Güncelleme Tarihi:
Festivale gitmek için Bayrampaşa’dan çıktım yola. Metrobüsten Avcılar durağında inip otobüs ya da minibüsle Esenyurt’a ulaşmak mümkün. Ancak Esenyurt o kadar büyük bir ilçe ki, minibüs hatlarına da otobüs gibi numaralar verilmiş. Sorup soruşturarak doğru minibüsü buluyorum ve başlıyor yolculuk. İndi-bindi 10 TL. Minibüs şoförüne “Rıfat Ilgaz Amfi Tiyatrosu’na gideceğim, gelince haber verir misiniz” diyorum. “Tiyatro mu, ne tiyatrosu” diye gülerek yanıt veriyor. “Festival varmış” diyorum. “Karakol nerede desen bilirim ama burada kimse tiyatroya gitmez” diye konuşuyor. Minibüs kalabalık. Ayaktaki yolcular da ‘amfi tiyatro’ deyince bir süre şaşırıp duraksıyor ve bana bakıyorlar.
‘ESENLER VE BAĞCILAR’DAN İYİ’
Daha sonra adının Eda olduğunu öğrendiğim genç bir yolcu, “Ben biliyorum” diyerek şoföre yolu tarif ediyor. “Abla, Ceylan Ertem konserine mi gideceksin” diye bana dönüyor. “Evet” diyorum. “Ben de arkadaşımı ikna edebilirsem geleceğim” diyor ve başlıyoruz minibüste sohbete. Diyarbakırlı Eda, 2014’ten beri Esenyurt’ta yaşıyor. Önce kendisi sonra ailesi akrabalarının yanına Esenyurt’a göç etmiş. Bölgenin eskisi değil. Memleketten gelen teyzesiyle birlikte Florya turundan eve dönüyorlar. Arada teyzesine dönüp Kürtçe konuşuyor. Son dönemde Esenyurt’un şiddetle anılmasına ilişkin, “Maalesef çok kalabalık. Her milletten insan var. Ama yine de Esenler ve Bağcılar’dan daha iyi” yorumunu yapıyor.
ORTAK DİL TÜRKÇE
Önümüzde bir yer boşalıyor. Eda bana dönüp, “Abla sen geç, sen misafirsin” diyerek teyzesi yerine bana yer veriyor. “Oysa ikimiz de aynı şehirde yaşıyoruz” diye içimden geçiriyorum ve oturuyorum. Minibüste, otogarlardaki samimi hava var. Herkes göçmen ve herkes yolcu gibi. Kimsede, bir yerde uzun süreli yaşayan kişilerin ‘Biz buranın yerlisiyiz’ kibri yok. Eskiden toplu taşımada gazete okuyanların sayfasına bakar gibi, insanların telefon ekranına gözüm kayıyor. Arapça videolar izleyen yolcular çoğunlukta. Minibüste Kürtçe ve Arapça konuşuluyor. Ancak indi-bindi yaparken “Müsait bir yerde inecek var” gibi Türkçe hitaplar kullanılıyor. Yani ortak dil Türkçe ve en azından minibüste göze çarpan bir gettolaşma yok.
ESENKENT FARKI
Minibüsten inip amfi tiyatroya doğru yürüyorum. Esenyurt’un Esenkent Mahallesi’nde yer alan Rıfat Ilgaz Açık Hava Amfi Tiyatrosu, Esenyurt’un Kurucu Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, nam-ı diğer ‘Gürbüz Başkan’ döneminden kalma. Birçok kişinin günümüz Esenyurt’undan sorumlu tuttuğu Necmi Kadıoğlu başkanlığı döneminde yapılan dev binalar ise hemen ayırt ediliyor. Esenkent’teki mimari ve demografik yapı, ilçenin geri kalanından epey farklı. Ağaçlı ve geniş yollar Bahçeşehir’i andırıyor. 4 bin kişilik amfi tiyatro hınca hınç dolu. Konsere katılım bir hayli yüksek. Her yaştan insan var ve burada olmak ‘İstanbul’da olduğunuzu’ hissettiriyor. Herkes hep bir ağızdan şarkılara eşlik ediyor. Ceylan Ertem’in performansı da takdire şayan.
YÜKSEK BİNALARI GELİŞMİŞLİK SANDILAR
Konser başlamadan sohbet ettiğim ‘Esenyurt’un yerlisi’, doğma büyüme 45 yıllık Esenyurtlu Ahmet Bey şöyle konuşuyor: “Benim çocukluğumda burası köy gibiydi. Bahçeli evler vardı. Meyve ağaçlarından meyve yerdik. 2004’te belediye değişti. Ne olduysa Kadıoğlu’nun ikinci döneminde oldu. Rantın tadını aldı. Burası bir anda müteahhitlerle, inşaatlarla doldu. İnsanlar da üç beş kuruş fazla kazanmak için evlerini, arsalarını bu şirketlere sattılar. Belediye proje dışında yapılar yaparak buranın habitatını bozdu. Önce binayı dikip daha sonra yolu planlıyorlar. Halbuki bunun yasası var, kuralları var. Hepimiz burada işkence çekiyoruz. Benim çocuğumun yegane oyun alanı AVM. Yüksek binaları gelişmişlik sandılar ama alakası yok. Nüfusa göre trafiği, asayişi denetleyecek ekip sayısında sıkıntı var. Şiddet olayları da bundan arttı.”
GÜNAH KEÇİSİ İLAN ETTİLER
Konser başlamadan evvel, Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt’u yakalıyor ve ayaküstü sorularımı yöneltiyorum.
-KONUT RANTINA HEBA EDİLDİ: “Esenyurt maalesef konut rantına heba edilen bir ilçe oldu. Konut rantı, niteliksiz alanlar, kontrolsüz büyüme kenti bu hale getirdi. Altyapı sorunları çözülemedi. Kamu alanları yetersiz kaldı. Kaotik bir ortam oluştu. İnşaatlarda işçilerinin yoğunluklu olarak yerleşmesi, Suriyeli göçü de bunda etkili oldu. Göreve ilk geldiğimizde bütçesinin 4 katı borcu vardı, aleyhimizde 15 bin dava açılmıştı, 160 yürütmeyi durdurma kararı vardı. Uzun yıllar, insanların gerçek ihtiyaçlarını önemsemeyen yöneticiler tarafından da yönetildiği için belediyeyi ilk 3 yılda anca toparladık.
- SANKİ KENTLEŞMENİN, YÖNETİCİLERİN SUÇU YOK: Medyaya yansıyan son olaylar üzerinden Esenyurt’un değil, Esenyurtluların olumsuz şekilde gündeme gelmesi beni üzüyor. Ben de 45 yıllık Esenyurtluyum. Esenyurtlular, dürüst, namuslu, işinde gücünde, hakkına razı olan, emekçi insanlar. Ancak kamuoyunda öyle bir algı yaratılıyor ki, Esenyurtlular sanki sorunlu insanlar. Sorun sanki kentleşmede, bu kenti bu hale getiren yöneticilerde değil de Esenyurtlulardaymış gibi. Bazı gruplar, kendi sorumluluklarından kaçmak için suçu Esenyurtlulara atıyor, onları bir günah keçisi ilan ediyorlar. Bu büyük bir haksızlık. Bir yer düşünün ki, ülkenin tüm renklerini taşıyor ve 101 farklı ülkeden kişiye de ev sahipliği yapıyor. Merkezi hükümetin de ciddi eksiklikleri var. Koskoca Esenyurt’ta 43 milyon metrekareye sadece 3 trafik polisi bakıyor.
- EN GENÇ NÜFUSA SAHİP: Birçok aksaklığa, altyapı eksikliklerine rağmen burada daha büyük olaylar yaşanmamasının tek sebebi Esenyurtluların koca yürekleri. ‘Umudun Şehri’ dedik Esenyurt’a. Türkiye’nin en genç nüfusunu barındırıyoruz. 0-19 yaş arasında 320 bin çocuk-genç var. Yaklaşık Bulgaristan’ın tüm gençleri kadar. Yaşayanların yüzde 66’sı genç nüfus.”
BİLGİ NOTU
Esenyurt Belediyesi’nin düzenlediği 2. Uluslararası Esenyurt Halk Dansları, Müzik ve Sanat Festivali’ne 40 ülkeden dans grupları ve zanaatkârlar katılıyor. 10 Ağustos’ta başlayan festival bugün sona eriyor. Festival kapsamında Ceylan Ertem, Yeni Türkü ve Yüksek Sadakat sahne alıyor.