OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 25, 2003 00:00
Amerikan Başkonsolosluğu'nun geçen temmuzda taşındığı, bir kaleye, kartal yuvasına benzetilen İstinye'deki yeni binasında Başkonsolos David Arnett ile ilk röportajı yaptık. Geniş bir vize bölümü var. İçerdeki avlu ve bina girişindeki alan büyük resepsiyonlara uygun. Binada bugüne kadar, Başkonsolosluğun sponsorları arasında yer aldığı 8. Uluslararası İstanbul Bianeli sanatçılarına, çekimleri ABD'de yapılan Asmalı Konak filminin ekibine ve yeni Büyükelçi'nin İstanbul'a ilk gelişi onuruna resepsiyonlar verilmiş. Binada vize bölümü, ekonomi, ticaret bölümleri ve randevuyla girilebilen bir bilgi belge merkezi (kütüphane) bulunuyor. Çalışanlar ve ziyaretçiler x-ray kontrollerinden geçerek kule gibi bir asansörle binaya giriyorlar. Protokol ziyaretçileri ise ön kapıdan doğrudan binaya giriyor. Binada kimse yaşamıyor. Başkonsolos'un evi Arnavutköy'de. Geceleri bina sadece Tepebaşı'ndan getirdikleri konsolosluk kedilerine kalıyor!Neden İstinye'ye taşındınız? -Önceki binamız ev olarak yapılmıştı. Vize bölümümüz küçüktü. İnsanlar dışarda sıra bekliyordu. Burada çok geniş bir vize bölümümüz var. Tepebaşı'ndaki bahçemiz küçüktü. Şimdi büyük bir alanımız var. 4 Temmuz Şükran Günü'nde 1500 kişi aldı. Eski binada bunu hayal bile edemezdik. Güvenlik kaygılarınız da var mıydı?-Güvenlik de sorundu. Etrafta bizden yüksek birçok bina vardı. Hatta 1999'da karşıdaki bir binadan roketle saldırı planlandığı bile öğrenildi ve engellendi. 1998'de Kenya ve Tanzanya büyükelçiliklerimize saldırılar yapıldığından beri güvenlik çok önemli hale geldi. Bomba yüklü araçlar konusunda endişelenmeye başladık. Eski bina tam sokağın üzerindeydi. Tüm Amerikan diplomatik misyonları için yapılan bir düzenleme var, sokaktan en az 100 feet (30 metre) uzakta kurulması zorunluluğu. Eski binada böyle bir mesafe yoktu. Deprem riski için de bina dışişleri bakanlığımız tarafından incelendi ve çok büyük bir güçlendirme çalışması gerektiği söylendi. Binanın özel bir mimari ya da inşaat tarzı var mı?-İhaleyle tüm güvenlik gerekliliklerini yerine getiren bir proje yapan şirket seçildi. Ayrıca göze hoş görünen bir bina olmasını istedik. Burada nasıl bir güvenlik sistemi kullanıyorsunuz?-En önemlisi sokaktan 30 metre geride olmak. Yüksek bir bina, bu da muhtemel bir saldırıyı güç hale getiriyor. Ayrıca vize için başvuranlar asansörle doğrudan vize bölümüne gidiyorlar. Kaç kişilik güvenlik ekibiniz var? -Tam rakamı söyleyemem ama geniş bir güvenlik gücü var. Türk polisiyle de çok yakın çalışıyoruz. Zaten onların yardımı olmadan güvende olamayız. AVRUPA'DAN DAHA TEHLİKELİ DEĞİLGüvenlik kaygılarınız 11 Eylül 2001'den sonra arttı mı?-Önceden, 1998 Kenya ve Tanzanya'daki saldırılardan sonra zaten artmıştı.Kenya ve Tanzanya'dan örnekler veriyorsunuz, peki Türkiye'yi Avrupa'da bir yerle karşılaştırsanız durum farklı mı olurdu? -Avrupa'da da tamamen aynı durum geçerli. Bu bina Zagreb'teki büyükelçilik binamızla aynı zamanda açıldı. Orada da sokağın kenarında bir bina vardı. Şehrin dışına taşınıldı. Berlin'de de Alman yetkililerle yeni bir büyükelçilik inşaatı konusunda görüşme yapıyoruz. Çünkü büyükelçilik şehrin göbeğinde. Bir başka nokta, sadece bizim değil içinde yaşadığımız ülkenin insanlarının da güvenliği. Kenya'da ölenlerin çoğu sokaktaki Kenyalılardı. Bir saldırı olursa duvarlar sayesinde biz daha fazla koruma sağlayabiliriz ama çevredeki insanlar daha fazla zarar görüyor. Yani Türkiye'de Avrupa'daki herhangi bir yerden daha fazla risk görmüyorsunuz? -Hayır görmüyoruz.Komşularınızla aranız nasıl? Onlardan memnun musunuz?-Çok memnunuz. Sizin ‘‘Ev alma komşu al’’ diye diye bir sözünüz var. Bölgemizdeki iki muhtarı tanıyorum. Bizi ziyarete geldiler, ben de onlara gittim. Camilerdeki imamlarla da tanıştım. Çok iyi komşularımız var. Binada çalışacak Türkleri seçerken standardınız ne? -İşe alacağımız bölüme göre değişiyor. Bizimle çalışan çok iyi eğitimli insanlar da var, daha az eğitimli insanlar da. Örneğin Amerikan yaşam tarzını anlayan insanlar arıyor musunuz?-Mesela halkla ilişkiler departmanımız için birini alacaksak bunu iseriz. ABD'de yaşamış ya da çalışmış birini tercih ederiz.
YEMEK ŞİRKETÄ°NÄ° YARIÅžMAYLA SEÇTÄ°KYemekleriniz içerde mi piÅŸiriliyor?-Çok güzel bir kafeteryamız var. Bu da yeni binadaki deÄŸiÅŸikliklerden biri ve herkese moral verdi. Mönüde Türk ve Amerikan yemekleri, sandviçler, yoÄŸurt, Türk ve Amerikan tarzı kahvaltı var. Bir lezzet yarışması yaparak yemek ÅŸirketini seçtik. Çok memnunuz. Yemekleri burada yapıyorlar.Bahçenin özel bir dizaynı var mı? -Bahçe deÄŸil, daha çok bir açık alan. Tüm bitkilerin Türkiye'nin tipik bitkileri olmasına dikkat ettik. Tamamen ÅŸekillendirilmiÅŸ bir bahçe istemiyoruz. Bazı bölümler çimlendirildi fakat çoÄŸu olduÄŸu gibi bırakıldı veya Türk bitkileriyle dizayn edildi. Birçok aÄŸaç da diktik. Binadaki 310 kiÅŸi ne tür iÅŸler yapıyor? - Ticaret ofisi, ekonomi bölümü, Bilgi Belge Merkezimiz var. Ayrıca birçok ÅŸeyi de konsolosluk dışında yapıyoruz. Seminer, konferans ve sergilere sponsor oluyoruz. EÄŸitim programlarımız var. Bir turizm ofisimiz yok ama Türkiye'ye gelen Amerikalı grupları buraya çekmeye çalışıyoruz. Amerika'ya bursla öğrenci gönderen Fulbright komisyonu binada deÄŸil ama bizimle çalışıyor. Bu binaya taşınmadan önce Tepebaşı'nda ciplerle yolu kapatıyordunuz. 11 Eylül'den sonra insanlara daha uzak bir görüntü verdiÄŸiniz düşünmüyor musunuz? -11 Eylül kesinlikle önemli bir tarih. Bütün dünya için büyük bir ÅŸoktu. Sadece Amerikalılar deÄŸil, 80 ülkeden insan öldü. Ama yeni bir binaya taşınma konusu 11 Eylül'den çok önce, belki de son 20 yıldır gündemdeydi. Ancak caddeyi 11 Eylül'e kadar kapatmamıştık. Bu tabii büyük bir deÄŸiÅŸiklik oldu. ESKÄ° BÄ°NAYI SATAMIYORUZ ÇÜNKÃœ ABD'NÄ°N DÃœNYADA SATIN ALDIÄžI Ä°KÄ°NCÄ° TEMSÄ°LCÄ°LÄ°K BÄ°NASITepebaşı'ndaki Palazzo Corpi, adını Ignazzio Corpi adlı bir Ä°talyan iÅŸadamından alıyor. Binayı ev olarak yapmış. 1907'de ABD almış ve büyükelçilik yapmış. 1937'de büyükelçilik Ankara'ya taşınınca, baÅŸkonsolosluÄŸa dönüşmüş. ABD Kongresi bize eski binayla ilgili iki ÅŸey söyledi. Ä°lki Palazzo Corpi'yi satamayacağımızdı. Çünkü bu bina Amerikan hükümetinin yurtdışında edindiÄŸi Avrupa'da ilk, dünyada da ikinci temsilcilik binası. ABD için tarihi önemi var. İçindeki sanat eserleri de binanın önemini artırıyor. Ä°kinci gereklilik ise binayı bizden kiralayacak kuruluÅŸun OrtadoÄŸu-Batı diyaloÄŸunu desteklemesi. Bir kültürel kuruluÅŸ olursa, seminer ve konferanslarla böyle bir diyaloÄŸu desteklemeli. Ek bir binamız daha var. Onu satabiliyoruz, ancak iki binanın elektrik ve suyu birbirine baÄŸlı. Biz ek binayı satıp Palazzo'yu da aynı kuruma kiralamayı düşünüyoruz. Aralık sonuna doÄŸru karar verilmesini bekliyoruz. Çok sayıda kuruluÅŸ ilgilendi, ihaleyle ön teklifleri aldık. Washington deÄŸerlendiriyor. 24 TÃœRK VE AMERÄ°KALI SANATÇININ ESERÄ° VARÄ°stinye tepelerinden dar bir boÄŸaz manzarası gören bina, 7 bin 474 metrekare, 9.3 hektarlık engebeli bir arazinin ortasında. Binayı ABD'den Zimmer Gunsul Frasca Architects ile Turgut Alton Mimarlık tasarladı. Ä°nÅŸaatı Montgomery'den Caddell Ä°nÅŸaat ile ENKA yaptı. Ä°nÅŸaatta 2 bin 200 Türk işçi çalıştı. 15 bin metreküp beton, 2 bin 100 ton güçlendirici çelik ve dış yüzeyler için Ä°zmir'den gelen 8 bin metrekare traverten taşı kullanıldı. Bahçe 1 milyon dolara mal oldu. Tamamına 83 milyon dolar harcandı. 24 Türk ve ABD'li sanatçının resim, seramik, dijital baskı gibi eserleri var. Alev Ebuzziya, Gül Ilgaz, Suzan Batu, CandeÄŸer Furtun, Murat Morova, Yıldız Åžermet, Canan Tolon, Haluk Akakçe binada eseri bulunan Türk sanatçılar. Binada 250'si Türk 310 kiÅŸi çalışıyor.Â
button