Güncelleme Tarihi:
DAKİKASI DAKİKASINA UYMUYOR
“Sayın Erdoğan şöyle bir cümle kurmuştu; ‘Ekonominin, her şeyin sorumlusu benim’. Erdoğan ne yapacak, hangi adımları atacak bilmiyoruz. 100 günlük eylem planının içi boş. Ekonomi konusunda sağlıklı kararlar alamıyorlar, bunu tüm dünya görüyor. Temel nedeni devlette liyakat sistemi çöktü. Bürokraside liyakat değil, sadakat, partililik esas alındı. Gerilimi yaratan kendisidir, gerilimi sonlandıracak olan da kendisidir. Ama Erdoğan’ın günü gününe, dakikası dakikasına uymuyor. Olaylardan çok hızlı etkileniyor. Etkilendiği olaylarla da gerilimin dozunu yükseltiyor.
(Erdoğan’ın, ‘Türkiye ittifakı’ çıkışı) Türkiye milli konularda ittifak yapmak zorundadır. İttifak arayışında olanlar yönetenlerdir, onların olması lazım. İttifakın önünü tıkayanlar kim; onlardır, bizler değiliz.
SÖZÜNÜ YERİNE GETİRSİN
Erdoğan seçim öncesi, ‘Bunların sorumlusu benim, çözeceğim’ demişti. O sözü yerine getirmesini bekliyoruz. Erdoğan, ‘TL değer kazanacak, ekonomi rayına oturacak’ demişti, yapmasını bekliyoruz, yaparsa kendisini alkışlarız, yapamazsa bunun herhalde bir sorumluluğu var, onu da kendisi yerine getirecektir diye düşünüyorum. Bizim için bir erken seçim söz konusu değil. Biz tam aksine belediye başkanlarımızın vaatlerini yerine getirmesini, onunla da toplumun önüne çıkmalarını istiyoruz. İktidar verdiği sözünü yerine getirmezse, yerelde iktidar olanların sözlerini yerine getirmesini istiyoruz. Toplumun iki farklı profili görmesini istiyoruz. Bu tablo içinde erken seçim olmaması lazım.
(YSK’nın KHK’lılara mazbata vermemesi) Bu karar demokrasiye ve hukuka aykırıdır. YSK, ‘Ben sizi kabul ettim ama hata yapmışım, dolayısıyla ben bu seçimi yeniliyorum’ diyebilirdi. İleride Türkiye’nin yüksek tazminatlar ödemesine neden olacak bir durumdur. Çünkü bu kişiler gidip haklarını arayacaklardır. Yasadışı kuralların uygulandığı bir Türkiye tablosu tüm dünyanın önüne konulacaktır. (İstifa ile seçimin yenilenmesi) Erdoğan gerçekleştirirse demokrasi tarihine geçer.
Kılıçdaroğlu, Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande FIRAT’ın ‘Renklerdir Patlayan’ resim sergisini gezdi.
YÖNETİMDE İTTİFAK OLMAZ
Seçimler sırasında işbirliğimiz oldu ama bunun yönetimlere yansıyacağını sanmıyorum. Biz partizanlığa yol açan, sadece partililerin olduğu bir belediyeyi doğru bulmuyoruz. Bu belediye başkanlarımızın belde halkına verdiği sözü tutmadığı anlamına da gelir. Ben Meral Hanım’ın yönetimde illa şu olsun, bu olsun gibi özel bir talep geliştireceğine inanmıyorum. Bunu yaptığımız görüşmede kendisi de ifade etti. Bundan sonra bu 10 ilkeye belediye başkanlarımız ne kadar uyuyor; bunları izleyeceğiz.
ENKAZ EDEBİYATI YOK
Başkanlarımıza şunu söyledik; enkaz devraldık edebiyatı yapmayın. Mesela belediyenin kredi notu nedir, borç verilebilir mi? İzmir’in borcu var ama kredi notu yüksek. Yeni bir anlayışı egemen kılmak istiyoruz. Hesap veren bir yönetim anlayışı. Bu anlayışı yaparsak, güven kılarsak şu ortaya çıkar: Türkiye’yi CHP çok daha güzel yönetir. (Sendika tartışması) Kişiler kendi istekleri ile istedikleri sendikaya üye olabilirler. Memur-Sen’i sendika olarak görmüyoruz. İktidar sendikası. İktidar gittiği zaman bu sendikanın dağılacağını herkes biliyor.
SEÇİM NİYE İPTAL EDİLSİN
(Seçim iptal edilirse sokak karışır mı?) İptal edilmeyecek ki sokak hareketlensin. Arzu edenler olabilir. Hukukun kırıntısı kaldıysa iptal edilmez. Hiçbir seçimde yapılmayan tüm yollar denendi, her yolun sonunda İmamoğlu çıktı, niye iptal edilsin. (Merkezi yönetim ile kriz yaşanır mı?) Ayrımcılık olmamak kaydı ile her belediyeye uygulanan kurallara itiraz etmeyiz. Objektif olmak ve her belediyeye uygulanmak kaydı ile ama sadece muhalefet belediyelerine yönelik kural ve girişim olursa buna itiraz eder, hakkımızı ararız.
KURULTAYA AZ KALDI
Olağanüstü kurultay demokratik çağrılardı. Bu süreçte böyle bir çağrı yapılır mı bilmiyorum. Hep saygı gösterdik, yine gösteririz. Zaten belli bir sürede yapacağız, az kaldı.”
Toplantı sırasında son günlerdeki tartışmalara atfen Kılıçdaroğlu’na çayın yanında simit de ikram edildi.
BAŞKANLARA 10 UYARI
CHP’de Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı, ‘Belediye Başkanlarının Göreve Başlarken Dikkate Alması Gereken 10 Temel İlke” başlıklı yazı şöyle:
1- Tüm söylemleriniz olumlu, pozitif olmalı. Önyargılarla ‘devri sabık’ yaratmak gibi düşüncelerden özenle kaçınılmalı. Elbette yolsuzluklarla mücadele yapılacak, yolsuzluğa izin verilmeyecektir. Ancak bu konuda bir denetim yapılacaksa mutlaka yetkin kişiler görevlendirilmeli; adaletli olunmalı.
2- Bir ihbar furyası ile karşılaşabilirsiniz. Belgesiz ve isimsiz hiçbir yazı, ihbar ciddiye alınmamalı. Tüm uygulamalarınız vicdana, ahlaka ve hukuka uygun olmalı. Aksi halde çok zaman kaybedersiniz. Oysa zaman kaybetme lüksümüz yok çünkü vatandaş için yapacağımız çok şey var.
3- Belediye personeline; ayrımcılığa uğramayacakları, özlük haklarının korunacağı, görevlerini sürdürecekleri, kimsenin işiyle aşıyla uğraşılmayacağı bildirilmeli.
4- Atamalarda mutlaka liyakat esas alınmalı, partizanca uygulamalara fırsat verilmemeli.
5- Önceki dönemde başlatılmış proje ve faaliyetler, kamu yararına aykırı olmamak şartıyla devam ettirilmeli.
6- Harcamalar, yatırımlar mali disiplin içerisinde, şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yapılmalı. Bütçe harcamalarıyla ilgili olarak belirli aralıklarla belde sakinleri ve kamuoyu mutlaka bilgilendirilmeli.
7- Belediyede çalışan personelin asgari ücreti en az 2 bin 200 lira olarak belirlenmeli ve bu düzenlemenin Ocak 2019’dan itibaren geçerli sayılması hususunda gerekli çalışmalar en kısa sürede tamamlanmalı.
8- Ulaşımın, dini ve milli bayramlarda ücretsiz olması konusunda belediye meclislerinden karar alınmalı. Özellikle gençlerin ve çocukların, okul servisi ile toplu taşıma masraflarını en aza indirmek için gerekli çalışmalar en kısa sürede tamamlanmalı.
9- İstihdam politikalarında ve toplu sözleşmelerde dezavantajlı gruplar ile kadınlar lehine irade ortaya konulmalı. Örneğin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın çalışanlara izin verilmeli.
10- Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu yerlerde, hangi partiden olursa olsun ilçe belediyeleriyle eşgüdüm ve uyum içinde olunmalı. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiniz gibi ilçe belediyeleri de ötekileştirilmemeli.
MERKEZDEN DENETLEYECEĞİZ
KILIÇDAROĞLU, dünkü basınbuluşmasında belediyelere denetimle ilgili şöyle konuştu: “Kadrolaşmada liyakat esas alınacak dedik. Başarılı bir genel müdür var ise eskiler atadı görevden alayım mantığı doğru değil. Liyakat ile değil torpille gelmiş, birinin yakını ise doğal olarak gidecektir, gitmesi de gerekir. Alan boşalırsa liyakatli isimlerin oturtulması lazım. Siyaseti belediye başkanı yapacak, bürokrat siyaset yapamaz. Merkezden bütün belediyeleri denetleyeceğiz, bağımsız bir denetim istiyoruz. (İşe gelmeden para alanlar) Böyle bir bilgi gelmedi. Ama hiç denetlenmeyecek, haksızlık, usulsüzlük varsa işlem görmeyecek anlamına gelmiyor. Mesela bir başkana bir araç tahsil edilir, üç-beş tane ise olmaz, iade edin der. Başkan hukuk içinde yapılması gerekeni yapacak ama kin ve öfkeyle değil. Yolsuzluğa tabii ki izin vermeyeceğiz. Ama denetim olacaksa uzmanı gelecek.”