Güncelleme Tarihi:
"Boyumun ölçüsünü aldım! Lakin durumum vahim" diyen ve Arınç- Gökçek kavgası nedeniyle siyasi berdele kurban gittiğini nükteli bir dille köşesine taşıyan Öztürk, "Şimdi AK Parti'nin bazı icraatlarını eleştirsem, 'aday olamadı, eleştirmeye başladı, nankör' diyecekler. Eleştirmesem, 'hala beklentisi var AK Parti borazanının' diyecekler. Allah'ım siyasi berdel olmak ne kadar zor bir durum!" diye yazdı.
İşte Öztürk'ün yazısının çarpıcı bölümleri:
"AKLIM BAŞIMA GELDİ"
Bir hafta sonra, aklım başıma yeni geldi. “Ne oldu bana, neler oluyor Ankara'da” diye daha yeni düşünmeye başladım. Nerden çıktı bu yazı demeyin yani.
"ÜZERİMİ KİM ÇİZDİ?"
Ahmet Hakan, Taha Kıvanç gibi kulağı deliklerin kanaati, Bülent Arınç'a yakınlığım nedeniyle üzerim çizildi. Bülent Arınç'a savaş açan Melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek aday yapılmayınca, ona karşılık, kameralar önünde ona yüklenen ve partiyi zor duruma sokan Arınç'a ceza olarak ben kesilmişim.
"SİYASİ BERDEL"
Eskiden biri kız kaçırdı mı, ceza olarak onların hiçbir şeyden habersiz kızı alınırdı, buna da 'berdel' denirdi. Hiçbir şeyden habersiz olan ben, 'siyasi berdel' oldum sanırım (bence Koray Çalışkan için oldukça kullanışlı bir kavram oldu bu). Bu tez doğruysa, acaba büyüklerimiz 'yahu Kemal Arınç'ın oğlu değil, ayrıca Arınç'a danışman olduğu kadar, Erdoğan'a da yakın danışmanlık yaptı, niye kesiyoruz adamı' demek niye akıllarına gelmemiş? Demek ki, 'kızı yaşlı ağaya verin, sorun bitsin uğraşmayalım' der gibi düşünmeden, çizdiler üzerimizi!
Kim çizdi peki? Onu da bilmiyoruz. Bir rivayet daha ilk komisyonda çizildi, bir rivayet orta komisyon, bir rivayet son komisyon, bir rivayet son gece, bir rivayet son gün çizildim. Eh son kararı Genel Başkanımız Davutoğlu verdiğine göre, cansız siyasi bedenimin üzerindeki kalem izi ona ait olmalı. Ona 'çiz' diyen biri oldu mu, bilmediğimiz bir konu daha.
"BENİ HAVAYA SOKAN BU TATLI DİL OLDU"
İtiraf edeyim, siyasete girmem için ısrarcı olan bakan arkadaşlarım oldu. 'Hayatımı karartan bu bakan arkadaşlarımız', Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızla benim için görüşme bile yaptılar. Başbakan Davutoğlu ile sonra yüz yüze görüştüğümde, bana yıllardan beri tanışmamıza rağmen aracıya ihtiyaç duymamdan dolayı tatlı dille bir sitemde bile bulundu. Zaten beni havaya sokan da bu tatlı dil oldu!
"ATEŞE ODUN TAŞIYANLAR, SU TAŞIYANLAR"
Kısacası kimseye daha yakın, daha uzak değildim. Böyle durumlarda kimseye kırgın da olunmaz. Kimseyi arayıp neden böyle oldu diye de sormadım. Allah nasip etmedi, sadece bildiğimiz budur.
Bülent Arınç'ın son çıkışları üzerine bana bir fatura kesildiyse, bunu yapanlara diyecek sözüm yok. Siyasette vefa beklentisi içinde olanlardan değilim. Biz nasibe ve kadere inanmış insanlarız. Olanın hakkımızda hayırlı olduğuna iman ettik. Ümmetin derdi bitene kadar doğru bildiğimiz yolda yürümeye, koşmaya devam edeceğiz.
"DURUMUM VAHİM"
Yazarlığa ve mesleğime yeniden hız verdim, itiraf edeyim daha rahatlamış haldeyim. Siyaseti denemeseydim içimde kalacaktı. Boyumun ölçüsünü aldım! Lakin durumum vahim, şimdi AK Parti'nin bazı icraatlarını eleştirsem, 'aday olamadı, eleştirmeye başladı, nankör' diyecekler. Eleştirmesem, 'hala beklentisi var AK Parti borazanının' diyecekler. Allah'ım siyasi berdel olmak ne kadar zor bir durum!
KORAY ÇALIŞKAN'DAN TWEETLE YANIT:
Kemal Öztürk’ün yazısında söz ettiği akademisyen-yazar Koray Çalışkan’dan tweet’le yanıt geldi. Çalışkan, Öztürk’ü ima ederek şu tweeti attı:
Yeme hakikat hakkıÖdetirler bedel,Demezler ona berdelOlma siyasi için dübel
— Koray Çalışkan (@koraycaliskan) 14 Nisan 2015