Güncelleme Tarihi:
Bölgedeki muhabirler, bir yandan yangın söndürme çalışmalarını izleyip, görüntü ve haber toplarken, bir yandan da evleri, tarlaları yanan insanların gözyaşlarına tanık oluyorlar. Vatandaşlar, dertlerini gazetecilere, kameralara anlatarak, duygularını ifade etmeye çalışıyorlar.
KENDİSİNİ ŞANSLI SAYIYOR
Karataş Köyü Macarlar Mahallesi'nde oturan ve sadece ahırı yandığı için kendisini şanslılar arasında kabul eden Gülizar Yılmaz, mahalle halkının yarısının oturacak evlerinin kalmadığını, büyük ve küçükbaş hayvanlarının telef olduğunu söyledi.
Ahırının yanmasına rağmen hayvanlarının kurtarıldığını belirten Yılmaz, “Tek geçim kaynağımız olan hayvanlarımızı alevlerden zarar görmeyen Humkallar Mahallesi'ndeki akrabamın ahırına götürdük” diye konuştu.
Ahırını söndürme çalışmaları sırasında, eşi Şaban Yılmaz, oğulları Mustafa ve Gökhan Yılmaz ile damadı Osman Çıtak'ın dumandan etkilendiğini söyleyen Gülizar Yılmaz, “Onları hastaneye kaldırmıştık. Ama şimdi durumları iyi. Serik'te bir akrabamızın evinde kalıyorlar” dedi.
“KENDİ ÇABALARIMIZLA KURTARDIK”
Macar Mahallesi sakinlerinden Abdi Şimşek de, yangın söndürme çalışmaları sırasında ekiplerin kendilerine hiç yardımcı olmadığından şikayetçi oldu.
Ekiplerin, köylerinin yanmasına göz yumduğunu iddia eden Şimşek, “Burada kurtarılan her ne varsa, hepsi de kendi çabalarımızla oldu. Bir de sularımız kesikti. Kuyulardan su çekerek, alevleri söndürmeye çalıştık” dedi.
Şimşek, köylünün hasadını yaptığı buğdayı, mutfağındaki gıda malzemelerini bile kurtaramadığını belirterek, “Bundan sonra ne yapacağız bilmiyorum” diye konuştu.
Köydeki pek çok kişinin sadece üzerlerindeki kıyafetlerle kaldığını söyleyen Nail Temiz de, söndürme çalışmaları sırasında orman ekiplerinin ilgisiz kaldığını savunarak, “Orman işletmesinden şikayetçiyim. Bakan'dan da şikayetçiyim. Burada bir iki ev değil, bütün bir köy yandı. Ama hala hiç kimse durumun farkında değil” dedi.
YALNIZCA BİR İNEK KURTARABİLDİ
Evinin ve ahırının tamamen yandığını söyleyen Ayşe Çoban ise sadece bir tek ineğini kurtarabildiğini anlattı.
Geceyi kayınvalidesinin evinde geçirdiğini, ancak bundan sonra ne yapacağını bilmediğini söyleyen Çoban, alevler arasında yaşadıklarını da göz yaşları içinde anlattı. Çoban, “Kimse bize yardım etmedi. Herkes kendi çabasıyla bir şeylerini kurtarmaya çalıştı. Benim de geriye bir tek ineğim kaldı. Ne evim var, ne mutfağım, ne yatağım, ne giyeceğim...” diye gözyaşı döktü.
Köyde yaşayan babasının evi yandığı için Serik'ten Karataş Köyü'ne geldiğini anlatan Ahmet Şimşek de kendilerine şu ana kadar hiçbir sosyal yardım yapılmadığını öne sürdü. En büyük zararın Karataş Köyü'nde yaşandığını, ancak hiçbir yetkilinin gelmediğini vurgulayan Şimşek, “Babamın ahırı, evi yandı. Köydeki pek çok insan gibi şimdi o da perişan durumda. Yangının üzerinden 3 gün geçmesine rağmen, köye yetkililer gelmedi” iddiasında bulundu.
GELİNLİK KIZIN ÇEYİZİ YANDI
Manavgat Taşağıl Beldesine bağlı Kaymaz Mahallesi, Alibozlar mevkisindeki evinin bazı bölümlerini, ahırını, bahçesini kaybeden, tavukları telef olan parkinson hastası Ali Boz Yılmaz da gece boyu söndürme ekiplerinin gelmesini beklediklerini, ancak kimsenin gelmediğini belirtti.
Sabaha kadar hiç uyumadığını söyleyen eşi Ayşe Yılmaz da kızlarının çeyizlerinin bile yandığını söyledi. Yılmaz, “Ben o çeyizleri ne emeklerle hazırladım. Ama evimle birlikte onlar da bir gece de bitti. Yine de çocuklarımı, kocamı kurtardım. Buna da şükürler olsun” dedi.
KAYBOLAN İKİ KİŞİ
Bu arada, Karataş köyünde 3 gündür haber alınamayan Ali Deniz ile Osman Kahya'yı arama çalışmaları jandarma ekiplerince sürdürülüyor.
Jandarma ile amcası Osman Kahya'yı arayan Ahmet Kahya şunları söyledi:
“Yangının ilk günü amcam evi boşaltıp köyden ayrılmış. Tam köyün çıkışında bir şey unuttuğunu söyleyerek eve dönmüş. İlk gece yangın sırasında köylüler onu eve girerken görmüşler. Kendisinden bir daha haber alamadık.”