Uğur ERGAN / ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2006 00:00
’Kültürlerarası diyalog’ toplantısının gerçekleştirileceği 7 Eylül’de Türk ve Alman Dışişleri bakanları, ortak bir proje açıklayacak. İslam ve Hıristiyan dünyasının uyum içinde yaşaması için hazırlanan ortak çağrı, Nazi Almanyası’ndan kaçarak Türkiye’ye sığınan Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin eski liderlerinden Ernest Reuter’in adını taşıyacak.
DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullah Gül ile Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, 7 Eylül’de ’Kültürlerarası diyalog’ toplantısında, farklı dinler ve kültürler arasındaki çatışmayı önlemek için dünya kamuoyuna ortak bir proje açıklayacak. İki bakanın, İslam ve Hıristiyan dünyasının, önyargılardan uzak, uyum içinde yaşaması için yapacakları ortak çağrı, Nazi Almanyası’ndan kaçarak Türkiye’ye sığınan Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin eski liderlerinden Ernest Reuter’in anısına ’Ernest Reuter Manifestosu’ adını taşıyacak. Bu çağrı, bir anlamda iki bakanın daha önce karikatür krizini önlemek için Hürriyet ve Bild Gazeteleri’nde aynı anda yayınlanan ortak açıklamalarının da devamı niteliğini taşıyacak. Hürriyet, iki bakanın yapacağı ortak çağrının taslak metnini ele geçirdi. Üzerinde halen çalışıldığı için değişiklikler olabilecek taslak metinde öne çıkan bazı görüşler şöyle:
Ortak çağrının satırbaşları
TÜRKİYE ÇAĞDAŞLIK VE HARMONİ SEMBOLÜ
Farklı kültür ve dinlerden olan insanların özgürce, hoşgörüyle, barış ve saygı ortamında birarada yaşayacağı vizyonunu paylaşıyoruz. Türkiye çağdaş sistemi, çok kültürlü toplumu ile farklı kültür ve dinlerin bir harmoni içinde yaşayabildiğinin sembolüdür. Türkiye aynı zamanda İslam, demokrasi ve modernizmin de birlikte olabileceğini göstermektedir. Avrupa kurumlarına tam entegre olmuş ve Avrupa’nın değerlerini paylaşmış bir Türkiye, farklı kültürler ve dinlerin bir arada yaşayamayacağı tezini ortadan kaldırmaktadır.
FARKLILIK ORTAK REFAHIN SİMGESİ
Diğer taraftan çoğunluğu Türkiye’den olmak üzere milyonlarca göçmenin yaşadığı Almanya da sadece ekonomi ve siyasi açıdan değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel çerçeveden de bakıldığında Avrupa’da özel bir yere sahiptir. Kültürel ve dini farklılıkların olduğu bir gerçektir. Ancak bu farklılığın, bizleri bölmek için değil tam tersine karşılıklı saygı ve hoşgörüyle bakıldığında ortak yaşam refahının bir simgesi olabileceğine inanıyoruz.
MEDENİYETLERARASI ÇATIŞMA KADER DEĞİL
Avrupa modeli, farklılıkların bir arada yaşayabileceği üzerine kurulmuştur. Avrupa, demokrasi, iyi yönetim, hukukun üstünlüğü, insan haklarına karşılıklı saygı ve dayanışma gibi evrensel ortak değerleri korumaktadır. Yaratıcılık ve işbirliği üzerine kurulmuş bir diyaloğu başlatmak suretiyle küreselleşmeyi daha anlamlı ve olumlu istikamete yönlendirebiliriz. Ülkelerimizin aktif işbirliği ile medeniyetlerarası çatışmanın kaderimiz olmadığına dair mesajlar vermek istiyoruz.
MEDYANIN KATILIMI ÇOK ÖNEMLİ
Bu kapsamda yayıncılar arasında işbirliği ve bu alanda ortak programların genişletilmesi önemlidir. Bu nedenle ’Politika-Medya’ altında medya kuruluşu sahiplerinin ve gazetecilerin katılımıyla kasım ayında düzenlenmesi öngörülen konferansı önemsiyoruz.
HÜRRİYET VE BILD GAZETELERİ ÖNCÜ
Hürriyet ve Bild gazetelerinde yayımlanan ortak makalelerimiz, iki ülkede de olumlu karşılanmıştır. Bu, önyargıların ortadan kaldırılmasına yönelik iki taraflı işbirliği projelerini teşvik etmiştir. Örneğin Almanya’ya gönderilecek Türk din adamları için Tarabya’da yıllık programlar hazırlanması gibi projeler bakanlıklarımızın tam desteğini almıştır. Bu tür projeler umut vericidir.
İKİ GENEL YAYIN YÖNETMENİNE DESTEK
Hürriyet ve Bild Genel Yayın yönetmenlerinin diyalog çağrısı içeren karşılıklı makalelerini destekliyoruz. Her iki genel yayın yönetmenine de iki gazete arasındaki işbirliğinin ne ölçüde ilerletilebileceğini araştırmalarını teklif ediyoruz.
OKUL GAZETELERİNDE GENÇLERE ULAŞMAK
Karşılıklı anlayışı daha da geliştirmek için ortak makalelerin veya değişik çalışma raporlarının iki gazetede yayınlanmalarına bakanlıklar olarak destek veriyoruz. Örneğin okul gazetelerinde farklı kültürleri öğrenmek için karşılıklı diyaloğu içeren bakış açılarının yansıtılması genç nesillere faydalı olacaktır. Bu düşüncenin Avrupa geneline de yayılmasını arzuluyoruz.
HEDEF AB KARŞITI GRUPLAR
Bu çabalar Almanya’da, Türkiye’nin AB’ye girişine sıcak bakmayanlar ile Türkiye’de, Avrupa ile hiçbir bağlantısı olmayan grupları da hedeflemeli. Bu nedenle kardeş okulların sayısı artırılmalı ve öğretmenler arası değişim programları teşvik edilmeli.
MÜFREDATLAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Önemsiz gibi görünebilir, ama bir diğer önemli konu da iki ülkedeki eğitim müfredatının gözden geçirilmesidir. Şunu unutmayalım ki, okullardaki kitaplar sadece öğrenciler tarafından değil, toplumun geneli tarafından da görülmekte, değerlendirilmektedir.
DİN ADAMLARI EĞİTİM PROGRAMI
Almanya’ya görevli gelecek Türk din adamlarının kültürel ve dil eğitimi hazırlığından geçirilme çabalarını destekliyoruz. Almanya Akademik Değişim Programı’nın Ankara’daki İlahiyat Fakültesi’ne Almanya’dan misafir öğretim üyesi gelmesini sağlayacak çalışmasını cesaretlendirmeyi de bir görev biliyoruz. Türkiye ile Almanya arasında dini felsefe ve sosyolojik alanlardaki akademik değişimi yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Ünlü Alman İslam bilimcisi Annemarie Schimmel’in, Ankara Üniversitesi’nde daha önce yaptığı çalışma bu konuda referans olabilir.