Eşinin ‘sır’rı onda!

Güncelleme Tarihi:

Eşinin ‘sır’rı onda
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 1999 00:00

Haberin Devamı

Ayfer Karamani, toprağa adanmış hayatlardan biri. O, gündelik hayatta karşılaştığımız ancak farkında olmadığımız detayları hisleri aracılığıyla toprağa aktaran ve ona can veren bir insan. Toprak, ateş ve ‘‘sır’’ yani boya üçlüsünden mucizeler yaratan bir seramik sanatçısı. Türk seramik sanatına kazandırdığı eserler ve yetiştirdiği sayısız sanatçıyla ülkemizde seramik sanatının gelişimine öncülük etmiş bir usta.

Dört çocuklu bir ailenin en küçük bireyi olarak İstanbul'da doğup büyüyen Ayfer Hanım kardeşlerinden farklı, sessiz ama kendine ait özel bir dünyası olan bir çocukmuş. Okumayı seven ancak fen, matematik gibi derslerden nefret eden bu çocuğun imdadına bir aile dostları, Güzel Sanatlar Akademisi’nde hocalık yapan hattat Emin Barın yetişmiş. Ailesinin de teşviki ile Güzel Sanatlar Akademisi'ne kaydolmuş. Böylece uzun yıllar sürecek olan sanat hayatına ilk adımını atmış. Akademinin Tekstil ve Seramik bölümünden 1957 yılında mezun olan Ayfer Hanım ilk kişisel sergisini daha öğrenci iken Galatasaray Lisesi'nde açmış.

Öğrenciliği sırasında bir tesadüf sonucu tanıştığı Sabit Karamani ile 1957'de evlenmiş. Aslında İstanbul Radyosu'nda bir elektronik uzmanı olan Sabit Bey, reklam, fotoğrafçılık gibi çeşitli alanlarda da çalışmaları olan faal bir insan. Sabit Karamani'nin özel olarak ürettiği seramik boyası yani ‘‘sır’’ı Ayfer Karamani'nin tam 35 yıl boyunca vazgeçemediği buluşu. Bu özel formüllü boya başarılarının en büyük sırrı aslında. Ayfer Hanım, bir süre önce kaybettiği eşinden bahsederken ‘‘gitmeden bana çok değerli 'sır'ın formülünü bıraktı artık bu sırrı sadece ben biliyorum ve benimle de gidecek,’’ diyor.

Uzun yıllar beraber çalışan çift birçok başarılı işe imzalarını atmışlar. Akbank Galatasaray Şubesi'nin seramik duvarı, Adana Sabancı Center ve Ankara Etap Altınel Oteline yapılan seramik duvarlar gibi daha bir çok eser imzalarını taşıyor.

1979'da açtığı kendi ismini taşıyan Tünel'deki atölyesi, çamuru sevgi ile yoğurduğu ve ona can verdiği, onun deyişi ile ‘‘mabedi’’, aynı zamanda sayısız sanatçı yetiştirdiği bir seramik okulu. Hiçbir şey bilmeden buraya gelenlerden daha sonra kendi sergilerini açan nice sanatçı çıkmış. Bu mabede girenler hayatlarını kapının dışında bırakıp başka bir boyuta geçiyorlar.

Ayfer Karamani'nin çamura karşı duyduğu sevgi, onu içindeki insan sevgisini yaratmaya yönlendirmiş. Kayalar ise doğada en sevdiği oluşumlar. Erişilmez dev formlarının çok etkileyici ve insan elinin yeniden yaratamayacağı detaylarla dolu olması onu çok heyecanlandırıyor. Bu yüzden de uzun süre yalnızca kayaları çalışmış. ‘‘Ne var ki sonunda kayaların içinden iki insanın birbirine olan sevgisini çıkartmayı tercih ettim’’ diyen Karamani bir süre de bu romantik akımın etkisinde kalmış. Şu sıralarda kalabalık insan grupları üzerine çalışıyor. Antik kaideler üstünde yalın bir anlatımla işlenmiş insan toplulukları, dayanışma içindeki insanlar. ‘‘Artık o fırtınalı dönem bitti, belki de yaştan gelen bir ağırbaşlılık, durgunluk söz konusu. Şu sıralar kalabalığı çok fazla hissediyorum’’ diyen Ayfer Karamani'ni yeni eserlerinde, sadeliğin içinden gelen dinamizmi ön plana çıkarıyor.

Kızının armağanı kitap

Ayfer-Sabit Karamani çiftinin kızları Arzu Karamani Pekin'in, annesinin 40 yıllık sanat yaşamından ve hayatından kesitler sunarak hazırladığı kitabı onun için çok güzel bir hediye. Ayfer Hanım'a gurur veren kızının bu eseri, hayatının ve emeğinin en güzel mükafatı. ‘Toprağın Sırları ve Kırk Yıl’ adlı eserinde annesinden, ‘‘Hiçbir zaman tatmin olmayan kişiliği, hep bir sonrakinin peşinde koşturur onu. Annemin yaşama bağlılığının içindeki sevinç ve çoşkunun bir benzerini bulmak zordur. Duygularının iniş ve çıkışlarına yetişmek de...’’ diye bahsediyor, Arzu Karamani.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!