Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2006 20:49
"Bana esin kaynağı olan bilimciler Galile ve Einstein’dır. Galile gözlemin önemini kavrayan ilk bilim adamıydı; Einstein ise en büyüğüydü."
Zamanın Kısa Tarihi’ni ve ardından Zamanın Daha da Kısa Tarihi’ni yazdınız. Sizce öykünün sonu ne olabilir? Evrenden geriye ne kalacak?Bu mizahi bir başlık. Amacım evrenin daha kısa ve daha açık bir tarihini yazmaktı.
Okurlarımızın çoğu hep aynı soruyu soruyor: Evrenin dışında ne var? Big Bang’den önce ne vardı? Bizler de hep aynı yanıtı veriyoruz: Hiçbir şey. Bu da onları tatmin etmiyor. Onları daha memnun edecek bir yanıtınız var mı?(Gülümseme...) Bazı modern teorilerde Evren bir yüzeyin üzerinde, ilave boyutlar içeren bir uzaydadır. Kanımca Big Bang’den önce ne olduğunu sormak kuzey kutbunun kuzeyinde neler olup bittiğini sormaya benzer. Bu henüz tanımlanmış değil.
Kitabınızda defalarca Tanrı’dan söz ediyorsunuz. Tanrı’yla tam olarak neyi kastediyorsunuz?Tanrı sözcüğünü, Einstein’ın doğa yasalarında yaptığı gibi kişisiz bir bağlamda kullanıyorum.
Sizin Evren’in tarihinde hiçbir başlangıç koşulu olmadığı fikrine dayanan kozmolojik modelinizin bir başlangıç, bir "yaratıcı" gerekliliğinden kurtulmanın en iyi yolu olduğuna inanıyor musunuz?Big Bang sırasında Evren çok küçük, çok sıcak ve çok yoğundu. Bu duruma hangi başlangıç koşullarının uygulanması gerektiğini hayal etmek çok zor. Bu sorunu ele almanın yöntemi bir tür uzay boyutundan başka bir şey olmayan hayali zamana gitmek ve Evren’in sınırı olmadığını varsaymaktır. Böylece başlangıç koşullarını arama gerekliliği ortadan kalkar. Normal zamana dönerek, hiçlikten kendiliğinden doğan bir evren bulunur.
Sizce bu model deneysel olarak kanıtlanabilir mi ve de nasıl kanıtlanabilir?"Sınırsız öneri" gözlemlerle uyumlu, şişkin bir evreden geçen bir evren öngörüyor.
Dünya dışında yaşam varsa, bu yaşam bizlerin tanıdığına benzer mi farklı mı?Dünyada zeki bir yaşam var mı?... Şaka bir yana, başka yerde zeki bir yaşam varsa çoktan dünyayı ziyarete gelmiş olurdu.
Bilim adamları arasında size esin kaynağı olan hangileridir ve niçin?Galile ve Einstein. Galile gözlemin önemini kavrayan ilk bilim adamıydı; Einstein ise en büyüğüydü ama iyi olan şu ki, her şeye rağmen kuantum mekaniği gibi birkaç "kör noktası" oldu.
Eğer Galile ve Einstein’la karşılaşsaydınız, onlara ne derdiniz?Galile çağdaş bilimle ilgili her şeyi bilmek isterdi. Sanırım çabuk da öğrenirdi. Einstein’a ise kara delikler hakkında yanıldığını söylerdim.
Halihazırdaki projeleriniz neler?Kara delikler üzerinde çalışıyorum.
Yerçekimiyle kuantum fiziğini kara delik düzeyinde birleştiren S=1/4A denklemini (S, kara deliğin entropisi ve A da yüzölçümü) görmek isteyeceğiniz doğru mu?(Gülümseme...) Şaka yapamam çünkü insanlar beni ciddiye alıyor ama bu gurur duyduğum bir denklem.
Hawking kimdir?1942: Stephen Hawking Oxford’da doğdu; babası tropikal tıp araştırmacısı, annesi de bir doktor kızıydı.
1959: Onun doktor olmasını isteyen babasının hoşuna gitmek için Oxford’da doğal bilimler öğrenimine başlar. Bu arada, hareketlerinde de yavaş yavaş bir bozulma ortaya çıkar.
1963: Nihayet matematik ve teorik fiziğe odaklanmaya başlamışken, doktorlar amyotrofik lateral skleroz tanısı koyar ve iki yıllık ömrü kaldığını söylerler.
1965: Çok zor günler geçirse de ilk eşi Jane sayesinde toparlanmayı başarır; Cambridge Caius College’de araştırmacı olarak çalışmaya başlar. Konuşması bozulmaktadır.
1970: İngiliz Roger Penrose’la "Penrose-Hawking özgünlük teoremi"ni ortaya koyar; buna göre, genel rölativite zorunlu olarak "özgünlükler"i de beraberinde getirmektedir; bir başka deyişle, bu noktalarda yerçekimi uzay ve zamanı o kadar deforme eder ki bunlar tanımlanamaz hale gelir; yani kara delikler ortaya çıkar
1974: Cambridge Üniversitesi’nden uygulamalı matematik ve teorik fizik bölümüne geldikten bir yıl sonra kara deliklerin o kadar da kara olmadıklarını belirler; bunlar ışınım yayıyorlardır. Kariyerinin en önemli bu keşfi ilk kez yerçekimi, kuantum mekaniği ve termodinamiğin bir araya getirilmesini sağlar. Stephen artık ne tek başına
yemek yiyebilmekte ne de yerinden kalkabilmektedir.
1979: Hawking, 1669 ila 1701 yılları arasında Newton’a layık görülen bir konum olan, Cambridge Üniversitesi, matematik bölümünde Lucasian profesörü olur. Bu profesörlük kürsüsü 1663 yılında parlamento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştur. Ünü artık dar bilim çevresinin dışına taşmıştır.
1983: Amerikalı James Hartle’la beraber, sınırsız bir evren hipotezini geliştirir; bu hipoteze göre, ilk başta bir tür açık bir küre olan, zaman ve uzayın boyutlarının iç içe geçtiği bir Evren söz konusudur. Evren’i kimin yarattığı ya da Big Bang’den önce neler olduğu sorusu gereksizdir; Big Bang kürenin güney kutbu olarak tanımlanabilir ve zamanın da bu güney kutbundan uzaklaştıkça uzayın diğer boyutlarından doğmuş olduğu varsayılabilir.
1988: Zamanın Kısa Tarihi’ni yayımlar. Evren’le ilgili bilimsel veriler, zaman içinde yolculuk eden kara delikler hakkında herkesin anlayabileceği bilgiler sunan kitap ilk kez aynı türdeki kitaplardan farklı olarak çok geniş kitlelere ulaşır. Tüm dünyada hemen best - seller olur.
1993: Kendisinin bile beklemediği derecede bir ilgiye karşılaşan Zamanın Kısa Tarihi’nin ardından otobiyografik olduğu kadar bilimsel ya da felsefi konuları da ele alan bir dizi denemeden oluşan Kara Delikler ve Bebek Evrenler’i yayımlar.
2001: Yine büyük bir ilgi gören Ceviz Kabuğundaki Evren başlıklı kitabında, teorik fizikteki yeni gelişmeleri ele alır.
2004: 2003 yılı sonunda zatürree nedeniyle aylarca hastanede kalır. Temmuzda medya önüne çıkıp bilimsel bir bahsi kaybettiğini açıklar: Düşündüğünün aksine, kara deliğe düşen nesnelerle bağlantılı bilgi kaybolmamaktadır. Bu da zaman içindeki ya da başka evrenlere doğru yolculukları mahkum ederken, kuantum mekaniği yasalarını da daha fazla saygı göstermektedir. Stephen ve Fransız öğrencisi Christophe Galfard halen bu fikrin matematiğini göstermeye çalışıyorlar.
2005: Hawking’in yapımı için gerekli fonların bulunmasını sağladığı, Cambridge Üniversitesi’ndeki matematik bölümünün yeni binaları haziran ayında Kraliçe Elizabeth tarafından açıldı. Ekim sonunda ise Zamanın Kısa Tarihi’nin daha basitleştirilmiş bir şekli olan Zamanın Güzel Tarihi yayımlandı.