Güncelleme Tarihi:
Sakık şu yazılı açıklamayı yaptı: “Biz, acıların insanoğlu üzerindeki yıkımının en yakın tanıkları olduk. Siyasi yaşamımız mezarlıklar, morglar, cezaevleri, yasaklar, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar ve işkencelerle geçti. Yaşanan acılarımıza, kurulamayan empatiye, ölülerimizden esirgenen bir kuru duaya rağmen hiç kimseyle acıları yarıştırmadık. Bedeninde yaşından fazla mermi çıkan evladımız da oldu. Kızının parçalarını eteğine toplayan analarımız da oldu. 34 evladı bu ülkenin savaş uçaklarınca paramparça edilen insanlarımız da oldu. Herkesin acısını acımız bildik. Bir büyük barış uğruna hepsini bağrımıza bastık. Dün itham ettiğimiz vekilin acısını da en az kendi acımız kadar içimizde hissettik. Bunu defalarca gösterdik. Ancak söz konusu vekil, yaşanan bütün bu acılara yönelik en ufak bir refleks geliştirmedi. Evladının acısı bütün halkımızın acısıdır. Sonsuza kadar da böyle kalacaktır. Ama geliştirdiği sekter ve barış karşıtı tutumuyla bizden, halkımızdan göreceği değer de ancak bu kadar olacaktır. Özür dilemek meselesine gelince; kendisi 34 canımızdan özür diledi de biz mi duymadık? Lice’de katledilen Medeni Yıldırım için özür diledi de biz mi ıskaladık? Yüksekova’da katledilen Veysel ve Mehmet Reşit İşbilir için özür diledi de biz mi fark etmedik? Yüksekova’da başına gaz bombası isabet eden Bemal Tokçu bugün hayata gözlerini yumdu. Tokçu için özür diledi de biz mi duymadık? En büyük özür pratikte gösterilendir. Biz bütün anaların acısını, gözyaşını dindirmek için büyük bir barış mücadelesi yürütüyoruz.”