Eski dostların keyif günleri

Güncelleme Tarihi:

Eski dostların keyif günleri
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2000 00:00

Haberin Devamı

Adalı Rumlar'ın 35 yıl sonra doğdukları topraklara döndükleri gün yaşanan duygusal manzaraların yerini, eğlence ve sohbet dolu saatler aldı. Eski dostlar, şimdi İstanbul'un tadını çıkartıyor.

Geçtiğimiz günlerde 86 kişilik bir grupla İstanbul'a gelen Adalar doğumlu Rumlar, İstanbul'da günlerini gün ediyorlar. 35 yıl önce koptukları topraklara döndükleri gün yaşanan duygusal manzaraların yerini, bugünlerde eğlence ve eski komşularla yeniden kaynaşma aldı. Önceki gün Büyükada Aya Yorgi yakınlarındaki Lunapark Restaurant'ta sevdikleriyle biraraya gelen Adalı Rumlar kuzu çevirdiler, sirtaki ve kasap havası oynadılar, tabak kırıp, eşeklere ve faytonlara binerek eski Ada günlerini yadettiler.

Atina'da bulunan Büyükadalılar Derneği 2'nci Başkanı Yani Magdakis Atina'dan telefon açıp, ‘‘Bana da Aya Yorgi'den hiç olmazsa bir taş getirin’’ deyince, Rumlar, Magdakis'in istediği taşı almayı ihmal etmediler. 1982 yılında ölen ve Adalar'da yaşayan her dinden vatandaşların sevdiği, imamların, papazların, hahamların katıldığı görkemli bir törenle defnedilen Dr. Çiropulos'un kızı, beden eğitimi öğretmeni Maria Çiropulos da eğlenceye katılanlanlar arasında yeraldı.

O yıllarda yaşamak varmış

Bu arada babaları ve anneleri Adalar'da doğan gençlerin ilk kez ailelerinin doğduğu toprakları ziyaret etmesi, duygusal anların yaşanmasına sebep oldu. Atina'da ekonomi eğitimi gören 23 yaşındaki Antonis ve 25 yaşındaki Christina Stefanou ve Yunan İçişleri Bakanlığı'nda görev yapan 32 yaşındaki Matrona Koulga, anne ve babalarının doğduğu Büyükada'da çok duygulandıklarını belirterek, ‘‘Bize hep anlatırlardı. Ancak bu kadar güzel bir yerde doğduklarını bilmiyorduk. Kaldı ki onların yaşadıkları yıllara göre çok değişmiş. O zaman evleri ve sokaklar daha temiz ve güzel, Ada ise daha yeşilmiş. Demek ki o yıllarda yaşamak varmış. Ancak biz adanın bu halini de çok beğendik’’ dediler.

Aya Yorgi'deki kuzu çevirme partisinden sonra Büyükada Su Sporları Kulübü'ne gelen konuklara Adalar Belediyesi bir kokteyl verdi. Kokteylde konuşan Adalar Belediye Başkanı Coşkun Özden, eski dostları daha sık Adalar'da görmek istediklerini, hatta geri dönmelerini istediklerini belirtti.

Adalar Kaymakamı Mustafa Farsakoğlu ise Ada'da doğan Rumlar'ın yaptığı ziyaretten çok mutlu olduklarını belirterek, kendilerini ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını vurguladı. Büyükada Su Sporları Kulübü Başkanı Adnan Demir ve Atina Büyükadalılar Derneği Başkanı Andon Pakulidis de törende biraraya gelmenin mutluluğunu yaşadı.

Stefano’nun can dostu Ferruh Ertürk anlatıyor:

Turistik gezi değil aile buluşması

‘‘Ben Büyükada'da doğmuş bir sanatçıyım. Adım Ferruh Ertürk. Sergim vardı ‘ailemi ziyaret edeceğim’ diye bırakıp geldim. Bu gezi bir turizm hareketi değil, dağılmış Ada ailesinin biraraya gelmesidir. Eskiden Ada'da kapılar pencereler açık yatardınız, insanlar güzel kızlar ve iyi işler bulmak için Adalar'a gelirdi. Şimdi bunlar değişti tabii... Çok yoğun bir hareketlenme olduğu için o aile gibi kapalı yapı bozuldu, alt kültürün de etkisiyle bir yozlaşma yaşandı.

Şimdiki Ada ile ilgili tereddütlerim olduğu için artık Ada'da yaşayamıyorum. Bazen arada vapurla Ada'ya geliyorum ve ilişki kurabileceğim bir kişiyle bile karşılaşamıyorum, ama şu 82 kişi arasında bir sürü tanıdığım var. Oraya gidip gelenler bize hep dostlarımızdan haberler getiriyor. Aramızdaki bağlar hiç kopmadı.’’

Eskilerin en eskilerinden Pepo Stefano anlatıyor:

Madamla Aşıklar Yolu'nda flört ettik

‘‘1973'de ben 45 yaşındayken Büyükada'dan ayrıldık, Atina'ya yerleştik. Doğma büyüme Adalı'yım. İnşaat müteahhitiydim, Pepo Kalfa adıyla Ada'da çok inşaat yaptım. Herkes beni iyi bilirdi. Şimdi bakıyorum da, kim derdi ki biz Ada'dan ayrılacağız da turist gibi geleceğiz...

Şimdi Atina'da tekaüt oldum. Gerçi orada da işimi yapmaya devam ettim ama artık ihtiyarladım. İki kızım var, buradan ayrılırken biri on, öbürü on iki yaşındaydı, Atina'da Yunan ve Fransız okullarında okudular. Şimdi ikisi de evli barklı, torunlarımız var. Torunlar üç dört yıl önce gelip gördüler Ada'yı. Atina'da bir Büyükada derneğimiz var ama buraya grup olarak buradaki derneğin davetiyle geldik.

Ben kendi başıma en son 93'te gelmiştim. Son gelişimden beri Ada'da fazla değişiklik görmedim ama eskiden Belediye Gazinosu rıhtıma kadar devam ederdi, şimdi yok. Bir de bizim zamanımızda bu kadar çok arabacı yoktu. Eski Ada daha natüreldi. Çok afedersiniz- eşeklerle gezerdik Ada'yı. Biz Madam'la flört ederken bütün gençler Aşıklar Yolu'nda dolaşırdı, artık insanlar oralara gitmeye korkuyorlar. Eskiden zengin köşklerin önünde arabacılar beklerdi ev halkını istediği yere götürürdü.

Ada'yı terk etmek zorunda kaldım çünkü o zaman Yunan tebaalıları hudut dışı ediyorlardı. Beni sınırdışı etmediler ama işimi durdurdular, çalışamazsın dediler, gitmek mecburiyetinde kaldık. 15 bin kadar Yunan tebaalıyı kovdular, tabii o zamanlar başka bir hava esiyordu. Fabrikalarda filan iyi mevkileri olan Rumlar'ı da tasfiye ettiler. Bu şekilde yavaş yavaş boşaldı İstanbul.

Atina'de yeni bir hayata başlamak zor oldu tabii. Yaşlı bir ağacı kökünden koparıp başka bir yere dikerseniz tutmaz. Ne kadar olsa gittiğimiz yerdekilerin her şeyi bizden değişik. Fidan dikerseniz durum değişir, mesela gittiğimizde benim çocuklarım ufacıktı, pek fark etmediler göçü.

Biz Ada'da buradakilerle beraber yaşadık, beraber büyüdük. Hepimiz kardeş gibiydik, bizim tek şikayetimiz afedersiniz devletten, politikadan...’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!