Güncelleme Tarihi:
Mahmut Tezcan'a tavlada yenilince Orhan Gencebay ilk plağını yapmak zorunda kalır...
Ankara Radyosu sınavlarında yüzüme tuhaf tuhaf bakanlar oldu. Meğer birileri bana esrarkeş iftirası atmış.
Minibüslerden kahvelere, evlerden çarşı pazara kadar her yerde yankılanan onun sesidir. Evet, 1970'li yılların ilk yarısında, müzik dünyasında şarkılarıyla patlayan bir yanardağ gibidir Orhan Gencebay... Sevgiyi, aşkı, tutkuyu, ayrılıkları anlatan şarkılarıyla adı büyüdükçe büyür... O şarkıları, o dönemi yaşayan herkes hatırlar zaten... 'Bir Teselli Ver', 'Kaderimin Oyunu', 'Hatasız Kul Olmaz', 'Severek Ayrılalım', 'Aşk Pınarı' ve diğerlerini...
Arabesk, kimine göre baştacıdır, kimine göre tu kaka. Ancak, Orhan Gencebay'ın arabeski bir başkadır. Onun her şarkısı hayatın canlılığını yakalamıştır. Kederiyle, mutluluğuyla, ayrılıklarıyla ve kavuşmalarıyla. Yalın ve gerçektir. Her birinin yaşanmış öyküleri vardır.
Mesela...
İspanyol güzeli ile londra’da tanıştım
Azize Gencebay'dan da Sevim Emre'den de önce Orhan Gencebay'ın aşık olduğu bir esmer dilber vardır ki, kimliğinde İspanyol yazmaktadır. Adı ise Maria'dır. Gencebay'ın Maria'nın hasretiyle yaptığı şarkının adı ise 'Bir Teselli Ver'dir...
'Bu güzel şarkının kaynağında İngiltere vardır, vatan hasreti vardır, yoğunlaşan duygularım vardır. Bu arada bir İspanyol güzeliydi, ilgimi çeken. Adı, Maria'ydı. Gezip tanımak istediğim Londra'da edindiğim arkadaş grubunun içindeydi. Bir kulüpte dans ediyordu. Onu izlemek hoşuma gidiyordu. Sonra arkadaş olduk. Çok yakınlaştık. Farklı kültürlerin insanları olduğumuzu bile unuttuk. O yıllarda gurbetçi arkadaşlarla yabancı kızlar arasında yaşanan aşkların çoğu facia ile bitiyordu. Kimi kıskandığı için dövüyordu, kimi öldürüyordu. Ben Maria için 'Bir Teselli Ver'i yaptım. En büyük çıkışımdır bu şarkı. 'Yarattığın Mecnuna Bir Teselli Ver / Aramızda Başka Biri Var ise Tertemiz Aşkımı Bana Geri Ver'. Bu şarkıda asarım keserim yoktur. Demokrattır, anlayışlıdır. Acılara göğüs gerebilecek kadar güçlü bir insanın direnişidir bu.'
Orhan Gencebay, Londra'dan ayrıldıktan sonra bir daha Maria ile hiç görüşemez. Birkaç kez mektuplaşırlar, o kadar. Ama Gencebay'ın en büyük tesellisi yaptığı şarkıdır. 'Sevenin halinden sevenler anlar' mesajı hedefine ulaşır... Orhan Gencebay da zirveye doğru ilk önemli adımını atıverir böylece...
Şöhretin doruklarını çok iyi bilen Orhan Gencebay'a her şey ne gökten zembille iner, ne de altın tas içinde sunulur. Hayatı, Samsun'da doğduğu günden beri büyük mücadeleler içinde geçer, koşturur, çalışır. Henüz 6 yaşındayken mandolin ve keman çalar, Gencebay. 7 yaşındayken, bağlamadır kucağında duran. 12'sine gelince tambur tellerine dokunur, hüzünler içinde.
Hüzünlüdür. Ancak hayata da sımsıkı bağlıdır. Gün gelir, önce kabına sığmakta zorlanır, gün gelir Samsun'a sığamaz duyguları. Önce, Ankara'ya gelir. Henüz 20'sindedir ve tek amacı Ankara Radyosu'nun Türk Halk Müziği Bölümü'ne girebilmektir.
'En yüksek puanı aldım sınavda. Ama 'İmtihan usulsüz oldu, iptal ediyoruz' dediler. İki hafta sonra gene sınava girdim. Ama bana tuhaf tuhaf bakanlar oldu. Ve ben hala ne olup bittiğini anlayamamıştım.'
SANAT DÜNYASINDAN İFTİRA ATTILAR
Çok geçmez, gerçeği de, hedef kişi olduğunu da anlar.
'Sözlü imtihana girince önce müzikle ilgili sorular sordular. Sonra içkimle sigaramla ilgili sorular sorulmaya başladı. İmalı sözler, bakışlar rahatsızlık vericiydi. Daha sonra, birilerinin 'Orhan Gencebay esrarkeşin tekidir' iftirasında bulunduğunu, imtihan heyetinin de bu iftiranın etkisi altında kaldığını öğrendim. Heyetin, imtihanı usulsüz diyerek iptal etmesinin nedeni buymuş. Bana bu iftirayı atanlar sanat dünyasından kişilerdi, onları vicdanlarıyla başbaşa bıraktım hep.'
BEŞ GRAM ESRARA iznim var dediler
Peki, gerçekte uyuşturucudan hep uzak mı durmuş Orhan Gencebay? Yoksa denediği olmuş mu?
'İçkiyi yıllar önce bıraktım. Sigarayı da keza. Artık Yeşilay'cıyım. Ama uyuşturucu kullanan tanıdığım bazı kişiler oldu. Kimilerini tedavi ettirmeye çalıştım. Hayatımın birçok döneminde uyuşturucu konusu hep karşıma çıkmıştır. Sonra, şu sonuca vardım. Müziğimi dinleyenler, çok hoşlanıyorlardı ve bu bestelerin ancak böyle olunca yapılır diye düşünüyorlardı. Hatta bir ara kulağıma şöyle bir söylenti geldi:
'Orhan ağbinin uyuşturucu kullanmasına devlet müsaade ediyormuş. Her gün beş gram esrar ona serbestmiş...'
Çok gülmüştüm bu sözlere.'
Ankara Radyosu'na giremeyen Orhan Gencebay, bir yıl sonra bu kez İstanbul Radyosu'nun sınavlarına katılır ve en yüksek puanı kazanır. Ancak bu kez de onu kadroya almazlar, radyodan ayrılmasına neden olurlar. O da öfkelenir ve deniz eri olarak askere gider. Dönüşünde, Unkapanı Plakçılar Çarşısı'nı mekan tutar. Ahmet Sezgin dahil, pekçok ünlü sanatçının arkasında bağlama çalar. Ve plak dünyasına ilk adımını müzik dünyasının ünlü organizatörü, plakçı Mahmut Tezcan'la yaptığı bir tavla müsabakası sonunda atar Orhan Gencebay...
'Mahmut Tezcan bir gün 'Yahu Orhan, sen ne diye plak yapmıyorsun?' dedi. Ses sanatçısı olmak gibi bir iddiam yoktu. Beste yapmak, şarkı sözü yazmak daha çok hoşuma gidiyordu. 'Gel tavla atalım. Yenilirsen plak yaparsın bana' dedi Tezcan. Boş tarafıma geldi, peki dedim. Tavlayı kaybedince, 'Başa Gelen Çekilirmiş' şarkısıyla ilk 45'liğimi yaptım. İlk kez şarkıcı olarak girdiğim stüdyoda çok zorlandım. Ama sonuç güzel oldu.'
PERİHAN SAVAŞ’I ÖPTÜRDÜLER BANA!
Yıllar sonra, bu kez oyunculuğa sıvanır Orhan Gencebay ve kamera önünde de ecel terleri döker... Hele bir film ve o filmdeki bir sahne vardır ki, hala unutamaz o anı ünlü sanatçı...
'Benim filmlerimde öyle sevişme sahneleri filan hiç olmaz. Zaten olmadı da. Rol arkadaşıma sarılırım, saçını okşarım, o kadar. Bir keresinde ilk kez Perihan Savaş'ı öptürdüler bana... Kamera önündeki ilk öpüşmem odur benim. 'Dertler Benim Olsun'du filmin adı. 35 filmimin tek öpüşmesidir. Gerçek şu ki, o sahnede zorlandığım kadar başka hiçbir sahnede zorlanmadım.'
Geliyoruz, Orhan ağbinin müzikten sonraki en büyük tutkusuna... Yani, Boğaz kıyısındaki evinden uzayı izlediği teleskopuna... Uzaya olan tutkusunu gizlemiyor ünlü sanatçı...
'Silivri'de özel bir ev yaptıracağım. Evin bir rasat odası olacak. Uzayın gizemi beni feci halde kendine çekiyor. Galaksilerin, nebulaların resimlerini çekiyorum.'
Gelelim başka canlılara, yani ufolara... Orhan Gencebay inanıyor buna...
'Evren öylesine büyük ki, insan beyni bu büyüklüğü algılamakta zorlanıyor. Bana göre, insanlara bir müjde vermek gerek. Evrende yalnız değiliz. Bizim gibi olan canlılara ise henüz ulaşmamız mümkün görünmüyor. Çünkü başka güneş sistemlerine geçebilmek için teknolojinin olağanüstü gelişmesi gerekiyor. Ama onlarla bir gün mutlaka buluşacağız.'
Aşkları, müziği ve tutkularıyla Orhan Gencebay'ın hayatındaki bazı bilinmeyenler bunlar... Sohbetimizin sonunda, 'Berhudar ol' diyor sanatçı. Dedesinden babasına, babasından ona kalan iki kelimelik bir miras bu. Mutlu ol, sağlıklı ol anlamında...
‘Bir Teselli Ver’ şarkısını aşık olduğum İspanyol güzel Maria için yaptım. Bu şarkı müzikte en büyük çıkışım oldu.