Güncelleme Tarihi:
"Suriye'de katliam", "silahlar susmuyor", "yine saldırı, yine ölü...."
Haber baÅŸlıkları; Â
Şöyle bir okuyup geçtiğimiz, kimi zaman biraz hüzünlensek de, kısa sürede unuttuğumuz Suriye'ye ilişkin haber başlıkları..
Oysa bizim okuyup geçtiğimiz o dramı, tam bir yıldır bizzat yaşıyor insanlar;
Kadınlar, erkekler, yaÅŸlılar, çocuklar... Â
Hele o çocuklar...
Suriyeli mülteciler, yanıbaşımızda, tam bir yıldır çok zor şartlarda, çadırlarda yaşıyorlar.
GÖÇMENLERİN KAMPINDAN FOTOĞRAFLAR
Dile kolay bir yıl!
Doğumlar oluyor; Ölümler oluyor bu bir yıl içinde. Evleniyorlar, erkek çocuklarının ilk mürüvetini görüp, sünnet düğünü düzenliyorlar...
Hepsi kampta; Çadırların, o birkaç metrekarelik alanın içinde.,,
Türkiye Beşar Esad'ın zulmünden kaçanlara kapılarını açtı. Korunak, yiyecek, yatacak yer var.
HATAY Ä°ZLENÄ°MLERÄ° |
Hatay'a, TBMM'nin Parlamentolararası değişim ve diyalog projesi çerçevesinde göç yönetimi sempozyumu çerçevesinde geldim. Meclis AB Uyum Komitesi Başkanı Prof Mehmet Tekelioğlu evsahipliğide yapılan sempozyuma, AK Parti, CHP, MHP, BDP'den pekçok vekil, akademisyenler, İçişleri, AB gibi ilgili bakanlıklardan temsilciler katıldı. Konu göç olunca, Suriye'den göç edenlerin kaldığı kampa gitmemek olmazdı. Nitekim, ilk gün çalışmalarının ardından, topluca Yayladağ'da Suriyeli göçmenleri barındıran kampa gitme, gezme, göçmenlerle sohbet etme fırsatı bulduk. Ve gördük ki, o insanlar tam bir yıldır, çadırlarda yaşıyorlar |
Ama gördük ki, şartlar sınırlı; Çok sınırlı...
Yayladağ'da Suriyeli göçmenler için kurulan çadır kampında ilk izlenim, gülümseyerek yaklaşan çocuklar.
Her zaman çocuklar daha cesur büyüklerden; Belki kanı, dehşeti yaşayıp da çok anlayamadıkları için kimbilir?
Ardından, kadınlar yaklaşıyor;
Ve buyur ediyorlar beni çadıra;
O hepimizin bildiği brandadan yapılma Kızılay çadırı. Birkaç metrekare.
Kolay değil, kışı geçirmişler bu çadırda. Kış soğunu geçirmesin diye üzeri mavi naylonla kaplı; Ne kadar koruyabilecekse o naylon...
İçerde bir şilte ve sürpriz;
Uyuyan bir bebek. Beşik yok, yatak yok. Sadece yere serilmiş yatağımsı bir şilte. Ve dört aylık, kampta doğmuş Nesire ile tanışıyorum....
Annesi fotoğraf çektirmek istemiyor. Ama ben o buyur edildiğim çadırın içinde, kardeşlerinin resmini çekiyorum Nesire'nin. O birkaç metrekarelik alanda, hem yemekler duruyor arkadaki derme çatma tahta tezgahta, hem kap kacak...Etrafta katlanmış birkaç giysi, birkaç küçük sandık.
O kadar...
Hayat bu bir yıldır tam 7 kişilik Suriyeli aile için...
ÇADIRIN İÇİNDE BİR KAFES, KAFESTE KUŞ...
Devam ediyorum yürümeye.
Karşıla, derme çatma bir başka çadır geliyor. Bakıveriyorum içeriye ve sürpriz;
Bir muhabbet kuşu var çadırda, kafesinin içinde.
İnsanlar gelirken, can yoldaşlarını da bırakmamışlar geride. Yerde örtüsüz bir şilte, ve duvarda kafes içinde muhabbet kuşu. Belli; Seçim yapmak zorunda kalmış eşlayarı ve kuş arasında ve sadece onu getirebilmiş yanında. Gözlerim doluyor...
Artık erkekler de yavaş yavaş yaklaşmaya başlıyorlar yanıma; Çoğu kendilerinin fotoğrafını çekmemem için uyarıyor. Ve anlatmaya başlıyorlar yaşadıklarını;
Bir tanesi, adını vermiyor ama Lazkiye'den geldiğini söylüyor. "Helikopterlerle havadan vurdular. Annem öldü. Ne istediler 58 yaşımdaki annemden. Kardeşim öldü. Ben yaralı geldim" diyor.
Ardından ekliyor;
"Hiçbir şey istemiyoruz. Silah verin bize. Silah verin ki savaşabilelim...."
Bir yandan haykırıyor kırık dökük Türkçesiyle, bir yandan gözleri doluyor.
Benim de gözlerim doluyor...
Bir yaşlı kadın yaklaşıyor. "Benim fotoğrafımı çek istersen. Neyim kaldı ki kaybedecek" diyor. Bir çevirmen aracılığıyla anlaşıyoruz; Ardından başlıyor Arapça Beşar Esad'a beddua etmeye. Kolay değil, hem kocası, hem oğlu öldürülmüş. Feryadı ondan.
Yayladağ'daki çadır kampı, bir yıldır yuva olmuş Suriyelilere.
Hatay Vali Yardımcısı, gezi sırasında pekçok bilgi veriyor;
Türkiye'ye olayların başlamasının ardından Suriye'den son bir yıl içinde toplam 45bin 778 kişi Türkiye'ye sığınmış. Bunların 16 bin 158'i geri dönmüş. Halen Suriyeliler, Hatay dışında, Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa'da hazırlanan konteyner ya da çadır kentlerde, devlete ait tesislerde misafir ediliyorlar.
Türkiye, sağlıktan yiyeceğe, çocukların eğitimine kadar her türlü ihtiyacı karşılamaya çalışıyor.
Bugüne kadar toplam 277 doğum olmuş kamplarda, bunlardan 6'sı ikiz. Yani toplam 283 bebek gelmiş dünyaya bu kamplarda.
20 KİŞİYE BİR BANYO, 15 KİŞİYE BİR TUVALET
Şartlar çok zor; Gezdiğimiz kampta 20 kişiye bir banyo, 15 kişiye bir tuvalet düşüyor.
Suriyeli çocuklara eğitim de veriliyor kamplarda; Toplam 805 öğrenci var.
Kurulan sahra hastanesinde, hem gelen yaralılar, hem de hastalar tedavi ediliyor. Durumu ağır olanlar, çevre illerdeki hastanelere sevkediliyorlar.
Birazcık yüzleri gülsün diye, pekçok sosyal aktivite düşünülmüş; Spor sahaları da açılmış, satranç kursları da, Kur'an kursları da...
Tam 51 çift, dünyaevine girmiş bu çadır şartlarında; Düğünleri yapılmış. Toplam 79 da erkek çocuğu sünnet edilip, bunlar için de eğlence düzenlenmiş
Hatta, bayram öncesi kadınlara küçük çaplı bir bütçe sağlanıp, alışveriş yapmalarına bile olanak yaratılmış.
Ancak tüm bu aktivitelerin, ardından evlerine değil, hep o üstü naylon kampı kızılay çadırına dönmüş o insanlar; Birkaç metrekareye, tüm aile sığışmaya...
KATAR, SUUDİ ARABİSTAN, TÜRKİYE DOST; İRAN, RUSYA DÜŞMAN...
Duygularını yazılarla, karikatürlerle duvarlara yansıtmışlar. Dikkat çeken şu; Hemen hemen her yazıda Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan'dan övgüyle bahsediliyor. Esad rejimine destek veren İran ve rusya ise, "düşman" ilan edilmiş kamp duvarlarında.
Filistin'i de unutmamışlar; "Onlar da bizim yaşadığımızı yaşıyorlar" diyor Suriyeliler. Duvarlarda, Suriye bayraklarının yanısıra, Filistin bayrakları da çizilmiş yanında "kardeşim orada öldü..." yazılarıyla birlikte.
Anlatmak çok zor. Bol bol fotoğraf çektim.
Ama bir yıllık göçü;
Gurbeti;
Yaşanan zorlukları;
Hangi yazı, hangi fotoğraf anlatabilir ki?...