Güncelleme Tarihi:
Türk sinemasının uluslararası düzeydeki sanatçılarından biri Zuhal Olcay. Bugün ‘‘Salkım Hanımın Taneleri’’ adlı filmin çekimleri için Büyükada'da kamera karşısına geçecek. Zuhal Olcay, özel yaşamı ve düşünceleriyle ilgili suskunluğunu Hürriyet için bozdu.
YENİ yılın ilk günü Silivri tepelerindeki golf kulübünün küçük dinlenme salonu... Gökyüzü masmavi, güneş kocaman, ama korkunç ayaz insanın yüzünü parçalara ayırıyor... Hüzün yüzlü, zarif ve hoş kadınla epeydir konuşuyoruz. 1982'de ‘‘Parmak Damgası’’yla adını duyuran, sonra ‘‘İhtiras Fırtınası’’ ve ‘‘Amansız Yol’’la adını perçinleyen Zuhal Olcay'la...
‘‘Hüzün yüzlü kadın’’ nereden gelip nereye gitmekte?
- İstanbul'un Üsküdar semtinde doğdum. Halil Rüştü İlkokulu'nda ve Üsküdar Kız Lisesi'nde okudum. Ailemin tek çocuğuyum. Bunun için kardeşi olan çocukları çok kıskanırdım. Ortaokuldan sonra Ankara Devlet Konservatuvarı'na girdim. Babam erkek berberi, annem ev kadınıydı. Orta halli, ama çok sıcak bir aile içinde büyüdüm. Büyük teyzem konservatuvarda piyano hocası. Ortanca teyzem Devlet Konservatuvarı piyano bülümünden mezun. Öteki teyzem Devlet Tiyatrosu sanatçısıydı. Teyze çocuklarımdan biri tiyatro, biri opera bölümü mezunu. Eniştem opera sanatçısı. Ankara'ya teyzemleri ziyarete gittiğimde konservatuvar binasına götürürdü beni. Cebeci'deydi o zamanlar, çok büyülenmiştim. Kendi kendime ‘‘Kesinlikle bu okulda okumalıyım’’ dedim ve öyle de oldu. Konservatuvardaki sınıf arkadaşlarım arasında Mehmet Ali Erbil, Derya Baykal, İlyas Salman, Haluk Bilginer vardı.
Şimdi anlaşıldı, demek Haluk beyle işler o zaman pişmiş.
- Haluk dönem arkadaşımdı, çok iyi dosttuk. Flörtlerimiz başkalarıydı ve hep birlikte gezerdik. İtiraf edeyim, Haluk'u okuldayken de çok beğenirdim. ‘‘Keşke şu Haluk'la ben flört etseydim’’ dediğimi hatırlıyorum. Haluk'un yeteneği beni büyülerdi, ayrıca çok yakışıklı çocuktu, çok çekiciydi, hâlâ da öyle ya.
ESKİ AŞKLAR
Bu ‘‘Hüzün yüzlü’’ hanımı etkilemek için neler gerekli?
- Beni oldum olası yetenek çok çekmiştir. Erkeğin statüsünden, kaşından gözünden, boyu posundan önce yeteneği gelir. Tahrik edici unsur bende öncelikle yeteneğidir. Hangi işi yaparsa yapsın.
Eee, güzel... Peki ya bugüne kadar etkileyenler?
- Hayatımda beni ilk etkileyen erkek, konservatuvara ilk girdiğim yıl tanıştığım, kızım Ceren'in babası Zafer Olcay'dır. İlk aşkım Zafer'di. Ayrıca Zafer benim ilk eşim değildir. İlk eşim, konservatuvardan sınıf arkadaşım Selçuk Yöndem'dir. Selçuk'la evliliğime aşk diyemem doğrusu. Ne olduğunu da bilmiyorum, evlendik işte, çocukça bir şey. Ondan sonra Zafer'le yeniden beraber olduk. Benim hayatımda böyle garip şeyler var. Birileriyle yaşadığım ilişkileri, o an için bırakıp çok daha sonraki yıllarda sona erdirdim. Zafer'le de, Haluk'la da böyle oldu.
ARTIK KASET YOK
Söyler misiniz bana, bu hanım şarkıcı mı, tiyatro sanatçısı mı, yoksa sinema oyuncusu mu?..
- Ben önce oyuncuyum. Şarkıcılığımı, insanların benim bir fantezimmiş gibi görmeleri beni yaralıyor. Şarkıcılığı, oyunculuğumun bir uzantısı olarak görüyorum. Şarkılık başlangıçta benim için bir deneme, bir serüvendi. Ama şimdi bana serüven kadar bile heyecan vermiyor. Türkiye müzik piyasasında sadece iyi bir yorumcu olmak yetmiyor. Onun için bundan sonra kaset yapmayacağım, bunu da ilk kez size açıklıyorum. Ayrıca, hiçbir lokalde sahneye çıkmayacağım.
Gelelim beyazperdeye... ‘‘Hüzün yüzlü kadın’’ın olağanüstü yeteneği yalnızca Misak-ı Milli sınırları içinde mi geçerli?
- Kendimi kesinlikle uluslararası çapta görüyorum, bundan asla şüphem yok. Bugün herhangi bir yabancı prodüksiyonda, İngilizce olmak koşuluyla oynayamayacağım hiçbir rol yok. Al Pacino ya da Jeremy Irons'la oynamayı çok isterdim.
Gel de şu Jeremy'yi kıskanma?
- Jeremy Irons'la bir aşk yaşamak isterdim. Hastalıklı bir hali var adamın. Gelgitleri hayli fazla. Aşkıyla nefreti arasındaki çizgi çok ince olmalı. Aşk acıdır ya biraz, Jeremy'le de sorunlu bir aşk yaşanır. Bayağı vakit geçirirdik hani.