Tesiste zabıta ve polis ekipleri tarafından bulundukları yerlerden alınan 5'i kadın 257 evsizin vatandaş kalıyor. Sağlık kontrolünden geçirilen evsizler, daha sonra spor salonuna yerleştiriliyor. Banyo ve elbise ihtiyaçları karşılanan evsizler, böylece soğuk kış günlerinde sokakta kalmaktan kurtuluyor.
İstanbul'un çeşitli bölgelerinden ve çevre illerden getirilen evsizlere, günde 3 öğün
yemek veriliyor. Hasta olanlar tedavi edilirken, isteyenler de memleketlerine gönderiliyor.
AA ekibi Metin Oktay Spor Tesisleri'ne giderek, evsizlerin hayat hikayelerini dinledi.
Güneş gözlükleri ve akıcı konuşmasıyla evsizler arasında ilk dikkati çeken, bir dönem ünlü sanatçılara da kuaförlük yapan 50 yaşındaki Erkan Sezgiç oldu.
Ankara'da 13-14 yaşlarında dönemin önemli kuaför salonlarında mesleğe atıldığını anlatan Sezgiç, “Zeki Müren, Ajda Pekkan, Emel Sayın İzmir Fuarı'na geldiklerinde veya ben İstanbul'da olduğum zaman bana gelirlerdi. Ünlü olmadan önce İzmir'de Yıldız Tilbe'ye de kuaförlük yaptım. Deli kızım benim, bana çok yardımları olmuştur” dedi.
Sezgiç, Ankara, İzmir ve İstanbul'un isim yapmış otellerinin salonlarında çalıştığını belirterek, “Kendi salonunuzu neden açmadınız?” sorusuna, “Hiç düşünmedim. Tercihimi buralarda çalışmaktan yana kullandım, çünkü ünlülere yakın olmak farklı bir duyguydu” yanıtını verdi.
Zeki Müren'in ölümünün kendisi için dönüm noktası olduğunu ifade eden Sezgiç, Müren'in ölümünden sonra kuaförlük yapmak istemediğini ve bugünkü durumuna düştüğünü anlattı. Sadece sanat dünyasının değil, sanatçılara hizmet eden meslek gruplarının da nankör olduğunu ifade eden Sezgiç, “Gençlik dönemimde bir de evlilik yaptım. İki oğlum var, ama onlarla görüşmek istemiyorum. Onlar da beni aramıyor. Hoş arasalar da sokakta kalan adamın adresi mi olur? Sosyal güvencem yok, anlayacağınız pislik içinde yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Buraya gelmeden önce Taksim Gezi Parkı'nda veya Maçka Parkı'nda yaşayan Sezgiç, dışarıda hayatta kalmanın çok zor olduğunu, madde bağımlıları nedeniyle kendi gibilerin çok sıkıntı yaşadığını anlattı.
Pankreas kanserine bağlı gelişen şeker hastalığı sonucu sağ gözünün hiç görmediğini, sol gözünün ise yüzde 15 gördüğünü söyleyen Sezgiç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının kendisiyle ilgilendiğini, her türlü ihtiyacını karşılandığını dile getirdi.
Sezgiç, “Burası bir oğlun, bir kızın babasına sağlamadığı bir yer. Normalde dışarıda günde bir çorba veya bir kuru ekmek yiyorsunuz, buradaysa 3 öğün hem de 4 çeşit yemek yiyoruz. Normal hayatta kabul görmüyoruz, dışlanıyoruz ama burada insan yerine koyuluyoruz” dedi.
-Eski müteahhit Hünerci 10 yıldır sokaklarda-
Tesisin sakinlerinden Mehmet Hünerci ise hayatı, karıştığı adli olaydan sonra değişenlerden... Bir dönem İstanbul'da müteahhitlik yapan, yüksekokul mezunu Hünerci, 10 yıl hapis yattıktan sonra elindeki birikimini uğradığı gaspla kaybetti.
Hünerci, yaşadıklarını “Yanımda çok yüklü para vardı, Kadıköy'de gasp edildim. Yediğim dayak sonucu 'öldü' diye beni çöp konteynerine atmışlar. 47 gün numune hastanesinde yattım, ardından Baltalimanı Kemik Hastanesi'ne sevk ettiler. Orada da 6 ay tedavi gördüm, ama kolum düzelmedi, sağ tarafım çalışmıyor” sözleriyle anlattı.
Gasp edilen parasını tüm uğraşlara rağmen alamadığını ifade eden Hünerci, aslen Tokat'lı olduğunu, 6 çocuğu bulunduğunu ve 8 yıldır hiç biriyle görüşmediğini söyledi.
Hünerci, yaşadığı olayların ardından son 10 yılı sokaklarda geçirdiğini anlatarak, “Hapse düşmeden önce inşaatlarım vardı. Parası olmayanı adam yerine koymuyorlar. Nereden nereye... 57 yaşımdayım, köyüme geri dönmeyi düşünüyorum” dedi.
Konuşmasında köyüne dönme isteğini sık sık tekrarlayan Hünerci, zabıtaların yardımıyla koruma altına alındığını anlattı, belediye çalışanlarına teşekkür etti.
-Alkol bağımlısı pasta ustası-
Metin Oktay Spor Tesisleri'nde misafir edilenlerden biri de 53 yaşındaki pasta ustası Azmi Aydoğan.
Hayatının kırılma noktasını alkole bağlayan Aydoğan, “Çalıştığım iş yerinin sahibi zengin biriydi, alkol bağımlısıydı. Biz de genç ve cahildik, onlar içince biz de içtik, bağımlı olduk” dedi.
Aydoğan, alkol bağımlılığının mesleğini yapmasına da engel olduğunu, çok defa mesleğini icra etmeyi denediğini ama elde ettiği geliri hep alkole harcadığını ifade ederek, eşiyle yıllardır ayrı olduğunu ama boşanmadığını, 25 ve 26 yaşlarında iki oğlu olduğunu söyledi.
Azmi Aydoğan, hayatını “Sadece sokaklarda kalmıyorum. Bazen bekar odalarında kalıyorum. Oradakilerin durumu daha kötü. Her yaştan insan var orada ve şartlar bazen dışarıdan daha kötü oluyor. Sık sık suyu ve elektriği kesiyorlar. Akrabalarım var, ama alkol bağımlılığım nedeniyle beni evlerinde barındırmıyorlar. Haklılar, tek isteğim bu hastalıktan kurtulabilmek. Eski hayatıma dönemem belki ama en azından şu an ki durumumdan daha iyi şartlarda olurum. Mesleğimi yapamasam da baba ocağına dönüp kendime bakabilirim” sözleriyle özetledi.
Yayıncı: Sibel Ertürk Kurtoğlu
11:44 22/12/12
"