Güncelleme Tarihi:
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonunun 56. toplantısının ikinci günündeki ilk oturumunda, “AB ve değerleri; ifade özgürlüğü, dini ve kültürel değerlere saygı” konusu tartışıldı. AB Türkiye Raportörü Camiel Eurlings, müzakere sürecinde, Türkiye'deki reformların ivme kaybetmeden sürmesi gerektiğine işaret ederek, ancak ifade ve din özgürlüğü alanında yavaşlama olduğunu hissettiklerini söyledi. Din ve ifade özgürlüğünün önemini vurgulayan Eurlings, “Türkiye, müzakerelerin başlanmasına karar verilmeden önce, bu alanda önemli reformlar yaptı. Bununla müzakere kararı aldı. Bu alanda önemli ilerlemeler kaydedilmesine karşılık, tam üye olabilmek için bu alanlarda daha iyi duruma gelmesi gerekir” dedi.
Türkiye'de, özelikle din özgürlüğü alanında “akut sorunlar” yaşandığını ileri süren Eurlings, “Bu alanda hiçbir şekilde ilerleme kaydedilmiş değil. Tam tersine...” görüşünü ifade etti. Azınlıkların mülk edinmesi, Heybeliada Ruhban Okulu ve azınlık vakıflarıyla ilgili şikayetlerin sürdüğünü söyleyen Eurlings, mülklere el konulması ve satılmasına devam edildiğini, el konulan mülk sayısının 30'a çıktığını kaydetti.
RUHBAN OKULU ÖRNEĞİ
Buna örnek olarak İstanbul Büyükada'daki yetimhaneyi örnek gösteren Eurlings, bununla ilgili AİHM'den yıl sonunda karar çıkmasının beklendiğini belirtti. “Bu alanda bir şey yapılabilmesi için mahkeme kararlarını mı bekleyeceğiz” diyen Eurlings, şöyle devam etti:
“Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasının Anayasaya aykırı olacağı söyleniyor. Şuna dikkatinizi çekmek istiyorum; Ruhban Okulu 1971'de kapatıldı. 1971'den önce Türkiye, laik bir devlet değil miydi? Bu, doğru olamaz. Tekrar açılması gerekir. Ben, Sayın Aydın (Devlet Bakanı Mehmet Aydın) ile görüştüm, bana 'çok yakında açılacak' demişti. Ancak korkarım ki önlem alınmazsa, Türkiye'de yaşayan tek bir Rum Ortodoks vatandaş kalmayacak. Bu nedenle, bu alanda reform şarttır. Bu konuda Avrupa'daki standartlara yaklaşmalısınız.”
Halen TBMM gündeminde olan Vakıflar Yasa Tasarısı'na işaret eden Eurlings, yapılacak düzenlemenin “yeterince iyi olması” gerektiğini, eskiye göre ilerleme olduğunu duymak isteğini dile getirdi. Eurlings, ”Bu konuda AB uzmanlarının görüşünü almaya hazır mısınız?” diye sordu.
Türkiye ve İspanya başbakanları arasında başlatılan medeniyetler ittifakını mutlulukla karşıladıklarını belirten Eurlings, bu projeye katkı verilebileceğini vurguladı. Eurlings, “Bu ittifak, evde başlar. İttifakın inandırıcı olması için içerideki gayri Müslim cemaatler ve Alevi vatandaşlar buna dahil edilebilir. Sadece Sünni mezhebi değil, tüm mezhepler öğretilebilir” dedi.
Türkiye konusunda AB'de tartışmalar olduğunu, Fransa'da Sarkozy ve Almanya'da Merkel'in tavrının bilindiğine işaret eden Eurlings, “Eğer siz Ruhban Okulu'nu açar, kiliseleri iade ederseniz, bunu Fransız ve Alman medyası önünde yaparsanız, bu öyle bir piar olur ki alacağınız desteği tahmin edemezsiniz” görüşünü savundu. Eurlings, yeni TCK ile eskiyle kıyaslanmayacak ilerleme sağlandığını, ancak 301, 305, 177, 188 ve 206. maddelerle ilgili şüpheler olduğuna dikkati çekerek, Orhan Pamuk ve Hırant Dink ile ilgili davaların Türkiye'nin yurtdışındaki imajını olumsuz etkilediğini söyledi. TMY'de yapılacak değişikliğe de değinen Eurlings, kendisinin ülkesinde PKK'yı terör listesine almak için mücadele ettiğini vurgulayarak, “Terörle sonuna kadar mücadele edilecek. Ama terörle mücadele, ifade özgürlüğünde kısıtlama getirmemeli. Şiddet içermeyen konuşmalar yapan insanların yargılanması önlenmeli” dedi.
“ORDUNUN SİVİL HAYAT ÜZERİNDE KONTROLÜ YOK”
Türkiye-AB KPK Üyesi ve CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen, PKK'nın, dün bir otobüse saldırı düzenleyerek çocukların yaralanmasına neden olduğuna işaret ederek, “Sanmayın ki bu saldırılar, 1.5 saatlik Kürtçe yayın yeterli görülmeyip 24 saate çıkarılması için yapılıyor. Hiçbir şey masum insanları öldürmenin gerekçesi olamaz. PKK'yı kınamak de yeterli değil” diye konuştu.
Öymen, Avrupalı parlamenterlerin Heybeliada Ruhban Okulu'nu gündeme getirirken, Türkiye'den kaçırılan 12 bin insanın Mahmur Kampı'ndan gelmesine izin verilmemesini konuşmadığını söyledi. Türkiye ile AB arasında 17 fasılda taramanın tamamlandığını hatırlatan Öymen, müzakerelerin başlamamasının nedenini sordu. Kıbrıs konusuna ve Ek Protokole değinen Öymen, “Türkiye'yi zorlayarak ilerleme kaydedemezsiniz. Hiçbir Türk hükümetinin, KKTC'ye yönelik haksız ambargolar kaldırılmadan taviz vermesini beklemeyin. Bu konudaki kilitlenmenin sorumlusu Türkiye değil” dedi.
Öymen, TBMM'nin, Türkiye'nin en yetkili kurumu olduğunu, kimsenin Meclise talimat vermeye kalkamayacağını belirterek, “Türkiye'de sivil hayatın askerler tarafından yönlendirildiğini söylemek, bir hakarettir. Asker ve ordunun, sivil hayat üzerinde böyle bir kontrolü yok” dedi.
“İZİN VERİRSEK”
Avrupalı parlamenterlerin, Ruhban Okulu'nu gündeme getirirken Batı Trakya'daki Türk azınlığın yaşadığı baskı ve hak ihlallerini hiç konuşmadıklarını söyleyen Öymen, “Siz adil davranmazsanız biz de AB konusundaki kamuoyu desteğini yitiririz. Yüzde 75 olan destek, yüzde 59'a düştü” görüşünü kaydetti. Öymen, Ruhban Okulu konusunda iletişimsizlik olduğunu, Türkiye'nin teklifine karşılık Patrikhane'nin okulu kendi yetkisi altında açmak istediğini belirterek, “Buna izin verirsek, ertesi sabah köktendinci gruplar gelip, 'bize de özel Müslüman okulu açılmasına izin verin' der” diye konuştu.
Avrupalı parlamenterlerin kendilerini bazı etnik grupların sözcüsü konumunda göstermemesi gerektiğini belirten Öymen, “Umarım Diyarbakır'dan başka yerlere de gider ve gerçekleri görürsünüz. Bazı etnik grupların sizi himayenizde olduğu izlenimini vermeyin. Onlar da bizim vatandaşımız” dedi.
Öymen, Türkiye'nin geçmiş hükümetler döneminde sınır ötesi operasyonlar yaptığını hatırlatarak, sınırdan gelen teröristlerin masum insanları öldürdüğünü söyledi. “Herhalde Türkiye'den Yeltsin'in istediğini istemeyeceksiniz. O kadar ileriye gitmeyeceksiniz” diyen Öymen, Kürt vatandaşlar için eşit haklar konusunda Avrupalı parlamenterlerden daha ileride olduklarını ifade etti.
MATSAKİS'İN TEPKİSİ
AP Rum Milletvekili Marios Matsakis, Türkiye'nin AB'ye girişini desteklediklerini; bunun için de eleştiridiklerini belirterek, katılım sürecinin olabildiğince hızlı olması için bahane yaratılmaması; Türkiye'nin düşmanlarına bu bahaneleri kullanacak fırsat tanınmaması gerektiğini söyledi.
Matsakis, “Gidin kendi generallerinize, bazı siyasi partilerinize sorun; AB üyeliğini istiyorlar mı?” dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün dünkü konuşmasını “kara mizah” diye tanımlayan Matsakis, “basın özgürlüğünün sınırsız olduğu” ifadesinin gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü. Elinde, “görüşlerini dile getirdikleri için haklarında dava açılan” kişilerle ilgili bir listeyi olduğunu söyleyen Matsakis, bazı davaların içeriğiyle ilgili bilgi verdi. “Kıbrıs'ta kiliselerin durumunu gösterdiğini” söylediği bazı fotoğraflar gösteren Matsakis, ”Bu görüntüler, medeni bir ülkeden geliyor olabilir mi? Haçlar yere atılmış, kiliseler yanmış yıkılmış, mezarlık olmuş, askeri tesislere dönüştürülmüş kiliseler bunlar...” dedi. Matsakis, elindeki fotoğrafları, daha sonra Öymen'e verdi. Matsakis, toplantı başlarken, katılımcı listesinde ülkesinin “GKRY” olarak, Türkçe kısaltmayla yazıldığını belirterek, bunun düzeltilmesini istedi.
“RADİKAL İSLAMI ÖZENDİRECEK SÖYLEMLER”
AP üyesi İngiliz Geoffrey Van Orden, AB'nin terörist örgütler ve aşırı uçlara karşı tavır alması gerektiğini belirterek, “AB kendisine ve Türkiye'ye haksızlık yapıyor. Kürt ekstremistleri, insan haklarını başka amaçlar için kullanıyor” dedi. Bir Hıristiyan olarak mal ve mülklerin iade edilmesini istediğini kaydeden Van Orden, din özgürlüğü savunulurken radikal İslamı özendirecek söylemlerden kaçınılmaması gerektiğini ifade etti. Van Orden, “Benim endişem, din özgürlüğünün savunulmasının İslama hizmet etmemesidir. Bu, bizim karşımıza türban yasağını çıkarır. Türkiye'nin radikal İslama, devlet kurumlarında ve üniversitelerde yer vermemesini savunuyorum. Din özgürlüğü, radikal İslamın yeşertilmesine fırsat yaratan bir alan olmamalı” görüşünü kaydetti.
AP Üyesi Alman Renate Sommer de din özgürlüğünün “turnusol kağıdı” gibi olduğunu belirterek, “Türkiye niçin azınlık vakıflarına ait mal ve mülk iadesinde bulunmuyor? Bu konuda cesur olmak, korkmamak lazım” dedi.
Türkiye'nin sınır ötesi operasyon yapmaya yetkisi olup olmadığını soran Sommer, “Evet kabul ediyorum Türkiye, zor bir durumda. Ama niye orada güvenlik görevlileri değil asker devreye giriyor? Güneydoğu için bir eylem planı istiyoruz. PKK ile mücadele, böyle bir planla daha da kolaylaşacak. Türkiye'nin ne yapmasını istiyoruz? Somut önerimiz, taleplerimiz nedir, önce bunu tespit etmeliyiz” diye konuştu.
“PKK'NIN NE OLDUĞUNU GÖRÜN”
Türkiye-AB KPK üyesi ve AK Parti İstanbul Milletvekili İnci Özdemir, Batı Trakya'daki Türk azınlığın sorunlarının AB tarafından gündeme getirilmemesini eleştirdi. Özdemir, elindeki bir fotoğrafı göstererek, “Henüz 1 yaşında olmayan bu bebek, PKK kurşunlarıyla öldürüldü. PKK'nın ne olduğunu görün. PKK budur” dedi.
Özdemir, daha sonra fotoğrafı, Eurlings'in önüne koydu.
“Bunu bilen biriyim. Ülkemde PKK'yı terör listesine almak için mücadele ettim” diyen Eurlings, PKK'nın terör örgütü olduğunu ve AB'nin de teröre ve PKK'ya karşı olduğunu söyledi. Konunun yanlış anlaşılmamasını isteyen Eurlings, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçen yıl Güneydoğu'da yaptığı konuşmanın çok olumlu olduğunu, bölge ve bölge insanıyla ilgili yatırımlar ve projeler konusundaki görüşlerini daha net ifade etmesinin yararlı olacağını ifade etti.
Fransa'da “Ermeni Soykırımı olduğunun inkarını suç sayan” teklifin 18 Mayıs'ta görüşüleceğini hatırlatan Eurlings, “Sizde, Ermeni soykırımıyla ilgili görüşlerini dile getirdikleri için insanlar ceza alıyorsa; bu da durumu kolaylaştırmıyor” dedi.