Güncelleme Tarihi:
Her bebeğin 9 ay 10 günü anne rahminde geçirmesi en ideal durumken, her şeye rağmen erken doğumlar oluyor.Tıpta ve son yıllarda ülkemizde yaşanan gelişmelere bağlı olarak artık daha fazla prematüre bebek hayatta kalabiliyor. Bir kaç yıl öncesine kadar prematüre bebekler için yaşam sınırı 27 haftayken, günümüzde bu sınır 24 haftaya kadar indi.
Ancak, erken doğan bebeklerin önemli bir kısmı tam hazır olmadan dünyaya gelmelerinin olumsuz sonuçlarını yaşıyorlar. Bu nedenle doğum uzmanları dünyanın her yerinde erken doğum riski taşıyan bebeklerin bir kaç hafta, hatta bir kaç gün daha geç doğmalarını sağlamak için, ellerinden geleni yapıyorlar.
Yapılan çalışmalar geciktirilen her gün için bebeklerin yaşama şanslarının arttığını gösteriyor. Ancak her şeye karşın erken doğumu yaşayan birçok kadın var. Acıbadem Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Yüksek Riskli Gebelikler Klinik Sorumlusu Doç. Dr. Arda Lembet erken doğumu şu şekilde tanımlıyor: “Normal gebelik süreci 37-40 hafta arasındadır. Doğumun 37. gebelik haftasından önce gerçekleşmesi erken doğum olarak adlandırılır.”
NEDEN OLUYOR?
Bebeklerin neden erken doğdukları konusunda tek bir sebep yoktur. Bu olay çoğunlukla birçok nedene bağlı olabiliyor. En önemli nedenlerden biri çoğul gebelik. Doç. Dr. Lembet diğer risk faktörlerini şu şekilde açıklıyor: “Rahim içi ve dışı enfeksiyonlar, çoğul gebelikler, amniyon sıvısının fazla olması, rahmin yapısal anormallikleri, rahim iç tabakası içine kanamalar, genetik faktörler, doğumu başlatan fizyolojik mekanizmaların erkenden tetiklenmesi erken doğumun en sık rastlanan sebepleri arasındadır.”
KİMLER RİSK ALTINDA?
Erken doğum konusunda bilinmeyen birçok etken olduğu için bütün anne adayları bu risk açısından değerlendirilmelidir. Ancak bazı hamilelerin bu durumla karşılaşma riski çok daha yüksektir. Doç. Dr. Lembet risk altındaki anne adaylarını şu şekilde grupluyor:
* Yaşı 17´in altında, 35´in üzerindekiler,
* Birden fazla bebek bekleyenler,
* Daha önce düşük, ya da erken doğum yaşayanlar,
* Bazı sistemik ve enfeksiyon hastalığı olan gebeler,
* Düşük kilolu anne adayları,
* Sigara kullananlar,
* Hamileliğinde vajinal kanama sorunu olanlar,
* Stres altında ve yoğun çalışma şartları altında yaşayanlar,
* Düşük sosyoekonomik durumda olan hastalar
Bu risk faktörlerini önceden tespit etmek ve gerekli önlemleri almak çok zor değil. Doç. Dr. Lembet konuyla ilgili olarak şöyle devam ediyor: “Anne kilosunun ve yaşının ideal aralıkta tutulması, çalışma şartlarının uygun olması, iki gebelik arası geçen sürenin 1 yıl üzerinde olması, sigara ve diğer kötü alışkanlıklardan uzaklaşılması ve olası erken doğum eyleminin; bel-kasık ağrısı, vajinal akıntı miktarında artış, su gelmesi, vajinal kanama gibi öncü belirtilerinin hasta tarafından erken fark edilmesi ve doktora başvurulması erken doğumu engellemede önemli ölçüde rol oynar.”
Daha fazla bilgi için : Alo Acıbadem ( 212/ 216) 544 44 44