Güncelleme Tarihi:
Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü’nün hazırladığı jeoloji haritası.
Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü'nün hazırladığı jeoloji haritasına göre, İstanbul'un zemini neredeyse her semtte farklı özellikler sergiliyor. Harita, şehrin hangi bölgelerinin depreme daha dayanıklı olduğunu da gösteriyor. Jeoloji haritasının önemli sonuçlarından biri Avrupa yakasının Anadolu yakasına göre hem yapılaşma hem de deprem açısından daha zayıf olması. Bunun dışında haritada Çavuşbaşı bölgesi depreme karşı en sağlam zemin olarak görülüyor.
Binanın bulunduğu zeminin sağlamlığı depremde bir avantaj. Ancak burada iki noktaya dikkat etmek gerekiyor. Birinci olarak, zemin ne kadar sağlam olursa olsun, inşaat kalitesine dikkat edilmemiş ve proje doğru uygulanmamışsa binanın ayakta kalması mümkün değil. İkinci önemli nokta ise, zemin etüdü. Çünkü en sağlam görünen zeminin bile birtakım sakıncalı bölgeleri olabiliyor. Zemin etüdü yapılmadan rastgele gerçekleştirilmiş binalar bu sorunlu bölgelere denk geldiğinde bina depremde yine büyük zarar görüyor.
İnsanlığın artık bataklığa bile bina yapabildiğini gözden kaçırmamak gerek. Dolayısıyla zeminin sağlam olması tek başına bir anlam taşımıyor. Uzmanlara göre önemli olan zemin etüdüyle bina yapılacak araziyi tanımak, sorunlarını tespit etmek ve buna uygun inşaat projesi geliştirmek. Daha da önemlisi uygulanan projeyi denetlemek.
1- Alüvyon: Yapılaşma için sakıncalı ve depreme dayanıklı değil. Genel olarak taşıma kapasitesi çok düşük. Ama Beykoz ve Riva civarında alüvyon zemin sıkışarak katılaştığı için bir ya da iki katlı bina yapılabilir.
2- Kuşdili formasyonu: Taşıma kapasitesi zayıf ama önlem alınarak bina yapılabilir. Ataköy'ün bulunduğu yer bu zemine sahip. Ataköy'ün altında genç yani halen faaliyette olan faylar da var. Bu tehlikeyi daha da arttırıyor.
3- Alüvyon yelpazeleri: Depreme dayanıklılığı zayıf. Yüksek katlı ve yoğun yapılaşma için sakıncalı. Ancak düşük katlı binalar yapılabilir. Sultanbeyli bu zemine sahip.
4- Bakırköy formasyonu: İyi zemin olarak kabul ediliyor. Yapılaşmaya müsait ama zeminde lokal sorunlar olabiliyor. Bina sorunlu bölgeye denk gelmişse depreme dayanıklılığı çok azalıyor.
5- Güngören formasyonu: Depreme karşı zayıf. Yapılaşma için kötü bir zemin. Zemin, 14-15 derecelik bir eğim kazandığında heyelan meydana gelebiliyor.
6- Çukurçeşme formasyonu: Taşıma kapasitesi iyi. Bina yapılabilir. Ama kötü bir huyu var. Yamaç olan bölgelerde su tutuyor ve bu yüzden akışkanlık kazanıyor. Yani heyelan yapıyor. Eğimli bölgelerde tehlikeli. Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri arasında görülüyor.
7- Gürpınar, Karaburun ve Ceylan formasyonları: Üçüde aynı özellikleri gösteriyor. Depreme dayanıklı değiller. Avrupa yakasının büyük bir bölümünde bu üç zemin türü var. Üç zemin de binaların depremde daha çok hasar görmesine neden oluyor.
8- Soğucak formasyonu: Sağlam zemin olarak nitelendiriliyor. Taşıma kapasitesi yüksek. Depreme dayanıklı. En önemli kusuru suyun asitik özelliğinden etkilenerek erimesi ve yeraltında mağaralar oluşması. Mağara yüzeye yakın olduğunda tehlikeli oluyor. Küçükçekmece ve kuzeyi ile Sazlıbosna civarında görülüyor.
9- Hamamdere formasyonu: Genel olarak Soğucak formasyonuyla aynı özellikleri gösteriyor ama taşıma kapasitesi daha az.
10- Sarıyer formasyonu: Volkanik kayalardan oluşuyor. Yapılaşmaya müsait. Depreme dayanıklı. Ama bu zeminde de ayrışmış yani depreme karşı zayıflamış bölgeler olabiliyor. Bina bu bölgeye denk gelirse taşıma kapasitesi düşük olduğu ve heyelan yaptığı için tehlikeli.
11- Kutluca, Hereke, Tepecik, Erikli, Kapaklı, Kocatarla formasyonları ve Tavşantepe Kuvarslı diyoriti: Aynı özellikleri gösteriyorlar. Taşıma kapasiteleri yüksek olduğu için yapılaşmaya uygunlar. Depreme dayanıklılar. Kusurları ise, yer yer erimeyle oluşmuş boşluklarının olması. Gebze ve İzmit'e yakın bölgelerde görülüyor.
12- Çavuşbaşı giyandoriti: Mağmanın yüzeye çıkmasıyla oluşmuş sağlam bir kayadan oluşuyor. Yapılaşmaya uygun ve depreme son derece dayanıklı. Ama kayanın çevresinde ayrışmış yani sağlamlığını kaybetmiş bölgeler var. Bu bölgeler yapılaşmaya uygun değil. Bina kayanın etrafını çevreleyen bu bölgeye denk gelirse tehlikeli oluyor. Çavuşbaşı ve civarında görülüyor.
13- Trakya formasyonu: Genel olarak sağlam bir zemin. Ama kırılma, çatlama ve faylanma gibi özelliklere sahip. Bu nedenle düzlük bölgeleri yapılaşmaya uygun ve depreme dayanıklıyken eğimli bölgelerde endişelenmek gerekiyor. Sarıyer, Şişli, Beyoğlu, Beşiktaş, Gaziosmanpaşa, Eyüp, İkitelli, Esenler ve Kağıthane'de görülüyor.
14- Baltalimanı ve Tuzla formasyonları: Taşıma kapasitesi yüksek. Yapılaşmaya müsait ve depreme dayanıklı bir kayadan oluşuyor.
15- Kartal formasyonu: Trakya formasyonuyla benzer özelliklere sahip. Yapılaşmaya uygun bir zemin. Daha yaşlı olduğu yani kayalaşma sürecini tamamladığı için bilim adamlarınca depreme karşı daha güvenli kabul ediliyor.
16- Dolayoba, Göldağı, Aydost ve Kurtköy formasyonları: Anadolu yakasının önemli bir bölümü bu zemine sahip. Taşıma kapasitesi çok yüksek, stabil ve deprem açısından sağlam bir zemin. Tek kusuru, tektonik olaylarla meydana gelmiş yeraltındaki kırıklar birbirinin üstüne biniyor. İki kırık arasındaki bölgeye rastlayan binalar için tehlike olabiliyor.
17- Karaburun-Çukurçeşme formasyonu (ayrılmamış): Ortak özellik gösteriyor.
18- Kartal-Tuzla-Baltalimanı formasyonu (ayrılmamış): Ortak özellik gösteriyor.
Kırmızı çizgi: İstanbul'un altından geçen ve kırmızı çizgiyle gösterilen fay hatları, bilim adamlarınca ‘‘ölü fay hattı’’ olarak adlandırılıyor. Bu fay hatları, depremlerde harekete geçmiyor. Şehrin altından geçen aktif bir fay hattı yok.
Gri çizgi: Çevreyolu