Kapatılan DEP'in eski milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak'ın, Ankara 1 No'lu DGM'de yeniden yargılanmalarına başlandı. Mahkeme, sanıkların reddi hakim ve tahliye talebini reddetti.Zana, Dicle, Doğan ve Sadak ile avukatlarının katıldığı duruşma, saat 10.00'da başladı.    Duruşma dolayısıyla Ankara DGM ve Adliye Sarayı çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, DGM binasına girişte üst araması yapıldı. Dışardan gelen misafirlerin içeriye alınması sırasında Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Cengiz Köksal ilgilendi.    REDDİ HAKİM TALEBİ REDDEDİLDİDuruşmayı, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ve bazı komisyon üyeleri, Avrupa Parlamentosu'ndan 3 kişi, İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, kapatılan HADEP'in eski genel başkanları Murat Bozlak ve Ahmet Turan Demir, Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, hükümlü DEP milletvekillerinin yakınları da izliyor.     Ankara 1 Nolu DGM'de geniş güvenlik önlemleri altında başlayan duruşmada önce, Zana, Dicle, Doğan ve Sadak'ın kimlik tespitleri yapıldı. Başkan Karadeniz, hükümlülerin, yeniden yargılanma talebine kendisinin karşı oy vererek esas hakkındaki görüşünü ortaya koyduğu gerekçesiyle davadan çekilmesini istediklerine dair dilekçe verdiklerini belirtti. Karadeniz, dilekçede, davadan çekilmemesi halinde reddi hakim talebinde bulunulduğunu kaydetti.    Yeniden yargılanma talebine verdiği karşı oyun, gerekçeli olacağını ve anayasanın gereği olduğunu anımsatan Karadeniz, davadan çekilmeyeceğini açıkladı.     REDDİ HAKİM TALEBİ KABUL EDİLMEDİDaha sonra reddi hakim talebini değerlendiren mahkeme heyeti, DGM Cumhuriyet Savcısı Dilaver Kahveci'nin de görüşü doğrultusunda, karşı oyun esasa ilişkin olmadığı gerekçesiyle oybirliğiyle reddetti.    Mahkeme Başkanı Karadeniz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararını okuduktan sonra söz alan sanık avukatlarından Yusuf Alataş, davanın Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''vatan hainliği'' başlıklı 125. maddesinden açıldığını, ancak hükmün ''yasadışı silahlı örgüt propagandası yapmak'' suçundan kurulduğunu anımsattı. Alataş, sanıklara yeterli ek savunma hakkı verilmediğini ifade ederek, yargılamanın tümüyle yenilenmesi gerektiğini söyledi.    AİHM'nin kararına karşı diyecekleri sorulan Selim Sadak, dokunulmazlıklarının kaldırılmasından yargılama sonuçlanıncaya kadar geçen sürede hukukun katledildiğini savundu. Türkiye'de baskıcı bir dönemin yaşandığını iddia eden Sadak, ''Turgut Özal'ın şaibeli ölümü, Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olması ve Tansu Çiller'in başbakanlığa gelmesiyle bu dönem başladı'' diye konuştu.     TOPLUMSAL BARIŞIN TESİSİTürkiye'de toplumsal barışın tesis edilmesi gerektiğini, çağdaşlığın bu yoldan geçtiğini ifade eden Sadak, ''Türkiye kendi kültürüyle barışmalı. HADEP'in kapatılmasıyla, DEHAP'a dava açılmasıyla ülkeyi kaotik ortama sürüklemek isteyenler başarılı olamayacak'' dedi.    Sadak, son dönemde yapılan yasal düzenlemelerle Türkiye'nin AB'ye yaklaştığını dile getirerek, AİHM'nin kararı doğrultusunda yargılama yapılmasını talep etti.     ''HUKUK HER AŞAMADA KATLEDİLDİ''       Kapatılan DEP'in eski genel başkanı Hatip Dicle de yasal düzenlemelerin, ülkeyi evrensel hukuk normlarına yaklaştırdığını belirtti. Yeniden yargılamada, önceki eksikliklerin giderilerek objektif kriterlere göre hüküm kurulmasını dilediğini ifade eden Dicle, şunları söyledi:    ''Son 9 yılda birçok şey değişti. Bizim yaka paça Meclis'ten alındığımızda davaya dayanak olan konuşmalarımız, bizden sonra devlet yetkilileri tarafından konuşulmaya başlandı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bizden çok hapiste kalan siyasi mahkum yok. Şunu iftiharla söylüyorum ki biz, yolsuzluktan, hortumculuktan karşınızda değiliz. Buna demokrasinin bedeli olarak iman düzeyinde inanıyoruz. Türkiye'nin AİHM'de mahkum edilmesi bizi sevindirmedi ama buna mecbur kaldık. Çünkü gözaltına alınmamızdan itibaren hukuk her aşamada katledildi.''     DEVLET İÇİNDEKİ ÇETELERSusurluk'ta meydana gelen
trafik kazasının, devletin içinde yapılanan çeteleri de ortaya çıkardığını anlatan Dicle, davada tanık olanların başında eski milletvekili Sedat Edip Bucak'ın geldiÄŸini, korucubaÅŸları ve itirafçıların da bu listede yer aldığını söyledi.    Dicle, son yıllardaki deÄŸiÅŸimler paralelinde yargılamanın Türk hukukuna ve bağımsız yargıya yakışır bir ÅŸekilde yapılmasını istedi.     ''DEMOKRATÄ°KLEÅžME YOLUNDA BÄ°R ADIM OLSUN''     Leyla Zana da yeniden yargılamanın demokratikleÅŸme yolunda atılmışbir adım olmasını temenni etti. Türkiye'nin demokrasi sınavından geçtiÄŸini, yargılama sonucunda ya geçer not alacağını ya da demokrasi özürlü ülkeler arasında yer alacağını savunan Zana, bireysel özgürlüklerinin deÄŸil toplumsal geleceÄŸin peÅŸinde koÅŸtuklarını ifade etti.    Zana, TBMM'de Kürt ve Türk kardeÅŸliÄŸi üzerine yemin etmesine tahammül edilemediÄŸini ileri sürerek, anlaşılmak istenmeden susturulduÄŸunu, deyim yerindeyse ipinin çekildiÄŸini söyledi. Zana, ''Ben halkların kardeÅŸliÄŸini, barışı dile getirmek istemiÅŸtim'' dedi.     ''AYRILIKÇI VE BÖLÃœCÃœ DEĞİLÄ°Z''    Şiddetle suçlandıklarını, ancak hiçbir zaman ırkçılık ve savaÅŸ çığırtkanlığı yapmadıklarını iddia eden Zana, ''Ayrılıkçı ve bölücü olmadığımız halde bu sıfatlarla anıldık'' diye konuÅŸtu. Bazı kesimlerin kendilerini oldukları gibi deÄŸil, anlamlandırdıkları ÅŸekilde gördüklerini öne süren Zana, barış ve kardeÅŸlik adına bedel ödediklerini, kendilerini tutuklatan zihniyetin ise siyaset çöplüğünde yok olup gittiÄŸini savundu.     ''TÃœRK VE KÃœRT KARDEÅžLİĞİNE DAHA ÇOK Ä°HTÄ°YAÇ VAR''     ''Önce kadın, sonra ana, en sonunda da bir siyasetçiyim'' diyen Leyna Zana, Kürt ve Türk halklarının bugün çok daha fazla kardeÅŸliÄŸe ihtiyacı olduÄŸunu söyledi. Zana, sadece Türkiye'de deÄŸil, Irak, Suriyeve Ä°ran'da da bu kardeÅŸliÄŸe ihtiyaç olduÄŸunu ifadederek, uluslararası güç odaklarının, bu coÄŸrafyadaki çeliÅŸkilerden yararlanarak onlarca yıl sürecek bir çatışma ortamı yaratmaya çalıştığını kaydetti.    Zana, Avrupa BirliÄŸi yolunun frensiz ve geri vitessiz olduÄŸunu, AB ülkelerinin Türkiye'ye yaklaşımlarında yapıcı davranarak bir an önce müzakerelere baÅŸlamaları gerektiÄŸini anlatarak, ''Türkiyesiz bir Avrupa BirliÄŸi tamamlanmamış bir proje olacaktır. DemokratikleÅŸme sürecini tamamlayan Türkiye, bölgesinde, 21. yüzyılın yükselen deÄŸeri ve aydınlamanın kaynağı olacaktır'' diye konuÅŸtu.     DOÄžAN: MÃœCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZDuruÅŸmanın öğleden sonraki oturumunda hükümlü Orhan DoÄŸan'a söz verildi.    DoÄŸan, yeniden yargılamanın nasıl yapılacağının önemli olduÄŸunu ifade ederek, AÄ°HM'nin, kararıyla sadece yol haritası sunmadığını, Türk hukuk kurumlarının da kendi yol haritasını çizmesini teÅŸvik edici nitelikte karar verdiÄŸini söyledi. DGM'nin vereceÄŸi kararın bundan sonraki benzer davalar için emsal oluÅŸturacağını savunan DoÄŸan, ''Dava bizim bireysel özgürlüklerimizi aşıyor. KardeÅŸlik ve demokrasi mücadelemizden hayatımız pahasına vazgeçmeyeceÄŸiz'' dedi.    Yasal düzenlemelerle kendilerinin hukuksal konumlarının deÄŸiÅŸmesinin önemli olmadığını ifade eden DoÄŸan, yargılamanın hukuka uygun süreçte iÅŸlemesinin kalıcı demokrasi saÄŸlayacağını belirtti. DoÄŸan, ''4 yıldır çatışma ortamı bulunmuyor. Bu dönemin demokratikleÅŸme açısından fırsat olmasını diliyorum'' diye konuÅŸtu.    Ankara 1 No'lu DGM BaÅŸkanı Orhan Karadeniz, dinlenilmesine karar verilen kamu tanıklarının çaÄŸrılmasını istedi, ancak 27 kamu tanığından gelen olmadığı görüldü.     ''BU BÄ°R DEVRÄ°M''     Daha sonra söz alan hükümlü avukatlarından Yusuf AlataÅŸ, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na (CMUK) göre, yeniden yargılama nedenlerinin çok sınırlı olduÄŸunu anımsatarak, devletlerüstü mahkemenin verdiÄŸi kararın yeniden yargılama nedeni sayılmasını ''devrim'' olarak nitelediÄŸini söyledi.    Mahkemenin, yeniden yargılamayla ilk hükmün deÄŸiÅŸebileceÄŸini kabul etmiÅŸ olduÄŸunu savunan AlataÅŸ, Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan DoÄŸan'ın yasal olarak hükümlü olsalar da hukuken tutuklu oldukları fikrinde olduÄŸunu kaydetti. Ä°NFAZLARIN DURDURULMASI TALEBÄ°AlataÅŸ, ''Yeniden yargılama süreci baÅŸladığına göre, müvekkiller hakkındaki mahkumiyet kararı artık kesin hüküm niteliÄŸinde deÄŸildir. Ä°nfazlarının durdurulmasını talep ediyoruz'' dedi.    DEP'lilerin cezaevinde geçirdikleri sürenin 9 yılı aÅŸtığını ve 2 yıl 3 ay infaz süresi kaldığını anımsatan AlataÅŸ, Zana, Dicle, DoÄŸan ve Sadak lehine bir karar verilmesi halinde cezaevinde kalmalarının telafi edilemeyeceÄŸini ileri sürdü.    YABANCI ÃœLKELERDEN ÖRNEKLERHükümlü avukatlarından Hasip Kaplan da AÄ°HM'nin Yargıtay gibi temyiz mahkemesi olmadığının altını çizdiÄŸi savunmasında, ülkelerin hukuk sistemlerinde yüksek mahkemenin kararları doÄŸrultusunda düzenlemeler yaptıklarını ifade etti ve bundan örnekler verdi.    Hükümlülerin bir avukatı da 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddesinin, yarı oranda ceza artırımı öngörmesi nedeniyle Anayasa'nın eÅŸitlik ilkesine aykırı olduÄŸunu iddia ederek, 3713 Sayılı Kanun'un 5. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne baÅŸvurulmasını talep etti.     DGM Cumhuriyet Savcısı Dilaver Kahveci, infazın durdurulması taleplerinin, konu tensiple birlikte deÄŸerlendirildiÄŸi ve gerek görülmediÄŸi için reddine karar verilmesini, 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne baÅŸvurulması talebinin reddine ve gelmeyen tanıkların yeniden ihzaren celplerine karar verilmesini istedi.    TAHLÄ°YE TALEBÄ° REDDEDÄ°LDÄ°Mahkeme BaÅŸkanı Karadeniz, duruÅŸmaya verilen kısa aranın ardından, 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesinin iptali isteminin, Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce reddedildiÄŸi için bu yöndeki talebin ve infazın durdurulması taleplerinin reddine karar verildiÄŸini açıkladı.    TANIKLAR İÇİN ÖDENEK VE GÃœVENLÄ°K Karadeniz, bazı tanıkların can güvenliÄŸi, bazı tanıkların parasızlık, bazı tanıkların da görev yeri deÄŸiÅŸikliÄŸi nedeniyle gelmediklerinin bildirilmesi üzerine, bu tanıkların, gerekli güvenlik önlemleri ve ödenekle mahkemeye gelmeleri için Ankara DGM Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı'na yazı yazılmasına karar verildiÄŸini ve duruÅŸmanın 25 Nisan tarihine ertelendiÄŸini bildirdi.DAVA SÃœRECÄ°Â Â Â Â Â Â Kamuoyunda ''2. Uyum Paketi'' olarak bilinen 4793 sayılı ÇeÅŸitli Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Resmi Gazete'de yayımlandığı 4 Åžubat 2003 tarihinde eski milletvekilleri avukatları aracılığıyla yeniden yargılanma isteminde bulunmuÅŸ, mahkeme de bu talebi kabul etmiÅŸti.    Ankara 1 No'lu DGM, kamuoyunda ''DEP Davası'' diye bilinen davada, kapatılan DEP'in eski Diyarbakır milletvekilleri Dicle ve Zana, eski Şırnak milletvekilleri DoÄŸan ve Sadak'ı, terör örgütü PKK'nın liderlerinden aldığı emir ve talimat doÄŸrultusunda ülke içinde ve dışında yoÄŸun bölücü faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''yasadışı örgüt üyeliÄŸi'' fiilini düzenleyen 168-2 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun ''ceza artırımını'' öngören5. maddesi uyarınca, 15'er yıl ağır hapis cezalarına mahkum etmiÅŸti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bu kararı onamıştı.    Kapatılan DEP milletvekilleri Zana, DoÄŸan ve Dicle, 4 Mart 1994 tarihinde gözaltına alınmış, 17 Mart 1994 tarihinde tutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'ne konulmuÅŸlardı. Sadak ise 1 Temmuz 1994 tarihinde gözaltına alınmış ve 12 Temmuz 1994'de tutuklanmıştı.    Eski DEP milletvekilleri, Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili 10., örgütlenme hakkıyla ilgili 11., ayırımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. ve adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin ihlal edildiÄŸi iddiasıyla 1996 yılında Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi'ne (AÄ°HM) baÅŸvurmuÅŸtu.    AÄ°HM, 2001 yılının Temmuz ayında baÅŸvuruyu sonuçlandırarak, DGM'nin tarafsız ve bağımsız olmadığı gerekçesiyle Avrupa Ä°nsan Hakları SözleÅŸmesi'nin 6. maddesinin ihlal edildiÄŸi, diÄŸer maddelerinde yapılan ÅŸikayetleri incelemeye gerek görmediÄŸini açıklamıştı. Mahkeme,Türkiye'nin ÅŸikayet baÅŸvurusu yapanlara kiÅŸi başına 25 bin ABD doları ve mahkeme masrafı için ise toplam 10 bin ABD doları ödemesine karar vermiÅŸti.    4793 sayılı Kanun ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (CMUK) ''muhakemenin iadesi'' baÅŸlıklı 327. maddesine yeni bir bent eklenmiÅŸti. Söz konusu bentte, ''ceza hükmünün, Ä°nsan Haklarını ve AnaHürriyetleri Korumaya Dair SözleÅŸme'nin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiÄŸinin, Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi'nin kesinleÅŸmiÅŸ kararıyla tespit edilmiÅŸ olması'' yeniden yargılanmayı gerektiren durum olarak hükme baÄŸlanıyor.Â
button