Güncelleme Tarihi:
GÜNGÖREN BOMBACILARINA LİNÇ GİRİŞİMİ / Video
ÖLENLERİN YAKINLARI BÖYLE TEPKİ GÖSTERDİ
İşte patlama anı / VİDEO
Yabancı ajanslar patlamayı bu fotoğraflarla dünyaya geçti
Tutuklu bulundukları Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevi'nden Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne getirilen ve aralarında haklarında 18'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları istenen Hüseyin Türeli ile Nusret Tebiş'in de bulunduğu 8 tutuklu sanık, cezaevi aracından indirilerek adliye nezarethanesine götürülmek istendi.
Bu sırada adliye bahçesinde toplanan ve aralarında Güngören'de öldürülen ya da yaralananların yakınlarının olduğu bazı kişiler, polis barikatını aşarak jandarmanın adliyeye götürdüğü sanıklara saldırmak istedi. Adliye bahçesinde önlem alan çevik kuvvet ekiplerince engellenen mağdur ve ölenlerin yakınlarından bazıları, “Ne istediniz onlardan?”, “Tek bir oğlum vardı, onu da alıp götürdüler”, “Evladınız yok mu sizin, ne istedniz evladımdan” diye bağırdı.
Polislerce bariyer dışına çıkarılan bu kişiler, basın mensuplarına da tepki gösterdi. Gruptan bazı kişilerin baygınlık geçirdiği ve ağladığı görüldü.
Bu sırada, polislerden biri de saldırıda hayatını kaybeden Furkan Şentürk'ün babası Mustafa Şentürk'e sarılarak teselli etmeye çalıştı.
Adliye binasına alınan sanıklardan biri “Güngören saldırılarıyla alakamız yok. Bize yapılan komplodur” diye bağırdı.
SANIKLARIN YARGILANMASINA BAŞLANDI
Güngören'de 17 kişi ve bir doğmamış bebeğin ölümü, 154 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı saldırıya ilişkin 8'i tutuklu 9 sanığın yargılanmasına başlandı.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Hüseyin Türeli, Nusret Tebiş, Ziya Kiraç, Abdurrahman Oral, Şerafettin Kara, Cevat Aydın, Aydın Ağlar ve Mehmet Salih Yanak ile tutuksuz sanık Şaban Güneş katıldı.
Duruşmada sorgusu yapılan tutuklu sanıklardan Hüseyin Türeli, gözaltına alındıktan sonra emniyette “psikolojik baskı uygulandığı” için susma hakkını kullandığını ileri sürdü.
Tutanakların kendisine okumadan imzalattırıldığını iddia eden Türeli, olay gününü nasıl geçirdiğini ise şöyle anlattı:
“Olay günü öğlene kadar evde uyudum. Öğleden sonra ağabeyimin kayınbiraderini havalimanına götürdüm. Götürmesem pikniğe gidecektim. Yolda giderken amcamın oğlunu yanımıza aldık. Uçak saatine kadar birlikteydik. Onu saat 18.00'de havaalanına bıraktıktan sonra ayrılıp kahveye gittim. Saat 20.30'da eve döndüm. Aile bireylerimin hepsi evdeydi. Saat 22.30 gibi böyle bir olay olduğunu bizimkiler televizyondan izledikleri için bana söylediler. Ben duymamıştım. Olayı bu şekilde evdeyken haber aldım.”
Gece saat 23.00 sıralarında ağabeyi Mehmet Mirza Türeli'nin, Batman'dan kendisini telefonla arayarak, “Böyle bir olay var, haberin var mı?” diye sorduğunu ve bu konuşmanın bile dosyaya delil olarak konulduğunu aktaran Türeli, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
OLAYI KINADI
Diğer sanık Nusret Tebiş de “Alçakça yapılan olayı nefretle kınıyorum. Bu olayı üstümüze atılanlar utansın. Olayla uzaktan yakından alakam yok” diyerek, bir şahısla birlikte fotoğrafının çekildiğini, hatta emniyete de bu fotoğraflarının verildiğini ve bu fotoğrafı gözaltına alınmadan önce polislerin evinde kendisine gösterdiğini öne sürdü.
Tebiş, polislere bu kişiyi tanımadığını ve fotomontaj olduğunu söylediğini aktararak, gözaltında bulunduğu sırada bir polisin “Bu fotoğrafın 25 Mayısta çekildiğini söylediğini, oysa fotoğrafın 31 Mayısta emniyetin elinde olduğunu, bunun çelişki teşkil ettiğini” savundu.
Nusret Tebiş, fotoğraftaki şahısı kesinlikte tanımadığını ve kim olduğunun su yüzüne çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Güngören'deki olay olduğu zaman “Tokatlı Ahmet” diye tanıdığı bir kişinin evinde kartonpiyer işi yaptığını anlatan Tebiş, şunları söyledi:
“İşimi bitirdikten sonra saat 19.00 ile 22.00 arasında ayrıldık. Oradan Esenyurt Devlet Hastanesi önünde indim. Orada MOBESE kameraları varsa, evime gittiğim de görülecektir. Evime yaya olarak gittim. Eve gittiğimde de Hilmi Şahin'den çağrı gelmişti. Onu aradım, İkitelli'de olduğunu söyledi. Bana para getirecekti. Ancak Güngören'de büyük bir patlama olduğunu ve bu nedenle trafiğin yoğun olduğunu söyledi. Ben de telefonda küfrederek, 'Bu alçak namussuz kimdir' diye söyledim. Ben bu olayı bu şekilde duydum. Bu nedenle olayla hiçbir alakam yoktur. Ben evli bir insanım. Asla insanlara zarar vermem. Beraat ve tahliyemi talep ediyorum.”
Irak'a vatandaş olarak seyahat hakkını kullandığı için gittiğini ve alçı işi yaptığı için telefonunun tanımadığı birçok insanın telefonunda kayıtlı olduğunu öne süren Tebiş, kimin kendisini aradığını çok fazla bilmediğini söyledi. Nusret Tebiş, polisin ön yargılı olduğunu, bu nedenle emniyette susma hakkını kullandığını, birçok tutanağı da okumadan imzaladığını öne sürdü.
GÖZALTINDA UYUŞTURUCU KRİZİ
Tutuklu sanıklardan Şerafettin Kara da inşaat işçisi olduğunu ve hiçbir örgüte üye olmadığını belirterek, uyuşturucu kullandığını, gözaltında olduğunda da uyuşturucu krizine girdiğini ve bu nedenle önceki ifadelerinin hiçbirini kabul etmediğini söyledi.
Kara, “Uyuşturucu aldığım zaman evde sızmıştım. Polisin geldiğini duymadım. Evde buldukları eroini, eroin olduğuna inanmak için masaya döküp bana içirttiler. 3 gün nezarette kaldım. Beni 3. gün AMATEM'e götürdüler. Orada ilaç verdiler. İlaç aldıktan sonra mahkemeye çıkarıldım, ama ne söylediğimi hatırlamıyorum” dedi.
Kara, şimdi de uyuşturucu yoksunluğu çektiğini, ancak eskisine oranla iyi olduğunu belirterek, tahliye ve beraatını istedi.
Sanık Aydın Ağlar da “Güngören'deki olayı nefretle kınıyorum. Benim hiçbir örgütle hiç bir alakam yok” diyerek, tutuklanmasını polislerin kendisine ait olmayan ifadeleri okumadan imzalatmasına bağladığını ve polise verdiği normal ifadelerin hiçbirinin iddianamede geçmediğini öne sürdü.
Kendisi ve ailesinden birine ait sabıkaları olmadığını ve üzerine atılan suçları kabul etmediğini belirten Ağlar, beraat ve tahliyesini istedi.
Duruşmaya, diğer sanıkların sorgularıyla devam ediliyor.