Güncelleme Tarihi:
TUNUS’ta Yasemin devriminin ardından Aralık 2012’de Cumhurbaşkanı seçilen, uluslararası insan hakları savunucusu ve hekim Moncef Marzouki, milletvekillerini bağlayan içtüzük ve yerleşik uygulamanın dışına çıkıp TBMM Genel Kurulu’nda kravatsız olarak konuştu. Suriye’deki gelişmelerin Tunus’un güvenliğini de tehdit ettiğini vurgulayan Marzouki, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’lı çözüm seçeneklerinin ele alınmasını istedi.
ATATÜRK TUNUS’U DA BELİRLEDİ
Yabancı devlet, hükümet veya parlamento başkanı olarak TBMM’de konuşan 34’üncü lider olan Marzouki, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet sistemini överek, “Büyük Atatürk sadece bir siyasi sistem kurmamıştır, aynı zamanda bugüne kadar Tunus’ta egemen olan sistemi de belirlemiştir. Kurucu liderimiz, Atatürk’ü kendisine hem şahsiyet olarak hem de düşünce olarak örnek almıştır. Bugün Türkiye Tunus’ta örnek alınan bir siyasi güçtür. Türkiye kurduğu sistemiyle hem laiklerin hem de ılımlı İslamcıların örneği olmayı başarmıştır. Gerçekten de Türk etkisi Arap kültür ve tarihi üzerinde büyüktür. Tunus’ta Türk etkisi büyüktür ve asildir” dedi. Baskıcı rejimlerin artık “Ya reform ya da ülkeyi terk etme” seçeneğiyle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Marzouki, Arap baharının ardından karşı karşıya kaldıkları en önemli sorunların karşı devrim hareketleri, aşırı dinci gruplarla mücadele, ekonomik sorunlar ve kalkınma olduğunu belirtti. Marzouki, şöyle devam etti:
YAŞASIN TÜRK-TUNUS KARDEŞLİĞİ
“Suriyeli kardeşlerimize verdiğiniz destekler için teşekkür ediyoruz. Bunun Türkiye ekonomisine büyük yük getirdiğini biliyoruz. Biz bu gelişmelerin bir iç savaşa dönüşme ihtimali olduğunu başlangıçta söylemiştik ve uyarmıştık. Bu mezhep çatışması uluslararası düzeyde hem bölgeyi etkileyecektir, hem Suriye’yi etkileyecektir. Suriye’de birliğin bir an önce sağlanması, yeni sivil demokratik bir düzenin kurulması gerekiyor. Adaletle hayat arasında bir seçenekle karşı karşıya kalırsak biz her şeyden önce yaşayanların kanlarının dökülmemesini destekleriz. Suriye’deki yönetimle birlikte neler yapılabilir, mutlaka bunu ele almamız lazım. Diğer kötü seçenekler Suriye’yi yok edecektir. Türkiye’de hem güç hem de siyasi irade var. Bu gelişmeler Tunus’ta bizim de güvenliğimizi tehlikeye atmaktadır. Biz
‘Bu Suriye’nin iç meselesi’ diyorduk. Ama Tunuslu gençler Suriye’ye giderek orada çarpışmaktadırlar. Türk kardeşlerimizden bu olay karşısında daha duyarlı olmalarını, Araplara yardımcı olmalarını ve siyasi bir çıkış yolu bulmamıza katkı sağlamalarını beklemekteyiz. Yaşasın Türkiye, yaşasın Tunus, yaşasın Türk-Tunus kardeşliği.”