Ramazan’ın ilk cuma namazında Müslümanlar diz koyacak yer için birbiriyle yarışır. Halk Eyüp Sultan’ın kabrinin ayak ucundaki kuyunun suyunu zemzem ile aynı kaynaktan geldiğine inanır.
Mekkelilerin Müslümanları tanıması
İstanbul Eyüp’teki Eyüp Sultan Türbesi İslam dünyasında kutsal kabul edilen mekánlardan biridir. Halk buradaki kuyudan çıkan suyu zemzem olarak kabul eder
İstanbul’da şehid olan sahabelerin en meşhuru Eyüp Sultan olarak bildiğimiz Hz. Halid bin Zeyd Ebu Eyyub el Ensari’dir. Eyüp Sultan Türbesi içinde bulunduğu semte öyle bir hava vermiştir ki, Eyüp semti Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra İslam dünyasının en önemli yeri olmuştur.
Peygamberimizin ev sahibi
Hz. Peygamber, Medine’ye hicret ettiğinde misafir olduğu yer Eyüp Sultan’ın evi olmuştu. Eyüp Sultan, Peygamber Efendimiz ile birlikte bütün harplere katıldı. Eyüp Sultan’ın son seferi İslam ordusunun ilk İstanbul kuşatmasıydı. 80 yaşlarında iken, 669 ilkbaharında İstanbul kuşatmasına katılmak için orduda yerini aldı. Kuşatma devam ederken hastalandı. Ölüm döşeğinde yatarken arzusu sorulduğunda şöyle demişti:
"Dünyanızdan hiçbir şey istemiyorum. Fakat beni düşman diyarı içinde elinizden geldiği kadar ileriye doğru götürüp defnedin. Çünkü Resulullah’tan işittim ki, Kostantiniyye Suru’nun dibine salih bir kimse defnolunacaktır, umarım o kişi ben olurum."
Eyüp Sultan’ın, vasiyeti üzerine İstanbul surlarına yakın bir yere götürülerek bugünkü türbesinin bulunduğu yere defnedildi. Bizanslılar, surların gerisinden bu manzarayı hayretle seyrettiler. Müslümanları, onlar çekilip gittikten sonra mezarı tahriple tehdit ettiler. Müslümanlar ise böyle yapıldığı takdirde kontrolleri altında bulunan yerlerde hiçbir kilisenin ve Hıristiyan azizinin mezarının kalamayacağı cevabını verdiler.
Fatih Sultan Mehmed’in hocası Akşemseddin, 1453’te İstanbul’un fethinden sonra hükümdarın isteği üzerine, Eyüp Sultan’ın kabrinin yerini keşfetti. Fatih, İstanbul’da yaptırdığı ilk eser olan Eyüp Sultan Türbesi’nin etrafına cami, medrese, imaret ve hamam da ilave ettirmiş, burası tam bir külliye niteliği kazanmıştı.
Külliyenin inşaatı 1459’da tamamlanmıştı. Osmanlı padişahları tahta çıktıklarında iktidarın sembolü olan kılıç kuşanma törenlerini Eyüp Sultan Türbesi’nde yaparlardı. Osmanlı ordusu da sefere çıkmadan önce buraya mutlaka uğrardı.
Eyüp Sultan Türbesi, bugünkü şeklini 1603 ile 1617 yılları arasında Osmanlı tahtında bulunan Sultan Birinci Ahmed döneminde aldı. Bu dönemde, türbenin içinde yer alan ve Kısmet Kuyusu olarak bilinen kuyu ihya edilip, kıble tarafına bakan türbe girişinin önüne bir ziyaret bölümü, cüzhane ve sebil eklendi. Yine Eyüp Sultan Sandukası’nın çevresine gümüş telden yapılmış bir şebeke kondu. Caminin avlusundaki ulu çınarın fetihle yaşıt olduğu söylenir.
Kısmet kuyusu diye bilinir
Eyüp Sultan Türbesi’nde en ilginç bölümlerden biri, halk arasında Zemzem veya Kısmet Kuyusu olarak anılan bölümdür. Eyüp Sultan’ın sandukasının ayak ucunun sağ tarafında yer alır. Bu kuyu, türbeyi zemin suyunun tahribatından korumak amacıyla, yapılmış ve kuyunun mermer bilezik taşı, türbe duvarı özel olarak oyulmak suretiyle yerleştirilmişti. Ağaçtan çıkrığı ve bakır kovası halen kuyunun üzerindedir. Türbenin alt bölümünde de kuyunun açık ağzı bulunur ve hálá kullanılır. Halk arasında bu kuyunun suyunun zemzem suyu ile aynı kaynaktan geldiğine inanılmış, ilk defa Ebu Eyyüb el-Ensari hazretlerini buraya defneden arkadaşları tarafından açıldığı, Bizans zamanında korunduğu ve bazı hastalıklara şifa olduğu söylenegelmiştir.
Fitre kime verilir?
Ramazan ayının güzelliklerinden ve hayatımıza getirdiklerinden birisi de mali yardımlaşma ve dayanışma boyutudur. Bu ayda asıl verilmesi gereken, aslı fıtır sadakası olan fitredir. Fitre, ramazan ayında bayram namazı vaktine kadar, fakirlere verilmesi gereken bir sadaka türüdür. Basit ve az olarak görülse de fitre, fakirlerin ve yoksulların, bayramı diğer insanlarla aynı coşku ve atmosferde olmasa bile, önemli ölçüde onların moral dünyalarını yükseltmekte ve bayram coşkusu yaşamalarını sağlamaktadır. Zira verilen fitreler, fakir, yoksul, öksüz ve yetimlerin o küçücük dünyalarında bir canlılık ve neşe meydana getirmektedir.
Ayrıca ramazan ayı, zekátların ve sadakaların verildiği bir aydır. İnsanlar genelde bu ayda daha fazla hayır ve hasenat işlemeye, fakir ve fukarayı düşünmeye çalışırlar. Zaten insan açısından duygu boyutu önemli bir zihin halidir. Gün boyu oruç tutan insan, komşularını, akrabalarını, fakirleri ve yoksulları en çok böyle zamanlarda hatırlar. O nedenle ramazan ayı bir anlamda hayır ayı olarak da düşünülebilir.
Dinde aşırılık var mı?
Dİndekİ aşırılığın makbul olmadığı konusunda Peygamberimizin çok uyarıları var. Hatta bazı kimselerin çok ibadet etmeleriyle Peygamberimize takdim edilmelerinden Peygamberimizin hoşlanmadığı görülüyor. Peygamberimiz, yanında bir kadın otururken Hz. Aişe’nin yanına girdi ve sordu:
Bu kadın kimdir? Hz. Aişe:
Filan kadındır, dedi ve kıldığı nafile namazlarını uzun uzun anlatmaya başladı. Peygamberimiz:
"Uzatmayın, gücünüzün yettiğini yapın. Allah’a yemin ederim ki, siz usanmadıkça Allah usanmaz. (Yani sizin gücünüzü kat kat aşacak şekilde yapacağınız ibadetleri Allah kabul eder; fakat hiçbir zaman işinizi gücünüzü bırakıp, bütün vaktinizi ibadete ayırmanızı istemez.) O’nun en sevdiği ibadet az da olsa devamlı olan ibadettir." buyurdu.
(Buhár, Teheccüd, 18; Müslim, kitabu salati’l-Müsafirine ve Kasriha)
Besmeleyle çıktım yola
Selam verdim sağa sola
A benim ağalarım
Namazınız mübarek ola.İftardan sonra bir tutam
Oruç tutanların iftardan sonra bitkisel çaylardan tüketmek isterseniz faydalarını da bilmek gerekiyor. İşte birkaç örnek:
Melisa, Tansiyonu düşürür. Uyku getirir. Çarpıntı ve sinirlilik gibi şikayetler olduğunda yararlıdır. İdrar söktürücüdür.
Nane Sinir sistemine yararlıdır. Bulantıya da iyi gelir.
Diyet esnasında, sinirlilik ve mide yanmasında çok faydalıdır. Nane özellikle sinir sisteminin ve kalbin dostudur.
Tarçın gaz sökücü ve iştah açıcıdır.
Kekik bol olarak tüketildiğinde düşük tansiyonu normale getirir. Kekik suyunun, şekeri yüksek olan kişilerde, şekeri dengeye getirici etkisi vardır.
Borcun var mı?
Bİr ramazan günü III. Mustafa’nın veziri Koca Ragıp Paşa’nın konağında yapılan sohbet esnasında Ragıp Paşa Şair Haşmet’e hitaben:
’Senin de borcun var mı Haşmet?’ diye sorar ve ondan sonra şu cevabı alır:
Evet efendim, mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş... Ragıp Paşa sorusunun anlaşılmadığını düşünerek şu açıklamayla birlikte tekrarladı sorusunu:
Teravih namazı sünnet bir namaz olarak bilinmektedir. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Faziletine inanarak ve mükáfatını umarak Allah rızası için ramazan gecelerini ibadetle geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." (Buhár, Îmán, 27)
Müfessir kimdir?
SORU: Kuran-ı Kerim’i daha iyi anlayabilmek için ayetlerin anlamlarını ve gerektiğinde yorumlarını da içeren eserlere ne ad verilir.
YANIT: Tefsir adı verilir.
SORU: Tefsir yapan ayetleri tek tek açıklayan, geniş bililer veren din bilginlerine ne ad verilir?
YANIT: Müfessir denir.
SORU: Peki Kur’anı Kerim’i yorumlamadan sadece tercüme eserlere ne ad verilir.
YANIT:
Buna da Meal adı verilir.
SORU: Kur’an-ı Kerim Peygamber Efendimize nerede ve ne zaman nazil olmaya başladı?
YANIT: Ramazan ayında, Mekke yakınlarında Hira Dağı’nda ve 610 yılında nazil olmaya başladı.
"Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun..." (Bakara, 185)