Güncelleme Tarihi:
Çekirdek ailede sadece anne, baba ve çocuklar bulunur. Geniş ailelerde, başta büyükanne, büyükbaba olmak üzere başka yakın akrabalar da yer alabilir. İnsanoğlu, ailede hayata tutunmayı başarır, sosyalleşir. İnsanı insan yapan birtakım yüksek değerler, aile içinde yaşayarak öğrenilir.
AİLEYLE MUTLUDUR
Aile, insanın olduğu her yerde var olan bir kurumdur. Aynı özden yaratılan, biricik, tek, özgün olan kadın ve erkek, aile ile birlikte üst insani bütünlüğü gerçekleştirme imkânı bulur. İnsan ancak aile içinde huzurlu ve mutlu olabilir. İnsan neslinin devamı, aile gibi bir kurumu yaratmıştır. İnsan yavrusunun ayağa kalkabilmesi için ortalama bir yıla, hayata tutunabilmesi için ise en azından 15-20 yıla ihtiyaç vardır. Kuran, kadınların ve erkeklerin birbirinin tamamlayıcısı ve birbirlerine muhtaç olduklarına dikkat çeker (Bakara/187).
EVLİLİK HAYATÎDİR
Kadın ve erkek birlikteliği, fıtrata uygun olarak, toplumun kabul görebileceği meşruiyet çerçevesinde gerçekleşmek durumundadır. Bu durum, evlilik diye bir kurumun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Evlilik, insan için hayati önem taşır; evrenselliği ve insan açısından önemi tartışılamayacak kadar açık seçiktir. Evlenip evlenmemek, bireysel bir tercihtir. Tecrübelerimiz de, yapılan bilimsel araştırmalar da, evlilik kurumunun önemli olduğunu göstermektedir. Bireysel ve toplumsal planda, onurlu bir hayat, huzur ve mutluluk isteyenler, bu kurumun anlam ve önemini asla görmezlikten gelemezler.
Sevgi Allah’ın kanıtıdır
İSLAM açısından konuya bakıldığında, evliliğin, sevgi üzerine kurulması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Birbirinden farklı iki insan, bir araya gelmekte, evlilik kararı almaktadır. İki insan bu kararla, hayatlarını birleştirmişlerdir. Evlilik ciddi bir kurumdur; başta anne, baba olmak üzere büyüklerin tecrübelerinden de yararlanarak, doğru bilgi ve sorumluluk bilinci ile verilen kararlar daha isabetli olacaktır. Evlenecek kişiler, karşı tarafta ne aradıklarını iyi bilir, sorumluluk bilinci ile hareket ederlerse, bir yastıkta kocama imkanı bulurlar. “Allah bir yastıkta kocatsın”, ne anlamlı, ne güzel bir duadır! Evliliğin temelinde de, sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde de, temel belirleyici dürüstlüktür. Kuran, eşler arasında oluşacak olan sevgiye dikkat çeker ve bu sevginin Allah’ın varlığının da kanıtı olduğunu hatırlatır. (Rum/21) İşte evlilik, bu ilahi sevgi ile, bu sevginin getireceği sorumluluk bilinci ile kurulmak ve yürümek durumundadır. Ancak bu sevginin keşfedilmesi, açığa çıkarılması ve sonra da özenle beslenip büyütülmesi gerekir. Bu sevgiyi açığa çıkarmayı başarabilen çiftler, sevgiyi büyütebildikleri kadar mutlu olurlar. Bu sevgiye doğan çocuklar, mutluluğa, huzura ve başarıya daha yakın dururlar.
Çocuklar en güzel meyve
SAĞLIK aile, sağlıklı toplum demektir. Aile, eşlerin birlikte, sorumluluk bilinci ve emekle inşa ettikleri bir dünyadır; çocuklar da, koşulsuz sevgiyle, bu dünyanın en güzel meyveleridir. Annelere ve babalara sözümüz var: Canımız çocuklarımız, Allah’ın özenle yarattığı, özgün insanlardır; onları kendimize benzetmeye çalışmak yerine, kendileri olmalarına katkı sağlamak, özgürlük ve sorumluluk bilinci kazandırmak daha anlamlı ve daha güzeldir.
Hırka-i Şerif’le yeniden buluşma
HZ. Muhammed'in vasiyeti üzerine Veysel Karani'ye bırakılan önemli kutsal emanetlerden biri olan Hırka-i Şerif, ramazan boyunca İstanbul Fatih'teki Hırka-i Şerif Camisi'nde görülebilecek. Caminin avlusunda düzenlenen törene, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran, Fatih Kaymakamı Ahmet Ümit, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ve Fatih Müftüsü İrfan Üstündağ katıldı. Törende Kuran-ı Kerim tilaveti ve naatı şerif sonrası Fatih Müftüsü İrfan Üstündağ'ın yaptırdığı dua ile Hırka-i Şerif ziyarete açıldı. - AA-CİHAN
Veysel Karani savaşa kurban
TÖRENDE konuşan Veysel Karani Hırka-i Şerif Vakfı Genel Sekreteri Barış Samir, Veysel Karani’nin herkesin ortak bir aşk ile andığı ortak bir dünya değeri olduğunun altını çizdi. Samir, ancak bugün Suriye toprakları içinde kalan ve IŞİD örgütü tarafından bombalandığı iddia edilen kabir ile ilgili olarak, “Günümüzdeki adıyla Rakka’da 657 yılında şehit düşmüş olan Veysel Karani’nin kabrini ziyaret etmek ve Efendimiz’in hadis-i Şeriflerini yerine getirme imkanı vardı. Ancak aldığımız son haberlere göre artık bu ziyaret mümkün değil. Çünkü Veysel Karani’nin kabri bombalanarak tahrip edilmiş durumda” şeklinde konuştu.
Bu sene ilk kez engelli, hasta, yaşlı ve hamile ziyaretçiler, sırada beklemeden görevli personel refakatinde asansör kullanarak ziyaretini gerçekleştirebilecek.
Tek tarz dindarlık yoktur
“Vahiyle hayatı anlamlandırmanın tek şekli, yani tek dindarlık tarzı yoktur” diyen Prof. Dr. Serinsu, “Kuran nedir” sorusuna yanıt arıyor.
Prof. Dr. Ahmet Nedim Serinsu - Ankara İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü
ELDE edemedikleriyle, elde ettikleri arasına sıkışan insan, hayata anlam veremeyişinin bedelini ağır ödüyor. Tarih sürecinde değişse de manzara, çıkmazlar değişmiyor. Bir “insan modeli” aranıyor, “Bir hayat şekli” irdeleniyor. Farkında olsun ya da olmasın, aslında insan özünü/fıtratını arıyor. Sayısız çabaların bize söylediği şu: İnsan, vahyin insan modelinde özü/fıtratı ile buluşmayı tecrübe etmelidir! Çünkü ancak Kuran’ın çağırdığı tevhid (Yüce Tanrı’yı birleme, tek ve eşsiz olduğuna inanarak O’na sevgiyle kulluk etme) temelinde yükselen değerler, hayatla bütünleşmekte ve hayatı anlamlı kılmakta bambaşka bir boyutu fark ettirebilir. Bu sebeple, “Kuran nedir” sorusuna cevap, Kuran’ın anlaşılır ve yaşanılır kılınması açısından verilmelidir.
Öyleyse Kuran nedir?
Buna göre Kuran, insan hayatını anlamlandıran ve insanın anlam arayışına ilahi cevaptır. Bu sebepledir ki Kuran-ı Kerim, kendini “Hidayet rehberi” olarak tanımlamakta, insan modelinin nasıl olacağını göstermekte, insan-hayat-tabiat-evren bütünlüğünün gerçekleştirilmesi için kurallar koymaktadır. Yüce Allah, yarattıklarını en iyi bilen olarak, insanın sorumluluk (emanet) ve hürriyet bilincini diri tutmak, anlam arayışında fıtratına/özüne ilişkin dengesini korumak için peygamberler göndermiştir. Peygamberler, vahy’in öngördüğü insan modelleridir. Bu bağlamda ilk insan Hz. Adem’in bir peygamber olması ne kadar anlamlıdır.
Kuran’ın Hz. Muhammed’deki karşılığı nedir?
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i kıyamete kadar değişmez insan rehberi yapan, peygamberlerin sonuncusu olması kadar, Kuran ahlakıyla ahlaklanmış, yaşayan bir Kuran oluşudur. Hz. Âişe’nin, “Ahlakı, Kuran ahlakı idi” tanımlamasıyla vurguladığı bu gerçek, bütün çıkmazların ve bunalımların anahtarıdır.
Kuran’ın, hayatın anlamının keşfi konusunda önerileri var mı?
Kuran’ın önerisi şudur: -Oku, -Düşün, -Anla, -Yaşa! Ancak burada önemle hatırlatılması gereken bir konu, insanların vahyi kavrayışlarında ve algılayışlarındaki “alış” farklılığıdır. Ayrıca insanların bilgi seviyesi ve içinde yaşadığı kültürel şartlar birbirinin aynı değildir. Bu sebeple müminler de her belirli durumu değeri farklı bir yönde anlamlandırabilir; ortaya koydukları eylem (amel) farklılık gösterebilir. Yüksek ahlâkî değerlerin tümünü eylemlerinin gayesi olarak seçemeyecek kadar kemal gösteremeyen inananlar olabilir. Ama yine de onlar, Kuran’ın talep ettiği ‘İhlasla/içten bağlılıkla yaşama’nın gerekliliğini ve önemini takdir ederler. Bundan dolayıdır ki Kuran, hayatın anlamının gerçekleştiği iki yöne de (bireyin iç dünyasına ve dış dünyasına) hitap eder. Çünkü insanın bir bütün olarak varoluşunu gerçekleştirmesi, hem iç hem de dış dünyasındaki başarılarıyla birlikte sağlanır.
Ölümüm ve hayatım yalnız Allah için
ENAM SURESİ: Bu surenin önemli ayetlerinden biri “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” şeklindedir. (Ayet,50) Ve son olarak ona (Ayet 162-3) ‘Bakın benim namazım, bütün ibadetlerim, ölümüm ve hayatım yalnız Allah içindir... Ki O’nun uluhiyetinde hiç kimse pay sahibi değildir’ demesi emrolunmuştur.”