OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 28, 2005 00:00
Bazı televizyon kanallarında yayınlanan gelin- kaynana programlarının çocukların ve gençlerin psikolojik gelişimini olumsuz etkilediği gerekçesiyle TBMM Dilekçe Komisyonu’nda tartışıldı.  Bazı televizyon kanallarında yayınlanan programların Türk aile yapısını, çocukların ve gençlerin psikolojik gelişimini olumsuz etkilediği ve ilgili idare makamları tarafından bu programların yayınının engellenmesine yönelik gerekli önlemlerin alınmadığı iddialarını içeren dilekçeleri ele alan TBMM Dilekçe Komisyonu’nda, gelin-kaynana ve mafya programları tartışıldı.Komisyon Başkanı Yahya Akman, konunun Türkiye’de ve yurt dışında yaşayan ve Türkçe bilen herkesi istisnasız ilgilendiren bir konu olduğuna işaret ederken, ilgili komisyona çok sayıda başvurunun geldiğine işaret etti. Akman, bu tür programların Türk aile yapısına zarar verdiği, çocukların ve gençlerin gelişimini olumsuz etkilediği, şiddet, sigara kullanımı, küfür ve argo kullanımı gibi etkilerinin olduğu yoluda şikayetler olduğunu dile getirdi.RTÜK’ÜN ELİ KOLU BAĞLIRTÜK Başkanı Fatih karaca, 2005 yılının başından itibaren artan aile eksenli yarışma programları ile ilgili kamuoyundan çok olumsuz tepkiler aldıklarını ve kendilerine pek çok başvuru olduğunu dile getirdi. Bu tepkiler üzerine ilgili yayın kuruluşları ile yaptıkları toplantıda, TV kuruluşlarının şikayetlere katılmakla birlikte, programların çok reyting aldığını ve kısa vadede bu programlardan vazgeçmelerinin mümkün olmadğını bildirdiklerini anlatan Karaca, gelinen süreçte bu tür programlar yapan üç ulusal kanaldan ikisinin bu yayınlardan vazgeçtiğini, sadece bir tanesinin bu yayınlara devam ettiğini aktardı.RTÜK’ün bu tür programlara uyguladığı müeyyidelerin caydırıcı olmadığından şikayetçi olan Karaca, müeyyidelerin hukuki sürecin ağır işlemesi nedeniyle uygulanamadığından yakındı. Karaca, üst kurulun bu programlarla ilgili bir şey yapamadığını adeta elinin kolunun bağlı olduğunu yinelerken, müeyyidelerin, yaptırımların caydırıcı olabilmesi için bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu söyledi. Karaca, AB sürecindeki Türkiye’de ekran karartmaya, mikrofon susturmaya karşı olduklarını vurgularken, hukuki sürece takılan program durdurma cezası yerine, önce uyarı ardından da para cezasını savunduklarını söyledi.TV’LER AİLEYE ALTERNATİFToplantıya katılan Aile Araştırma Genel Müdürü Nesrin Avşar, yaptıkları bir araştırmada, Türkiye’de çocukların sadece yüzde 4’ünün ailelerinin gözetiminde televizyon izlediği, televizyonların aileye güçlü bir alternatif olduğunu sonucunun ortaya çıktığını vurguladı. Avşar, kurum olarak bu konuda çok hassas olduklarını ancakyaptırım güçlerinin bulunmadığını söyledi.EROİN DE İYİ PARA GETİRİYOR AMA...AKP Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu, yayın kuruluşlarının yasada yer alan yayın ilkelerine uyması durumunda bu tür şikayetlerin olmayacağına işaret etti. Yayıncıların bu tür programlarla ilgili "iyi reyting getiriyor" şeklindeki savunmalarını da eleştiren Göksu, eroin ve esrar nasıl toplumu zehirliyorsa, bu programlar da Türk aile yapısına dinamit koyuyor. Eroin ve esrar da iyi para getiriyor ama devlet yasak koymuş" diye konuştu.ODUN KESER GİBİ ADAM KESİYORLARAKP Bursa Milletvekili Abdülmecit Alp, özel bir televizyon kanalında yayınlanan "Kurtlar Vadisi" adlı diziden örnekler vererek, "Bir bölümde Testere Necmi diye biri geldi, bir odun gibi dizdi adamları ve kesti. Ertesi gün bakıyorsunuz bir ceza yok. Öbür hafta kılıcı soktu göbeğinden arkadan çıktı, gene hiç bir ceza yok. Başka bir programda kadın ellerini kaldırarak, boynuz gibi yaparak "siz şunu şunu yapıyorsunuz’ diyor, hiç bir ceza gelmiyor" diye konuştu.ÇOCUKLAR VE AİLELER KÜLTÜR ŞOKU YAŞIYORHacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ferhunde Öktem ise şiddet ve cinsellik açısından bakıldığında televizyonların insan üzerindeki en önemli etkisinin duyarsızlaşma olduğunu vurguladı. Televizyonların ikinci etkisinin güven yitimi olduğuna işaret eden Öktem, evinde anne ve babasını çaresiz gören çocuk ve gençelerin, mafya ve televole kahramlarının yaşantısını gördüğünde, ait olma duygusunun çok ciddi şekilde örselendiğine işaret etti. Televizyonların bir diğer etkisinin özdeşim olduğunu dile getiren Öktem, "Çocuk ana okulu çağından itibaren önce anne ve babaya öykünüyor, daha sonra öğretmenine öykünüyor, giderek televizyon kahramanları özdeşim nesnesi oluyor. Sadece çocuklar değil, yetişkinler de özdeşim kuruyor" dedi. Mafya dizileri nedeniyle çocuk ve gençlerde sorun çözmenin daha çok şiddete dayalı olduğunun gözlemlendiğini anlatan Öktem, mesela Kurtlar Vadisi adlı dizide çocukların iyi mafya-kötü mafya arasında
seçim yapma zorunluluğunda bırakıldığını söyledi. Öktem, yüzde 10’luk bir kesimin yaşantısının yüzde 90’ın yaşantısı gibi televizyonlarda sergilenmesinin aileler ve çocuklarda bir kültür şoku yaşanmasına neden olduğunu dile getirirken, bu durumun insanlarda çaresizlik duygusunun yerleşmesine neden olduğunu vurguladı. Öktem, çocukların en çok televizyon izledikleri saatlerde yayınlanan programların yüzde 33’ünün şiddet içerdiğine işaret etti.EĞİTİM PROGRAMLARI YAYINLANSINAKP Sinop Milletvekili Cahit Can, söz konusu programlarla ilgili üç ayda 23 bin dilekçe geldiğine işaret ederken, "Demek ki ortada vahim bir durum var" dedi. Ekrar karartmaya herkesin karşı olduğunu anımsatan Can, ekran karartma yerine televizçyon kuruluşlarının eğitim programı yayınlama zorunda bırakılmalarını istedi.MEDYAYI HİZAYA GETİRMELİYİZCHP Trabzon Milletvekili Şevket Arz, televizyonlar reyting alacak, reklam gelirlerinden para kazanacak diye ulusal değerlerden, örf, adet, geleneklerden vazgeçildiğini kaydederken, "Medya patronları ticaret yapıyorsa, özelleştirmeden
aslan payını alıyorsa, siyaseti yönlendiriyorsa, biz medyayı denetleyemeyiz" dedi. Arz, "Türkiye’de medyayı hizaya getirmediÄŸimiz sürece sorunlar devam edecektir" diye konuÅŸtu.SEMRA HANIM YARATILMIÅž DEĞİL, GERÇEKShow TV Genel Müdürü Saner Ayar ise tartışılmakta olan programları savundu. Sonuçta televizyonların birer ticari kuruluÅŸ olduÄŸunu dile getiren Ayar, bahsedilen programların tüm programlar içindeki oranının yüzde 7 olduÄŸunu söyledi. Reyting tartışmalarına da deÄŸinen Ayar, "Bu bizim iÅŸimizin gerçeÄŸi, doÄŸası" diye konuÅŸtu. Ayar, Semra Hanım, Ata gibi karakterlerin yaratılmış karakterler olmadığını dile getirirken, "Bunlar gerçektir. Bu kiÅŸiler halkın içinden seçilen kiÅŸilerdir. Bugün Türkiye’de kaç kaynana gelinine hakaret ediyor" diye konuÅŸtu."ÅžU AN EVLERÄ°MÄ°ZDEN LAÄžIM AKIYOR"TGRT’yi temsilen komisyona gelen Murat OdabaÅŸ ise söz konusu programları yabancı bir sözden örnek vererek eleÅŸtirdi. "Su akar Türk bakar" diye bir söz bulunduÄŸunu dile getiren OdabaÅŸ, "Åžu an evlerimizde lağım akıyor, etrafa pis kokular saçılıyor, Türk bakıyor" dedi.SUÇLU AGBTRT Televizyon Daire BaÅŸkanı KürÅŸat Özkök ise televizyonlarda bir kirlilik varsa bunun sorumlusunun AGB olduÄŸunu savundu. Türkiye’deki 18 milyon 188 bin 132 konuttan sadece 2 bininde AGB tarafından ölçüm yapıldığını dile getiren Özkök, Türkiye’deki reklam pastasının AGB’nin ölçümlerine göre dağıtıldığını aktardı. Özkök, bu yüzden televizyon kuruluÅŸlarının AGB’nin sıralamasında üst sıralarda yer almak için çaba sarf ettiÄŸini dile getirirken, bu ölçümlerin RTÃœK tarafından yapılmasını istedi.Bunun üzerine RTÃœK BaÅŸkanı Fatih Karaca, yapılacak yasal bir düzenlemeyle RTÃœK’ün bu görevi üstlenebileceÄŸini söyledi. Â
button