Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu

Güncelleme Tarihi:

Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2002 20:45

‘‘Kadınların üremek için erkeklere ihtiyacı yoktur. Cinsellik kafasızların sığınağıdır.’’ Bu cümleler Amerikalı feminist Valerie Solanas'ın bütün dünya feministlerinin el kitabı olan SCUM Manifestosu'nda yer alıyor.

SCUM, The Society to Cut Up Men'in (Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu) kısaltılmışı. Erkeklerin kanını donduracak maddeler içeren bu manifesto şimdi Türkçe olarak yayımlandı. Sel Yayıncılık'tan çıkan kitabı Ayşe Düzkan Türkçe'ye çevirdi. Valerie Solanas Amerikalı ünlü sanatçı Andy Warhol'u vuran kadın olarak da biliniyor. 1968 yılında Warhol'un stüdyosuna girerek Amerika'nın bu en ünlü sanatçısını göğsünden vurdu. Warhol bundan sonra asla tamamen düzelemedi ve 1987 yılında öldü. Solanas bir zamanlar onun çevresindeki kalabalığın bir üyesiydi, filmlerinde bile rol almıştı. Solanas çocukken tecavüze uğramış ve okul yıllarında hayatını fahişelik yaparak kazanmıştı. Aseksüalitesi ile meşhur olan Warhol da onunla aynı fikirdeydi. Solanas manifestosunu yayımlarken, Warhol'u Erkek Doğrama Cemiyeti'nin erkek yardımcısı, yani kendilerini elimine etmeye çalışan erkeklerden yapmaya hazırlanıyordu. Ama o Warhol'u vurdu. Olayın arkasında yatan nedenler çeşitliydi. Kendi ifadesine göre daha önce kendisine bıraktığı bir senaryoyu kaybettiği için vurmuştu onu. SCUM Manifestosu, bu saldırı olayından hemen sonra yayımlandı ve bunu takip eden dünya çapındaki feminist hareketin başlangıç noktası oldu. Solanas'ın hayatı bir süre önce Mary Harron'ın 'I Shot Andy Warhol' (Andy Warhol'u Vurdum) adlı filmine konu oldu. Türkiye'deki feministler bu manifestoya ne kadar ilgi gösterir bilemeyiz ama eğer yazılanları uygulamaya koyarlarsa vay erkeklerin haline. İşte Solanas'ın Erkek Doğrama Cemiyeti Manifes-tosu'ndan ilginç maddeler...

ERKEK CİNSİ YOK EDİLMELİ

Bu toplumda hayat, en iyi halinde bile can sıkıntısından ibaret olduğundan, toplumun hiçbir tarafı kadınlara uygun olmadığından, uygar kafalı, sorumlu, heyecan arayan dişilere, hükümeti yıkmak, para sistemini bertaraf etmek, her alanda otomasyonu kurumlaştırmak ve eril cinsi yoketmekten başka çare kalmıyor.

ÜREMEK İÇİN ERKEĞE İHTİYAÇ YOK

Artık erillerin (hatta dişilerin) katkısı olmaksızın üremek ve yalnızca dişiler üretmek teknik olarak mümkün. Hemen bunu yapmaya başlamalıyız. Eril olmak kifayetsiz olmak, duygusal olarak sınırlı olmak demektir; erillik bir noksanlık hastalığı, eriller de duygusal sakatlardır.

ERKEK AŞK VEREMEZ PARA VERİR

Aşk ve şefkat vermekten aciz olan eril para verir. Bu onun kendisini anaç hissetmesine yol açar. Anne süt verir; erkek de ekmek. Anın tadını çıkarmaktan aciz olan erilin önüne koyacak bir şeye ihtiyacı vardır ve para ona ölümsüz, bitimsiz bir hedef sağlar.

YAŞAM SONA ERMELİ

Eril üretip üretmeme meselesine gelince böyle bir soru yoktur çünkü eril tıpkı bir hastalık gibi hep aramızda varolmuştur ve varolmaya devam etmelidir. Hatta dişiler bile niye üretilsin ki? Neden gelecek nesiller olsun? Bunların amacı nedir? Yaşlanma ve ölüm bertaraf edildiğinde neden ürenilsin? Biz öldükten sonra ne olacağını niye umursayalım? Bizi takip edecek bir genç nesil olmaması neden umrumuzda olsun ki?

Olayların doğal akışı ve toplumsal evrim, zaman içinde dünyanın tamamen dişiler tarafından denetlenmesini ve bunun bir sonucu olarak erillerin üremesinin son bulmasını ve nihai olarak, dişilerin üremesinin de son bulmasını getirecektir.

VALERİE SOLANAS KİMDİR?

Babası tecavüz etti büyükbabası kırbaçladı


Valerie Jean Solanas 9 Nisan 1936'da New Jersey'de dünyaya geldi. Çocukken babasının tecavüzüne uğradı. Bir süre sonra, yani 1940'larda anne ve babası boşandı. Valerie annesi ile birlikte Washington'a taşındı. Ailesine sürekli karşı geldi ve Katolik okulunda okumayı reddetti. Bu olay büyükbabasının onu kırbaçlamasıyla sonlandı.

1951 yılında 15 yaşına geldiğinde kendi başına yaşıyordu. Bir denizciyle beraberdi. 1954 yılında üniversiteyi bitirmeyi başardı. Minnesota Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde yaklaşık bir yıl ihtisas yaptı.

Bundan sonraki yaşamını bir süre fahişelik yaparak kazandı. Ülkeyi dolaştı ve 1966 yılında Greenwich'e yerleşti. Orada 'Up Your Ass' adlı oyunu yazdı. Oyun erkeklerden nefret eden bir fahişeyi konu alıyordu. Bir versiyonunda kadın adamı öldürüyordu, diğerinde ise anne oğlunu... 1967 yılının başlarında Andy Warhol'a giderek oyununun bir kopyasını incelemesi için verdi. 1967 yılında Solanas, Scum Manifesto'yu yazdı.

SCUM Manifesto'yu yazdığı 1967'nin sonlarına doğru Warhol çıktığı bir geziden geri döndüğünde Solanas ona verdiği 'Up Your Ass'in kopyasını geri istedi. Warhol onu kaybettiğini söyledi. Solanas ısrarla onu aramaya devam etti ve Warhol'dan oyunu için para talep etmeye başladı.

3 Haziran 1968'de Solanas, Warhol'la karşılaştı. 3 kez ateş etti. İlk iki atış boşa gitmişti ama üçüncüsü Warhol'un sol tarafında ağır bir yara bırakmıştı. Warhol kanlar içinde yere düştükten sonra Solanas iki kez de orada bulunan küratör ve sanat eleştirmeni Mario Amaya'ya ateş etti. Solanas o akşam polise teslim oldu ve şöyle dedi: ‘‘Andy Warhol'u vurdum. Hayatımı fazlasıyla kontrol altına almıştı.’’ Sonrasında ise bunu neden yaptığı sorularına şu cevabı verdi: ‘‘Pek çok nedenim vardı. Manifestomu okuyun, orada ne olduğum yazıyor.’’

Valerie Solanas 26 Nisan 1988 tarihinde San Francisco'da yoksulların kaldığı bir otelde beş parasız ve yalnız öldü.

SCUM NE YAPACAK?

SCUM, sistemi sistemli bir biçimde becererek, mülke seçici bir biçimde zarar vererek ve cinayet aracılığıyla bir yıl içinde ülkeyi ele geçirebilir.

SCUM atılana kadar işyerinde çalışmayacak sonra da çalışmamak üzere yeni bir işe girecektir.

SCUM otobüs şoförlerini, taksi sürücülerini ve metro jetonu satıcılarını zorla işlerinden uzaklaştıracak ve otobüsleri ve taksileri bedava sürüp kamuya bedava jeton dağıtacaktır.

SCUM, nihai olarak radyo ve TV kanallarının bütün dalgalarını ele geçirecektir. Bunu, SCUM'ın verici stüdyolara girişine direnen bütün radyo ve TV çalışanlarını zorla işlerinden uzaklaştırarak yapacaktır.

SCUM çift ayırma yönüne gidecektir, yani gördüğü her yerde karma (dişi-eril) çiftleri ayıracaktır.

SCUM, SCUM Yan Örgütüne girmeyen bütün erkekleri öldürecektir. Erkek Yan Örgütü, kendilerini bertaraf etmek için canla başla çalışan, hangi dürtüyle olursa olsun iyi şeyler yapan, SCUM'la birlikte olan erkeklerdir.

SOLANAS'I KIZDIRAN ANDY WARHOL

Pop Sanat'ın öncüsü


Bir gün herkesin 15 dakikalığına da olsa meşhur olacağını söyleyerek günümüz dünyasını tanımlayan Andy Warhol'un (1928-1987) ünü, o meşhur sözüne karşın, 15 dakikadan çok uzun sürdü. Andy Warhol, 20. yüzyılın ikinci yarısının Amerika'sında kültür alanının belki de en önemli kişisiydi.

Warhol'un ailesi, 1930'lu yıllarda, Pennsylvania eyaletine yerleşen Karpat'lı göçmenlerdi. Warhol 1949 yılında Carnegie Teknoloji Enstitüsü'nü bitirdikten sonra New York'a taşındı ve kısa sürede Glamour, Harper's Bazaar gibi moda dergilerine çizimler yapmaya başladı. Bu onun marjinal sanat çevresiyle de tanışmasını sağladı. Hem sanatsal hem de cinsel özgürlüğün kábesi olan New York'ta yakın çevresinde artık dansçılar, sanatçılar ve tasarımcılar vardı.

Warhol, gazete, dergi, ilan, karikatür bandı ve popüler kültüre ait sıradan görüntüleri alıp büyüttü, ortaya Coca-Cola (1960), Telephone (1960) ve Campbell's Konserve Kutuları (1960-62) gibi yapıtları çıktı.

1962 yılında ticari kalıpları, fotoğraf karelerini konu olarak seçip, serigrafi tekniğini ilk kez tuvale doğrudan uyguladı. Bu şekilde yaptığı Elvis Presley, Elizabeth Taylor ve Marilyn Monroe resimleri, Amerikan Pop sanatının nihai simgeleri haline geldi.

Andy Warhol, stüdyosunu 1963 yılında Manhattan'ın Doğu Yakası'nın ortasına taşıdı. Buraya sadece Fabrika (Factory) diyorlardı. Fabrika o dönem bütün sanatçıların uğrak yeri oldu. Warhol burada daha önce filminde de oynattığı Valerie Solanas tarafından 3 Haziran 1968 yılında vurulup ağır yaralanana dek çılgın bir yaşam sürdü.

Popüler kültürle Andy Warhol kadar özdeşleşen başka bir sanatçı yoktur. O, sadece bir ressam değil, müzik menajeri, film yapımcısı ve yayımcı olarak da kendini kabul ettirdi.

New York'a 1960'lı yıllarda gelen herkes Fabrika'yı ziyaret etmek istiyordu. Buradaki özgürlük, aşırılık ve yaratıcılık, sanatçının stüdyosu tavan arasındaki oda olur, gibi geleneksel bir düşüncenin değişmesini sağladı. Fabrika'nın özgür ortamı bir kuşağa ilham kaynağı olmuştu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!