Güncelleme Tarihi:
Kasabanın adını değiştirirlerse Ankara'dan çok hizmet alacaklarını düşündüler, pişman oldular
Cumhuriyet Türkiyesi'nde kötü bir gelenek oluştu. Türlü çeşitli nedenler ve gerekçelerle yerleşim merkezlerinin isimlerinin değiştirilmesi yoluna gidildi. Yenilendi de ne oldu? O yerleşim merkezinden tarihin izleri silindi! Üstelik yerel tarihin izlerini silerek kurulmaya çalışılan gelecekte de en önemli yönelim, hizmet beklentisi! Daha açık bir deyimle, ‘‘Acaba Ankara'dan daha fazla ne koparabiliriz?’’ yaklaşımı. Mantık bu olunca da ilçelerin, köylerin adını değiştirip, dönemin güçlü devlet adamlarının adını almak mübah görülüyor. Fakat dönemsel rüşvetler sevindirse de devlet adamlarının kalıcı olmadıkları unutuluyor! Tarihin ahı mı tutuyor ne?
Genç çoban, bir kıza gönül verdi. Kız da sevdi onu. Bir gün kıza dedi ki, ‘‘Al çıkınını gel ağıla.’’ Güzel köylü kız hiç düşünmedi, kaptı çıkınını geldi ağıla...
Herkesler hayret etti, güzel kızın bir çobana kaçmasına. O kadar hayret ettiler, o kadar çok konuştular ki, zamanla tüm köylüler bu adı benimsedi, köy ‘‘Çıkınağıl’’ olarak anılır oldu.
Adını, bu kız kaçırma öyküsünden alan köy, 1957'de İrfanlı barajının yapılmasından sonra taşındı. Baraj, köyün yüzünü iyice değiştirdi, tarımın yanısıra balıkçılık başladı. Köy genişleyip, Şereflikoçhisar'a bağlı bir kasaba haline geldi ama ‘‘Çıkınağıl’’ adından şikayet eden çıkmadı...
Ne zaman ki, 12 Eylül oldu ve belediyenin başkatibi Nevzat Yılmaz belediye başkanlığına atandı; o zaman kasabanın adı gündeme geldi. Atanmış başkan Yılmaz, ‘‘Gelin kasabanın adını değiştirelim, böylece Ankara'dan daha fazla hizmet alırız’’ dedi. Belediye yöneticileri ikna oldu, ahali de itiraz etmedi. İçişleri Bakanlığı'na başvurup, ‘‘Evren kasabası’’ adını aldılar. Büyük bir şevkle, kasabanın girişine yazdılar;
‘‘Evren kasabasına hoşgeldiniz.’’
GİDEREK YÜK OLDU
Koca tabelayı gören Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in, devletin tüm imkanlarını kasabaya yağdıracağını sanıyorlardı. Hiç de öyle olmadı, Evren, kasabayı şöyle bir gezdi, gitti. Ne bir yardım getirdi, ne bir vaatte bulundu! Evren'den bekledikleri ‘‘rüşveti’’ koparamayan Evrenliler, hayal kırıklığına uğradılar. Evren adı hiçbir yerde bekledikleri etkiyi yapmadı, umduklarını bulamadılar.
12 Eylül dönemi bitince Evren adı kasabanın üzerinde iyice yük oldu. Üstelik bir de mektuplar kayboluyor, yanlışlıkla Çorum'a gidiyordu. Çünkü Çorum'un Boğazkale ilçesinde bir Evren kasabası daha vardı; postacılar Çorum'daki Evrenliler ile Ankara'daki Evrenlilerin mektuplarını hep birbirine karıştırıyorlardı.
Ankara'daki Evren'in, ANAP döneminde ilçe olması da durumu düzeltemedi; postadaki karışıklık sürüp gitti...
ALINA SÜRÜLEN LEKE
Evren'in ilçe olduğu 1991'de Belediye Başkanı Mithat Keskin ANAP'lıydı. Keskin, kasabanın ilçe olmasından sonra atağa kalktı. Önce ilçenin imarını tamamladı, baraj gölü kıyısına küçük bir otel yaptırdı. İlçenin kerevit-balık-yelkenli ve baraj dörtlüsünden oluşan amblemine uygun bir balık festivali düzenlemeyi planladı. Fakat festivali gerçekleştirmeye ilçenin olanakları yetmedi. Keskin, 1994'te başkanlığı kaybetti, yeni gelen başkan da festival projesini askıya aldı.
Keskin, 18 Nisan seçimlerinde bir kez daha belediye başkanı seçildi. Bu kez ANAP'lı değil, MHP'liydi. Evren'in MHP'li ilk belediye başkanı olan Keskin, ilçeyi bıraktığından daha geri bir noktada buldu. Baraj kıyısındaki otel ilgi görmemiş, bakımsızlıktan çürümüştü. Daha kötüsü İrfanlı barajında artık eskisi kadar kerevit ve balık çıkmıyordu.
Başkan tam bir çıkış yolu ararken ilçede üzücü bir olay meydana geldi. İki çoban bir gece ilkokulu basıp iki kadın öğretmene tecavüz ettiler. Çobanlar yakalanıp yargıya teslim edildi ama Evrenliler, bu olayı ‘‘alınlarına sürülen bir leke’’ olarak kabul ettiler...
İşte o zaman akıllarına ‘‘Evren’’ adından kurtulup, yeniden eski isimlerine ‘‘Çıkınağıl’’a dönmek geldi. Hem kendilerine bir faydası olmayan bir yükten kurtulacaklardı böylece; hem de tecavüzün kötü izlerini sileceklerdi! İki çobanın yaptığını unutmak için, bir çobanın kız kaçırma hikayesinden kaynaklanan eski isme döneceklerdi!
BU LEKEYİ SİLELİM
Bu formülün bayraktarlığını yapanlardan biri Başkan Mithat Keskin. ‘‘Üzgünüz, alnımıza bir leke geldi. Yukarıdaki yetkililer bize yardımcı olursa değiştirmeyi düşünüyoruz’’ dedi, anlattı:
‘‘İnsanlar da değişmesini istiyor. Bizim için üzücü bir hareket oldu. Bizim burada böyle bir durum köyümüz kuruldu kurulalı olmadı. 50 yıldır ben hiç görmedim, daha önce babalarım da böyle bir durumun olmadığından bahsederlerdi. Bu olayı yapan da buranın insanları değil, yabancı. Biz bunlara ev verdik, kucak açtık. Memleketin alnına bu lekeyi çaldılar gittiler. Biz de bu amaçla bu ilçenin ismini böylelikle değiştirip, bir nebze de olsa alnımızdaki lekeyi silme taraftarıyız.’’
ZATEN BİR FAYDASINI GÖRMEDİK
Keskin, isim değişikliği istemelerinin tek nedeninin tecavüz olayı olmadığını da vurguladı: ‘‘Zaten Evren isminin faydasını göremedik. Arkadaşlarımız hizmet açısından düşünmüşler, ‘Biz bu ismi verirsek buraya hizmet getiririz, memleketin menfaati olur' diye bu şekle girmişler fakat hizmet de görmedik. Zararını gördük. Postacılar Evren'in nerede olduğunu da bilmiyorlar. Bakanlıklarda memurlar bile Çıkınağıl olarak biliyorlar. Biz dünya kuruldu kurulalı, köyümüz kuruldu kurulalı Çıkınağıl olarak biliriz. Çıkınağıl isminden memnunduk biz. İçişleri Bakanlığı'na başvurup eski ismini istemeyi düşünüyoruz.’’
Evren adını kendilerine yakıştıramayanların sayısı epeyce yüksek olsa gerek ki, ilçenin girişindeki tabelayı yenilemek kimsenin içinden gelmiyor! Tabeladaki ‘‘Evren ilçesine’’ yazısı silinmiş, sadece ‘‘Hoşgeldiniz’’ tarafı okunur durumda.
O ‘‘Hoşgeldiniz’’ de tabelayı kaplayan pas ve lekeler sayesinde mahçup bir havaya bürünmüş...
Genç çoban, bir kıza gönül verdi. Kız da sevdi onu. Bir gün kıza dedi ki, ‘‘Al çıkınını gel ağıla.’’ Güzel köylü kız, kaptı çıkınını geldi ağıla... Herkes güzel kızın bir çobana kaçmasını o kadar konuştu ki zamanla köyün adı ‘‘Çıkınağıl’’ olarak anılır oldu. Ne zaman ki 12 Eylül oldu kasabanın adı gündeme geldi. Atanmış Başkan Yılmaz, ‘‘Gelin kasabanın adını değiştirelim, böylece Ankara'dan daha fazla hizmet alırız’’ dedi ve oldu kasabanın adı Evren...
Çorum’daki Evren mağdurları
12 Eylül rüzgarlarından etkilenip, ‘‘Evren’’ adını alan yerleşim merkezlerinden biri de Çorum'da. Boğazkale ilçesine bağlı 2300 nüfuslu Evren kasabasının eski adı, Yekbaf'dı. Bu isim, köyü kuranlardan birinin ayağının topal olmasından kaynaklanıyordu; tek basan anlamına gelen sözcükler zamanla ‘‘Yekbaf’’ haline dönüşmüştü.
Adının değiştirilmesinden sonra köyü ziyaret eden dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren de ‘‘Yekbaf yani tekbas’’ diyerek, eski ismin garipliğini vurguladı. Yekbaflılar, Evren'in sözlerini mutlulukla ve biraz da umutla dinlediler ama zamanla yaşadıkları tüm umutlarını kırdı. Evren adının yararını göremediler. 1990 sonrasında köyün kasaba haline gelmesinden sonra da durum fazla farklı olmadı. Bunun üzerine belediye başkanı, Evren adını değiştirip Yekbaf'a dönmek için girişimde bulundu ancak İl Genel Meclisi bu isteği reddetti.
FP'den seçilen yeni belediye başkanı Musa Tök ise kasabanın adını değiştirmekten umudunu kesti. İl Genel Meclisi'nin yine engelleyeceğini bildiği için olsa gerek, Evren adının Kenan Evren ile ilişkisini görmezden gelmeyi yeğledi:
‘‘Kenan Evren'in adı olarak değil de mana itibarıyla güzel şeyler içeriyor Evren. Kenan Evren ile bir ilişkisi yok artık. O isim verilmiş Evren olarak devam ediyor, ben o açıdan bakıyorum.’’
Tök, kasabanın adının Evren olmasından sonra beklediklerini bulamamaktan yakındı, burukluğunu dile getirdi:
‘‘Madem bir paşamızın ismi verilmiş, onun şanına layık biçimde hizmet gelmeliydi. Buraya hiçbir hizmet olmadı. Evren de bir yardımda bulunmadı. Bir paşamızın isminin verilip de buranın hiçbirşeyden istifade edememesine üzülüyorum.’’
Tök, Marmaris'e giderek Kenan Evren'i ziyaret etmeyi düşündüklerini söyledi. ‘‘Kenan Paşa'yı belediye meclisi üyelerimizle birlikte ziyaret edelim, ‘Adının bir faydasını görmedik' deyip durumdan haberdar edelim diye düşünüyoruz.’’