Kitapta, İttihat ve Terakki’nin üç liderinden biri olan Cemal Paşa’nın, Suriye’ye tehcir edilen Ermeni göçmenlere yaptığı yardımlar, Ermeni çocuklar için kurulan yetimhaneler anlatılıyor. Prof. Özdemir’in Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde bulup yayımladığı yeni bir telgraf ise Ermeni okulları açılması bir yana, tehcirden 33 gün sonra Ermenilerin Ermenice haberleşmesinin bile yasaklandığını gösteriyor.
İTTİHAT ve Terakki’nin ünlü üçlüsünden Enver ve Talat Paşalar için bir hayli araştırma yapıldı, kitap yazıldı, 1915 Ermeni tehcirindeki rolleri ve insiyatifleri tartışıldı. Ne var ki, Bahriye Nazırı (Donanma Bakanı) ve 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa’nın, sürgün bölgesi olan Suriye’yi de denetleyen 4. Ordu’nun imkánlarını Ermeniler için nasıl kullandığı çok fazla gelmedi gündeme. Cemal Paşa’nın tehcir sırasında takındığı tutumun hem "soykırım," hem de "soykırım olmadı" tezini savunanları rahatsız edecek unsurlar barındırması muhtemelen etkili olmuştur bunda. İstanbul’dan gelen emirlere rağmen Suriye’de perişan vaziyetteki Ermeni kadın ve çocuklar için çırpınan Cemal Paşa’nın, daha sonra Ermeni çeteciler tarafından öldürülmesi ise trajedinin bir başka cephesi olsa gerektir. Gerçi bu ölümde kuşkulu yanlar da mevcuttur ama Cemal Paşa’nın ölümünün Suriye’de hayatlarını kurtardığı Ermenileri son derece üzdüğü bilinen bir olgudur.
Halide Edip’in tanıklığı
İşte, Türk Tarih Kurumu eski Ermeni Masası Başkanı olan ve Ermeni Tehciri ile ilgili pek çok çalışması bulunan Prof. Hikmet Özdemir’in yazdığı, "Cemal Paşa ve Ermeni Göçmenler, 4. Ordu’nun İnsani Yardımları" başlıklı kitap, bu boşluğu doldurmaya aday görünüyor. Remzi Kitabevi tarafından yayımlanan kitap, Ermeni meselesine bakışımızda kırılmalar yaratacak çarpıcı detaylar da içeriyor. Özellikle, İttihat ve Terakki hükümetinin Ermeni politikasını en sert biçimde eleştiren, ünlü Ermeni müzisyen Gomidas Vardabet’i kurtaran Halide Edip’in de Cemal Paşa’nın yanında olması, anlatılanların önemini artırıyor. Prof. Özdemir, Halide Edip’in tanıklıklarını şöyle anlatıyor:
"1915 Ermeni Krizi nedeniyle bir kısım Ermenilerin yerlerinin değiştirilmesi kararı alınması karşısında İttihat ve Terakki Hükümeti’ni en sert eleştirenlerden Halide Edip Adıvar, Cemal Paşa hakkında görüş ve değerlendirmelerine gerçekten kıymet verilmesi gereken bir tanıktır. Cemal Paşa’nın Suriye’deki Ermeni göçmenlerin işlerinde yardımcı olması için davet ettiği Halide Edip Adıvar, Falih Rıfkı Atay’ın sözleriyle; ’Ermeni politikasını tenkit eden birkaç kişinin başında’dır.
Hızır gibi yetişti
Halide Edip Adıvar, Cemal Paşa’nın, Ermeni meselesinde Osmanlı devlet adamına yakışır bir tutum aldığını yazmıştır: ’Hattá, Suriye’de Ermeni kıtali çıkarmaya sebep olabilecek bir vaziyet için bir müteşebbisini idam ettirmişti. Cemal Paşa’nın en büyük müşkülatı, Türk ordusu da dahil, Arapların, Ermenilerin iaşesi meselesi idi. Mamafih ordu büyük bir álicenaplık göstererek, yardım teşkilatlarına kendi erzakından elinden gelen fedakárlığı yapmaktan çekinmemişti (...)’
Halide Edip Adıvar’a göre; Cemal Paşa ve İzmir Valisi Rahmi Bey, İttihatçılar arasında Ermeniler tarafından en fazla saygı duyulan şahsiyetlerdir. O kadar ki, Cemal Paşa, Suriye’deki Ermenilere karşı planlar içinde olan iki İttihatçı’yı da idam ettirmiştir.
Yine Halide Edip Adıvar’ın anlatımına göre; Cemal Paşa, Ermeni kadınları ve çocukları için büyük bir insani yardım projesi başlatmıştır. Ermeni kadınları; Paşa’nın kendilerine Hızır gibi yetiştiğini söylemiş ve boyunlarında onun resimlerini taşımışlardır."
İsimler neden değiştirildi
Prof. Özdemir’in belirttiğine göre, insani yardım gönüllüsü olarak bölgede bulunan Halide Edip, Cemal Paşa’nın, Ermeni yetimlerinin barınmalarını sağlamak amacıyla onları Müslüman yetimhanelerine yerleştirdiğini, bunu engelleyen mevzuatı aşmak için de bu çocuklara Türk ve Müslüman isimleri verdiğini söyleyecektir. Yıllar sonra, "Yetimhane üzerinde merhum Cemal Paşa ile aramızda çetin münakaşalar oldu" diyecek olan Halide Edip, buna itiraz edecek ve arkasından da şunları söyleyecektir:
"Ben, Ermeni çocuklarının Türk veya Müslüman ismi taşımalarına itiraz ettim. Bunun sebebini Cemal Paşa şu suretle izah etti: Şam’da Ermeniler tarafından idare edilen yerde Cemal Paşa idaresinin yardım ettiği bir takım yetimhaneler vardı. Bunlar yalnız Ermeni çocuklarını alırlardı. Hiçbirinde yeniden çocuk alacak yer kalmadığı gibi, yeni bir yetimhane açmak için de maddi imkán kalmamıştı. Ayin Tura sadece Müslüman çocukları için olup, orada henüz yer vardı. Ermeni yetimhanesinin alamadığı kimsesiz, avare Ermeni çocuklarını Ayin Tura’ya alırken onlara Türk veya Müslüman ismi vermek zaruri idi. Esasen din dersi de verilmiyordu. Yani Ermeni çocuklarını zorla Müslüman yapmak gibi bir gaye yoktu. "
İşin arka planında ise İstanbul hükümetinin 27 Mayıs 1915’teki Tehcir Kararnamesi’nden sadece 33 gün sonra Ermenilerin tehcir edildiği Suriye, Halep ve Musul valilikleri ile Urfa ve Zor mutasarrıflıklarına gönderdiğini bir telgraf yatmaktadır. Prof. Özdemir’in Başbakanlık Arşivi’nde bulduğu ve bildiğimiz kadarıyla ilk kez yayımlanan bu telgraf, son derece önemli ayrıntılara sahiptir. Çünkü, 1 Temmuz 1915 tarihli bir şifre ile gönderilen bu telgraf ile Ermeniler hakkında daha önce uyulması emredilen kararlara yeni maddeler eklenmiştir.
Halide Edip’in gözlemi
"Ayin Tura sadece Müslüman çocukları için olup, orada henüz yer vardı. Ermeni yetimhanesinin alamadığı kimsesiz, avare Ermeni çocuklarını Ayin Tura’ya alırken onlara Türk veya Müslüman ismi vermek zaruri idi. Esasen din dersi de verilmiyordu. Yani Ermeni çocuklarını zorla Müslüman yapmak gibi bir gaye yoktu."
Bir Osmanlı Paşası’nın ihtişam ve sefaleti6 Mayıs 1872’de Midilli’de doğan Cemal Paşa, 1893’te Harbiye’den mezun oldu. 1898’de Selanik’te görev yaparken İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı ve Cemiyet’in askeri kanadını örgütledi.
Rumeli Demiryolları Müfettişi’yken de İttihat ve Terakki’nin Rumeli’de teşkilátlanmasını sağladı.
1907’de atandığı 3. Ordu’da Binbaşı Fethi (Okyar) ve Kolağası Mustafa Kemal ile birlikte çalıştı.
Babıali Baskını (23 Ocak 1913) olarak bilinen hükümet darbesinin ardından iktidarı İttihatçılar ele geçirince, İstanbul Muhafızlığı’na getirildi. Fransız yanlısıydı ama Birinci Dünya Savaşı öncesinde Fransız desteğini kazanamadı. Bunun üzerine, Alman yanlısı Enver ve Talat Paşalarla birlikte, 2 Ağustos 1914’te yapılan Osmanlı-Alman İttifakını destekledi. I. Dünya Savaşı’nda Bahriye Nazırlığı’nı üstlendi. 1908-1918 döneminde Enver ve Talat Paşa ile birlikte İttihat ve Terakki’nin en önemli üç paşasından biri olarak ünlendi.
Birinci Dünya Savaşı yenilgisinden sonra 1-2 Kasım 1918’de İttihat ve Terakki’nin lider kadrosuyla birlikte ülke dışına kaçtı. Önce Berlin, daha sonra da Münih ve İsviçre’ye gitti ve burada da İttihat ve Terakki için çalıştı. Osmanlı’da yaşayan Arapların isyanına sebep olduğu gerekçesiyle Divan-ı Harb-i Örfi (Sıkıyönetim Mahkemesi) tarafından gıyabında idama mahkum edildi. İsviçre’den Rusya’ya geçti, Afgan ordusunu modernleştirmek için Afganistan’a gitti. Bolşeviklerin siyasi görüşlerinde meydana gelen farklılaşmalar Cemal Paşa’yı da güç durumda bıraktı ve o da Tiflis’e yerleşti. Burada yaverleriyle birlikte 21 Temmuz 1922’de Karakin Lalayan ve Sergo Vartanyan adlı iki Ermeni komitacı tarafından öldürüldü. Ancak, bu suikastın, Stalin’in emriyle, o sırada Gürcistan Çeka’sının başında olan Lavrenti Beria tarafından düzenlendiğine dair önemli iddialar da mevcut. Cenazesi Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir tarafından Erzurum’a getirilerek Karskapı Şehitliği’ne defnedildi.
Başkomutanlığın şifreli telgrafı1 Rusya sınırına yakın Doğu Anadolu ile Zeytun, Suriye, Adana bölgesinden oralara dağınık bir şekilde çekilen ve çekilecek olan Ermenilerin gerek ülke içi ve gerekse dışı haberleşmesi ancak Türkçe olacaktır.
2Yeni kurulacak Ermeni bölgesinde Ermeni okulu açılmasına kesinlikle izin verilmeyecek ve bütün Ermeni gençleri ve çocuklar hükümet okullarında eğitim göreceklerdir.
3Şimdilik yalnızca İstanbul’da Ermenice gazetelerin yayımlanmasına izin verilerek diğer vilayetlerdeki Ermeni gazeteleri kapatılacaktır.