Eurovision’a vatan millet meselesi diye gittik

MASLAK Park Orman'da düzenlenen elektronik müzik festivali Electronically Yours'da Dick Van Dyke ile Andy Fletcher gibi müzisyenler de sahne alacaklar, ama bütün patırtı TATU üzerine kopuyor. Ivan Shapovalov isimli bir yapımcının pazarlama harikası olan ‘‘kakofoni’’: TATU

Belki de kızlara çok sinirlenmemek lazım. Zira Lena (19) ve Yulia (20) henüz iki çocuk ve bence en ufak bir entelektüel algılamaları varsa da hiç mi hiç çaktırmamayı fevkalade beceriyorlar. ‘‘Biz neysek oyuz. Biz şuyuz, biz buyuz’’ havaları atmaya bayılıyorlar ama ‘‘Peki siz nesiniz?’’ sorusuna verecek bir yanıtları var mı? Yok...

TATU ile yaptığımız ilk röportaj, Moskova üzerinden bir telefon konferansıydı. ‘‘O taraf’’ soracağımız soruları önden görmek istedi. Bunun ikinci raundu da vardır diye düşündük ve yolladık. Esasta pedagoji ihtisası yapmış bir psikiyatrist olan Ivan Shapovalov'un itirazı üzerine iki sorumuz veto yedi. Shapovalov'la ilgili soru ve Sertab Erener'in Eurovision birinciliği... Yine de ‘‘Olsun varsın’’ dedik... Derdimiz, soruları buraya geldiklerinde sormak, en önemlisi de Shapovalov'un ne menem bir adam olduğunu görmekti. Yine tuzağa düştük.

Hani şarkılarında ‘‘Bizi yakalayamazsınız’’ diyorlar ya, yemin etseler başları ağrımaz. Zira röportaj yapmaya gittiğimizde, Ivan'ın Moskova'da kalmış olduğunu öğrendik.

Bununla kalmadı, biz otelin lobisinde -ki röportaj randevusu sabah 11:00'deydi- beklerken, bir ara (saat 12:30 civarı) küçük hanımefendiler asansörde arzı endam eylediler. Etraflarında bir koruma ordusu, üzerlerinde bikini üstleri vardı. Beklemekten usandığımız noktada duruma uyandık. ‘‘Bayan’’lar, havuza inmiş, dalıp çıkıp serinlemekteydiler.

Lobide üç TV kanalı ve iki gazetenin elemanları çok önden almış oldukları randevularını bekliyordu. Kızlar, bu arada havuza giriyordu ve bir Allah'ın kulu haber bile vermiyordu (Tam bu noktada organizasyonu düzenleyenleri de bu üstün başarılarından dolayı ziyadesiyle tebrik etmek isterim).

Hayatta paparazzi olmak da varmış. Sonunda havuzun başına indik. Korumalardan biri müdahale etmeye kalkınca eni konu tepemiz attı, hafif tertip isyan ettik. Sonunda röportaj havuz başında gerçekleşti.

Ivan niçin burada değil?

- Niçin burada olsun ki? Moskova'da yapacak çok işi var.

Sizin yaratıcınız değil mi o?

- Evet, öyle... Farklı işler de yapıyor.

Çocuk yaştan beri bu işin içindesiniz. Kendinizi suistimal edilmiş hissediyor musunuz?

- Hayır.

Yaratım sürecini hesaba kattığımızda, sizi Rus popunun Nadia Comeneci'si olarak addetmek ne kadar doğru bir yaklaşım olur?

- Biz bu işin içindeyiz.

Pardon, hangi işin?

- Bu işin...

Şu konuyu biraz açmanızı istesem? Hani şu yaratım sürecini?

- Bize bakan herkes ne olduğumuzu anlayabilir.

Arşivde kendimce sağlam bir tarama yaptım. Paket pek bir şey bulamadım doğrusu...

- Kötü bir gazeteci olsanız gerek.

Tabii, muhtemelen benim hatamdır.

- Belki de değildir.

Eurovision hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Bir b.k düşünmüyoruz. Umrumuzda değil.

Katılırken pek o havada değildiniz ama?

- Vatan millet meselesi... Oraya gitmemizi istediler, biz de gittik. Kendi yarışmamızı kazandık biz; Eurovision'u kazanmasak da olur.

Peki sizin için önemli olan nedir bu hayatta?

- Bizim hayatımız.

Sizin hayat tanımlamanız nedir? Yani sizin için hayatın anlamı?.. Var mı öyle bir şey?

- Yaptığımız ve yapmak istediğimiz şeyler.

Nedir onlar?

- Sahnede olmak. Yulia ileride Ivan gibi bir yaratıcı olmak istiyor. Çalışmak ve dünyayı fethetmek istiyoruz.

Dünyayı fethetmek mi? İyiymiş, şaka gibi... Son soru: Bu proje eskirse ve yeni bir proje söz konusu olursa, başka bir şeye dönüşme ihtimaliniz var mı?

- Başka bir proje olacağını nereden çıkarıyorsunuz? Şu anda TATU'yuz ve ileride ne olacağına dair düşünmüyoruz.