Güncelleme Tarihi:
Arama, soruşturma yargıcının talimatı doğrultusunda yapıldı.
Fransa'da “Clearstream skandalı” diye anılan davada, Villepin'in, başbakanlık ve içişleri bakanlığı yaptığı dönemde gizli servisi kullanarak, cumhurbaşkanlığı yarışındaki rakibi Nicolas Sarkozy'yi yıpratmak isteği iddia edilmişti.
SKANDALIN ÖYKÜSÜ
Skandal, ismini açıklamayan bir kişinin, savcılığa 2004 yılında gönderdiği ihbar mektubunda, “sağ ve sol partilerden önemli siyasetçilerin yurtdışında gizli banka hesapları bulunduğunu” öne sürmesiyle başlamıştı.
İhbarda, “bu hesaplardaki paraların, Fransa'nın Tayvan'a 1991 yılında sattığı ve değeri 2.8 milyar doları bulan fırkateynler için ödenen komisyonlar olduğu” ileri sürülmüştü.
Basın, mektubun, 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, merkez sağda eski başbakan Dominique de Villepin ile yine eski İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy arasındaki “bir iç hesaplaşma sonucu” veya “siyasal entrika amacıyla” kaleme alınmış olabileceği olasılığı üzerinde durmuştu.
Mektupta adının gizli banka hesabı bulunanlar arasında geçmesi üzerine Sarkozy, “kendisine haksız yere suçlama yöneltildiği” gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.
Sarkozy'nin basına yaptığı açıklamalarda, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde “önünü kesmek amacıyla” kendi partisinden ve rakip partiden bir grubun “bu tür bir oyuna girmiş olabileceğini” ima etmesi, merkez sağda büyük yankı uyandırmıştı.
Villepin, ihbar mektubundaki iddiaları kullanarak, merkez sağdaki en büyük siyasi rakibi Sarkozy'i zayıflatmak istemekle suçlanmıştı.
Sarkozy'nin dışında, Sosyalist Parti üyesi Dominique Strauss-Kahn da ihbar mektubunda, Lüksemburg'daki Clearstream kredi şirketinde gizli hesap bulundurmak ve kara para aklama faaliyetlerine karışmakla suçlanmıştı. Strauss-Kahn da Sarkozy gibi hakkındaki suçlamalara karşılık dava açmıştı.