Ermeni cemaatinde heyecan

Güncelleme Tarihi:

Ermeni cemaatinde heyecan
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 1998 00:00

Haberin Devamı

İstanbul Ermeni Patrikliği makamı önümüzdeki ay yeni sahibini bulacak. Ancak adaylardan Patrik Vekili Mutafyan hakkında bazı sağcı gazetelerde suçlamalar yayınlandı. Mutafyan bunları ‘‘beni tanıyanlar için komik’’ diye yanıtlıyor. Agos Gazetesi'nde durumu değerlendiren yazar Etyen Mahcupyan ise üstü kapalı olarak, karalamaların çıkarlarının bozulmasından korkan mafyavari bir grup tarafından uydurulduğunu belirtiyor.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Cumhuriyet'e miras bıraktığı kurumlardan biri olan Kumkapı'daki İstanbul Ermeni Patrikliği 84'üncü patriğini seçme telaşı yaşıyor.

Fatih Sultan Mehmet, 537 yıl önce İstanbul'daki Ermeni Patrikhanesi'ni kurdurduğunda, Ermeni cemaatinin ruhani liderini kendi seçti. Daha önceden tanıdığı Bursa Ermenileri dini önderi Episkopos Hovagim'e evrensel patriğe tanınan tüm hak ve yetkileri verdi.

Aradan geçen 5 yüzyılda patrik koltuğuna oturan 83 dini liderden sonuncusu olan Karekin II, 10 Mart 1998'de vefat edince başlayan 84'üncü patriğin seçim süreci ise sancılı geçiyor.

Müslüman bir sultanın kurdurduğu Hıristiyan bir kurum ünvanıyla dünyada eşi benzeri olmayan patrikhane, seçim sistemiyle de, dini liderin ruhani kurulca kapalı kapılar ardında belirlendiği katolik ve ortodoks kurumlardan ayrılıyor. Patrik iki turlu seçimle işbaşına geliyor. Seçimin ilk turunda halk, yani vaftizle kiliseye üye olan kişiler kendi seçim bölgelerindeki delegeleri seçiyor. İkinci turda ise delegeler patriği belirliyor. Patrikhane bu nedenle kendisini 'halkın kilisesi' olarak niteliyor.

Haftalık Ermeni Gazetesi Agos'un Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'e göre doğu kiliseleri arasında iç yapısına cemaatinin 'burnunu sokmasını bu kadar davet etmiş' bir kilise daha bulunmuyor. ‘‘Ama’’ diyor Hrant Dink, ‘‘bu içiçelik her zaman dengede tutulamıyor. Kimi zaman ruhaniler sivillerin alanına, bazen de siviller ruhanilerin alanına fazlasıyla burun uzatabiliyorlar. Patrik seçimleri bu dengelerin allak bullak olduğu süreçler olarak yaşanıyor. Seçimlerde bazen ruhani adaylar arasındaki dinginliği sivillerin hırsı gölgelerken, kimi zaman da sivillerin sağduyulu mutabakatını ruhanilerin hırsı ortadan kaldırabiliyor.’’

Cemaat içinde küçük bir grup da olsa Hrant Dink'in sözünü ettiği 'sivillerin hırsı' 84'üncü patrik seçimine damgasını vurmuş durumda.

KOMİTACI SUÇLAMASI

Karekin II'nin vefatı Ermeni cemaati yeni patriği seçmeye hazırlandı. Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir babadan doğan ve piskopos rütbesi olan her din adamı doğal aday sayıldığı için, bu tanımlamaya uyan 12 aday belirlendi. Ruhani Meclis yaşları 75'in üzerinde olan 5 adayı gizli oyla eledi. Kalan 7 adaydan yurtdışında yaşayan 5'i ise henüz adaylıklarını kesinleştirmediler. Bu durumda Türkiye'de bulunan 42 yaşındaki Patrik Vekili Başepiskopos Mesrob Mutafyan ve 72 yaşındaki Başepiskopos Şahan Sıvacıyan en güçlü 2 patrik adayı olarak öne çıktı.

Bu aşamada doğal patrik adayı olan Mutafyan hakkında sağcı basında bazı gezetelerde ciddi suçlamalar yer aldı. Bazı cemaat üyeleri tarafından sızdırıldığı iddia edilen bu haberler, 20 yıldır patrikhanede görev yapan Mutafyan'ı ‘‘Habitat'ta Türkiye aleyhine konuşan kulisçi’’ ve ‘‘Taşnak gençlik örgütü 'Mavi Haç'ı Türkiye'de kurup illegal faaliyetlere kanalize eden komitacı’’ olmakla suçluyordu. Üstelik, Hrant Dink'e göre, cemaat içinde bir grup bu yayınların devletten kaynaklandığını yaymaya çalışıyor, devletin Mutafyan'ı istemediği izlenimi yaratılmaya çalışılıyordu.

Bunlar Ermeni cemaatinde infial yarattı. Suçlamalar için ‘‘Cemaat dışındaki beni tanımayan insanlar için ciddi olan bu iddialar, cemaat içindeki beni tanıyanlar için komik’’ diyen Mutafyan bu yayın organları hakkında tazminat davaları açtı. Hatta Başbakan Yılmaz'a mektup yazıp, konuyla ilgili bilgi verdi. Mutafyan şöyle diyor:

‘‘Eğer iddia edildiği gibi devletin güvenliğini tehdit edecek bir sicilim olsa, devletin kendisine karşı çalışan birisine 20 senedir tahammül ettiğini gösterir ki bu da olacak şey değil. İstanbul'da milyonlarca kişi tarafından seçilen bir belediye başkanı bugün bakın nasıl yargı önüne getirilebiliyor. Küçük bir Ermeni Patrikliği'nde çalışan bir ruhani görevlinin böyle bir sicili varsa, 'Gel bakalım nedir bu?' diye sormazlar mı? Bence bu yazılar benden fazla devletin itibarını zedeler. 'Habitat'ta devleti şikayet etti' diyorlar. Ben Habitat'a Dışişleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak katıldım ve devlet protokolüyle birlikte locada oturdum. Nasıl devlete karşı bir şey söylemiş olabilirim?’’

ADAYLARIN SAĞDUYUSU

Diğer patrik adayı Sıvacıyan da bu iddialara Mutafyan kadar üzülüyor. ‘‘Biz her iki aday da ahenk içinde bu çok doğal seçimin kendi doğallığı içinde olmasını bekliyoruz. Bizlerin dışında yapılan bu saptırmaları halkımızın sağduyusuyla ve dualarımızla aşacağız’’ diyor Sıvacıyan. Mutafyan da ‘‘Diyalog içinde görevimizi devam ettiriyoruz’’ diyor. ‘‘Birbirimize çok yakınız ve her gün birlikte mesai yapıyoruz.’’

Ancak Sıvacıyan, ‘‘Rabb'ın iradesi halkın da iradesidir’’ demekle yetinirken Mutafyan gençliği ve akademik geçmişinden aldığı güvenle daha iddialı. Türkiye'nin son 10-15 yıl içinde daha açık bir toplum yapısına kavuşmasıyla cemaat üyelerinin yurtdışına göçünün durduğunu, hatta geri dönüş başladığını belirten Mutafyan cemaatin gençleştiğini ve bir dönüşüm sürecine girdiğini kaydediyor. Patrikhanenin de 'tanrısever ve dinsever ancak dinci değil; kör gelenekçi değil ama geçmişten gelen güzel geleneklere dayanıp geleceğe bakan' bir yaklaşımla 2000'lerde çağdaş dünyanın sorunlarına eğilen modern bir kurum kimliğine bürünmesini istiyor.

Mutafyan ‘‘Bizim üst kimliğimiz Türk, alt kimliğimiz ise Ermenidir. Biz Anadolu'nun renklerinden biriyiz’’ diyor. ‘‘Biz 600 yıldır birlikteyiz. Sadece Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle sonuçlanan 50-60 yıllık üzücü olaylar silsilesiyle ifade edilemez bizim beraberliğimiz. Biz kendimizi her açıdan Türkiyeli hisseder, aynı zamanda da alt kimliğimizi de baki kılmak için elimizden geleni yaparız. Patrikhane bizi 600 yıldır birada tutan ortak paydalarımızı vurgulamada faal olacak. Cumhuriyetin, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıldönümlerini yoğun olarak kutlayacak. Patrikhanenin görevi diyanet işleridir ama benim hedefim Türkiye'deki her Ermeni asıllı Türk vatandaşının Türkiye'ye tam entegre olmasıdır. Adı, dini ve kültürel farklılıkları yüzünden kendini marjinal hissetmemelidir. Türk olma bilincini taşımalı bunu rahatça ifade etmelidir. Bu iki taraflı olmalıdır. Bunun için de diyalog gereklidir. Halk arasında yaşam diyaloğu zaten var. Halk arasındaki bu diyaloğun kamu hayatına yayılması gerekir. Bu Türkiye'yi eleştiren yurtdışındaki kurumlara ve yobazlara 2000'li yıllara girerken verilecek en güzel cevaptır.’’

Rant mekanizması

Ruhaniler arasında dinginlik hüküm sürerken, siviller neden böyle bir hırsa kapıldı? Patriğin yetki alanı, dinadamı yetiştirilmesi, kiliselere papaz tayini ve pazar ayininde konuşulacak konunun belirlenmesi gibi ruhani konuları aşmadığı halde neden bazı 'sivillerin hırsı' bir patrik adayını bu kadar ciddi suçlamalarla karalayacak dereceye vardı?

Yazar Etyen Mahcupyan son gelişmeleri Agos gazetesine değerlendirirken bu soruya da açıklık getiriyor. Patriğin devletle cemaatin bağını kuran ana unsur; cemaatin içindeki tüm kültürel unsurları ayakta tutup, yeniden üretecek sistematiği yaratacak bir lokomotif olarak görüldüğünü anlattıktan sonra Mahcupyan, ‘‘O her ne kadar din adamı olsa da cemaatin ondan beklediği sadece dinsel uygulamalar değil, cemaatin her türlü sorununun da farkında olması, bir problem varsa onu çözmesidir. Bir hakem müessesesi yani. Dolayısıyla her zaman patrikliği kimin işgal ettiği, kişiliği, yapısı, kafasının zenginliği ve iyi niyeti önemli olmuştur’’ diyor.

Cemaat üyeleri ruhani işlerde sorun yaşanmadığı konusunda hemfikir. Cemaat mülkleri üzerinde yetkisi olmayan ancak hakem müessesesi olarak görülen bir makama oturacak 84'üncü patriğin dünyevi işlerdeki hakemliğinde işleri sıkı tutacak bir kişilik yapısına sahip olması halinde, bazı cemaat üyelerinin paçalarının tutuşacağına inanılıyor.

Mahcupyan, cemaatin rantı yüksek yerlerde vakıfları ve mülkleri olduğunu hatırlatarak, Mutafyan'a karşı başlatılan kampanyanın arkasında 'iktisadi rant mekanizması'nın bulunduğunu açıkça dile getiriyor.

‘‘Durup dururken insanlar ideoloji kullanmaya başlarlarsa, büyük ihtimalle bunun altında bir iktisadi rant mekanizması görüyoruz. Türkiye'de Ermeni patriğinin A veya B olması iktisadi rantı nasıl etkileyebilir. Eğer kendi cemaatinin girdisine-çıktısına, hesabına-kitabına daha hakim olan, bunların daha olması gerektiği gibi yapılmasını isteyen bir patrik veya bir mekanizma varsa, o zaman tabii ki mafyavari oluşumların buraya sızması veya buradan rant elde edebilmesi son derece güç hale gelir. Mafya gevşek ağlar ister veya yaratmaya çalışır.’’

Mahcupyan, ‘‘Karşımızda iki tane aday var. Bunlardan hangisi daha uygunsa onu seçeceğiz. Bunun dışında da patriğe daha fazla yüksek misyon yüklememek lazım. Bunun önemli fakat önemli olduğu kadar da sembolik bir pozisyon olduğunu da fark etmek lazım’’ diyor.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!