorlar, hangi barış?
Bu ülkede imam öldüren, ailesini orada yaşatmayan bir terör örgütü var. Bu örgütün desteğiyle siyaset yapanlar var. Bunlar, bu ülkenin gerçeği. Ondan sonra da kalkıp barış diye konuşanlar var. Ne barışı? Hangi barışı savunuyorsunuz? Bir cami imamını öldürecek kadar ileri gidiyorsun. Ailesini o vilayetten kovacak kadar ileri gidebiliyorsunuz. Bunların kitabında barış yok. Asla böyle bir dertleri yok. Bunların kitabında değil, dilinde barış var. Benim ülkemde yaşayan Kürt vatandaşlarım ise bu ülkenin asli unsurudur. Bunun sömürüsünü kimse yapmasın.